Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim.
Kanayan yaralarının iyileşceğine hep inana kişi olmuştu genç kız. Bir çift güzel kelama hasret kalmıştı pas tutmuş kulakları, kalbi tekrardan küçük bir serçenin sevincini paylaşıyordu. Bu sevincin tozlarını yaralı gönlüne serpen yanında oturan adamdı, kocası.
Gözleri şaşkınlıkla aralanırken kuruyan boğazını ıslatmak için art arda yutkundu. Elinin tersiyle yüzünü ıslatan yaşları silip başını hafifçe yana doğru çevirdi dudaklarının üzerini kaplayan buruk bir tebessümle.
“Ne.?” Diye sordu şaşkınlığını gün yüzüne çıkarırken. Kalbi duyacağı kelamlardan ötürü hızlı hızı atarken buna engel olamıyordu. Bir avcı düşmüştü peşine, kalbini sevinçle dolduran serçeyi öldürmek için. serçe öldüğünde genç kızın kalbi yaralarla dolu olarak kalacaktı.
Cihangir ne söyleyeceğini bilmeyerek sıkıntılı bir ifadeyle yanında oturan kıza baktı. Yüzündeki ifade her an solmayı bekleyen bir gül gibiydi, buruk tebessümün altında sakladığı yaralı gülüş yaralamak istemiyordu.
“Güzel miyim yani ben.?” Mihrimah heyecanla sorduğu soruyla Cihangir bakışlarını ondan ayırıp oturduğu yerden ağır bir şekilde kalktı.
“Öylesine söylediğim bir şeydi, ucubeye benzeyip benzememesi pekte umrumda değil yani.” Söylerken diline dolanan kelimeler onu konuşturmamıştı. Bakışları genç kıza kaydığında az önce yüzünü süsleyen tebessümün yavaş yavaş silindiğini onun yerini kanlı güller aldığını gördü. Peşine düşen avcılar serçeyi acımasızca öldürmüştü, seçenin annesi onun için ağlarken Mihrimah için ağlayacak birisi yoktu.
Cihangir genç kızın söylediği kelamları yanlış anladığını anlamıştı o an. Gözlerini kapatıp açarak derin bir nefes doldurdu sıkıntılarla dolu göğsüne. Konuşmak için genç kıza doğru bir adım attığında genç kızın ince sesi doldu kulaklarına.
“Anladım.. ablam haklı sanırım.” Titreyen sesi her an ağlayacak olduğunu belli etsede o akmak için direnen gözyaşlarını tutuyordu. Onun karşısında ağlamak istemiyordu.
“Bak ben öyle…” Mihrimah, Cihangir’in konuşmasını tamamlamasına izin vermeden hızlıca konuşarak lafını kesti.
“Önemli değil, gercekten önemli değil ben ilk kez duymuyorum bu kelamları.. sadece biran güzel olabileceğimi düşündüm.” Dudaklarını birbirine bastırıp dudaklarının arasından kaçacak olan hıçkırığa mani oldu. Başını önüne eğip kısık sesiyle “Ama düşünmemeliydim.” diye konuştu.
Elini yan tarafa uzatıp bastonunu sıkıca kavradı buz tutmuş parmaklarıyla. Oturduğu koltuktan yavaşça kalkıp banyoya doğru ilerledi, yalnız kalıp saatlerce ağlamak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİĞERPÂRE
General Fiction"Ciğerpâre'nin ne demek olduğunu biliyor musun.?" Diye sordu genç kız kırgın sesiyle. Kalbinin derinlerinde hissettiği acı artık sesine de yansıyordu lakin karşısındaki sarsılmaz yüz ifadesiyle duran adam bu duruma kulaklarını tıkıyor, ona sırtını d...