Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim.(Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin)
Düşen ayazlar içleri titretirken, heyecanla çarpan yürekler titreyen bedenleri ısıtıyordu. Uzun kirpikleri arasından şaşkınlıkla bakan koyu kahverengi gözler, kalbindeki heyecanı belli ediyordu genç kızın.
Kalbi bir serçenin çırpınışları gibi çırpınıyordu, lakin bu kez acıdan değil heyecandan.
Cihangir kehribar gözlerini genç kızın utançtan kızaran yanaklarına indirdi ağırca. Kalbinde hissettiği amansız baskının ne olduğunu bilmiyordu genç adam. Elini yavaşça kaldırıp genç kızın siyah saçlarına dokundu parmak uçlarıyla, aldığı nefes boğazına takılırken sakallarını süsleyen asi siyah saçları yavaşça kendinden ayırdı.
Burnuna dolan buram buram kiraz çiçeği kokusu gözlerini kapama isteği uyandırıyordu genç adamda.
Mihrimah telaşla kendisini yatağın yan tarafına atıp doğrularak oturdu yatakta. İçindeki mahcup olmanın hissiyatıyla başını önüne eğerek ellerini birbirine doladı.
“Ben… Ben özür dilerim bilerek olmadı.” Diye fısıldadı kısık sesiyle. Cihangir yattığı yerde doğrulup başını genç kıza doğru çevirdiğinde, utançla yanan yanaklarını siyah saçlarının sakladığını gördü.
Boğazını art arda yutkunarak temizleyip kuruyan dudaklarını araladı genç adam.
“Önemi yok.” Yavaşça oturduğu yerden kalkıp bakışlarını Mihrimahtan kaçırarak konuştu. “Kahvaltı hazırdı gidelim.”
Genç kız usul usul usul başını sallayıp düşen bastonunu bulmak için eğilerek halının üzerini kontrol etti parmak uçlarıyla. Cihangir bakışlarını genç kıza indirip kehribar gözlerini onda dolaştırdığında yere düşen bastonunu aradığını anlamıştı.
Derin bir nefes alarak genç kıza doğru bir adım atıp kolundan nazik bir şekilde tutarak onu eğildiği yerden kaldırıp yere düşen bastonu alıp Mihrimah'ın soğuktan kızarmış parmaklarının arasına bıraktı.
“Yardıma ihtiyacın olduğunda benden isteyebilirsin.” Parmakları genç kızın soğuk parmaklarını kavrarken, genç kızın elini bırakmadan yavaş adımlarla ilerleyip odadan çıktılar birlikte.
Salona giren çift ile herkesin bakışları onlara dönmüştü. Herkes Mihrimah’ın neden ağladığını merak ederken sürekli gözlerini kaçıram Cihangir onların kaşlarını çatmlarına sebep olmuştu.
Cihangir, Mihrimah'ın sandalyesini çekip oturmasını sağladıktan sonra kendiside yanına oturdu.
Sessiz geçen kahvaltının ardından herkes şöminenin sıcaklığında ısınıyordu. Etrafa yayılan sessizlik iç tırmalarken Cihangir bakışlarını yanında sessizce oturan karısına çevirdi. Bu kadar sessiz ve çekingen bir kişliği olmasına hala alışamamıştı genç adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİĞERPÂRE
General Fiction"Ciğerpâre'nin ne demek olduğunu biliyor musun.?" Diye sordu genç kız kırgın sesiyle. Kalbinin derinlerinde hissettiği acı artık sesine de yansıyordu lakin karşısındaki sarsılmaz yüz ifadesiyle duran adam bu duruma kulaklarını tıkıyor, ona sırtını d...