24. BÖLÜM

2.1K 113 15
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.




Kulaklarda yankılanan kelamlar bir uğultu gibi etrafa yayılmış, dört bir yanı sarmıştı. Genç kız dilinin ucundaki prangalardan kurtulup, dilinin ucunu yakan kelamları söylediğinde kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu.

Küçük bir serçenin narin kalbi kadar hızlı atıyordu. 

Yanakları kızarmaya usul usul  başlarken, parmakları utançla genç adamın gömleğinden ayırdı. Ortamı saran sessizlik onu gereken yanlış bir şey söylediğini düşünerek sert bir şekilde yutkunarak başını Cihangir’in omzundan kaldıracağı esnada Cihangir elini genç kızın başının arkasına koyarak başını omzuna yasladı.

Şaşkınlıktan lal olan dili konuşmasına izin vermezken dudaklarının üzerine yerleşen kuru tebessüme mani olamadı genç adam. Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atarken, derin bir nefes alarak genç kızın güzel kokusunu ciğerlerine doldurdu.

Dudaklarını yavaşça Mihrimah’ın saçlarına bastırıp parmak uclarını usul usul saçlarında gezdirdi. 

“Bir şey söylemeyecek misin.?”Diye konuştu genç kız kısık çıkan sesiyle. Cihangir, genç kızı yavaşça geriye yaslayıp kehribar gözlerini genç kızın gözlerinde gezdirdi. Gözlerine yerleşen telaşı görebiliyordu genç adam. “Yoksa kızdın mı bana.?” Mihrimah dolan gözlerini saklamak için başını önüne eğerek dizlerinin üzerine koyduğu parmaklarını birbirine doladı. 

Kalbi duyacağı cevaptan deli gibi korkarken, bir yanı duymak için can atıyordu.

“Hayır.” Cihangir kaşlarını hafifçe çatarak Mihrimah’a bakıp derin bir nefes alarak ona doğru hafifçe yaklaşıp genç kızın yüzünü yavaşça elleri arasına aldı. Küçük yüzü onun elleri arasında kaybolmuştu adeta. “Hayatımda duyduğum en güzel cümleydi.” 

Mihrimah gözlerine yerleşen parıltıya mani olamazken dudakları sevinçle kıvrılmıştı. Lakin kalbi istediği yanıtı alamamış olmanın acı hüznünü yaşıyordu. Cihangir baş parmağını usul usul genç kızın elmacık kemiği üzerinde dolaşırken kısık sesiyle konuştu.

“Doldurma o kahvelerini. Belki benden beklediğin sözcükleri söyleyemem ama kalbim sana doğru akıyor bunu bil.” Mihrimah gözünden düşen bir damla yaşa engel olmazken, yüzünde büyüyen tebessümde ona eşlik ediyordu. Elini yavaşça kaldırıp Cihangir’in elinin üzerine koydu.

Genç adam hafifçe genç kıza yaklaşarak dudaklarını genç kızın kızaran yanağına baştırdı. Sakalları Mihrimah’ın yüzüne batarken bu onu rahatsız etmemişti. 

“Kiraz çiçeği..” Odanın içini dolduran telefon sesiyle Cihangir yavaşça yutkunarak bedenini genç kızdan uzaklaştırıldı.Mihrimah ne zaman tuttuğunu bilemediği nefesini usulca bırakırken, kalbi acımasızca göğüz kafesini dövüyordu.

CİĞERPÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin