Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim.
Etrafı saran sessizlik kulakları tırmalıyordu. Mihrimah sessizce Cihangir’in yanında oturmuş etrafındaki insanların konuşmalarını dinliyordu. Cihangir’in amcasının evine geldiğinden beri ağzını ismini söylemek dışında açmamıştı.
Cihangir’in yengesi Fehime hanım gülümseyerek yanında oturan Gül hanımın koluna dokundu yavaşça. Gül hanım bakışlarını Fehimeye çevirip sorgulayan gözlerle ona baktı.
“Kız yenge gelinin pek güzelmiş Maşallah.” Gül hanım dudaklarının üzerinde oluşan tebessümle bakışlarını yavaşça gelinine çevirdi. Mihrimah ellerini dizlerinin üzerinde koymuş sessizce Cihangir’in yanında oturuyordu. Yüreğinin güzelliği yüzüne vurmuş diye düşündü Gül hanım içten içe. Başını yavaşça olumlu anlamda sallayarak Fehimeyi onayladı.
“Öyle, güzeldir benim kızım.” Mihrimahı gelini olarak değil bir kızı olarak görüyordu. Oğlu ona kızsada, gönül koysada birgün onu bu evliliğe zorladığı için ona teşekkür edeceğini biliyordu Gül hanım.
Cihangir kucağındaki oğluna çevirdi yorgun bakışlarını. Bütün gün hastanede hastalarla ilgilenmek onu yormuştu. Yusuf açtığı kocaman kahverengi gözleriyle etrafa bakıyordu, Cihangir dudaklarının üzerinde oluşan tebessümle oğlunun alnına düşen pamuk gibi olan saçlarını geriye doğru itip alnının açılmasını sağladı.
Yusuf babasının kucağında hareketlenip Mihrimah’ın kucağına gitmek istediğinde Cihangir bunu fark ederek duraksadı. Bakışları yanında oturan kıza kaydığında yavaşça yutkundu, onu Yusufa bir daha dokunmaması için uyardığı gün geldi aklın. Gözlerinin önüne mihrimah ın ağlaması geldiğinde gözlerini kapatıp bakışlarını ondan ayırdı, onu ne denli kırdığının farkındaydı.
Yusufu kucağına oturtsada Yusuf Mihrimah’ın kucağına gitmek konusunda kararlıydı. Yusuf istediğini alamamış olmanın huysusluğuyla ağlamaya başladığında Cihangir ne yapacağını bilemeyecek oğluna baktı.
“Oğlum versene çocuğu kıza ona gitmek istiyor.” Cihangir’in amcası İsmail beyin söyledikleriyle Cihangir’in bakışları yanındaki kıza düştü. Ona nasıl hitap etmesi gerektiğini bile bilmiyordu, kuruyan dudaklarını aralayıp sadece genç kızın duyabileceği ses tonuyla konuştu.
“Mihrimah.” İsmi genç adamın dudaklarının arasından fütursuzca döküldüğünde dilne kızgın demirler bastırılmış gibi hissetti, bir ismi söylemek ilk defa ona böylesine zor gelmişti.
Genç kız ismini onun sesinden duymasıyla kalbinin ortasına bırakılan kelebekler ile başa çıkmaya çalıştı lakin olmadı, kelebeklerin her biri uçup gittiğinde genç kızın kalbi hızlı bir şekilde göğüs kafesini dövüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CİĞERPÂRE
Fiction générale"Ciğerpâre'nin ne demek olduğunu biliyor musun.?" Diye sordu genç kız kırgın sesiyle. Kalbinin derinlerinde hissettiği acı artık sesine de yansıyordu lakin karşısındaki sarsılmaz yüz ifadesiyle duran adam bu duruma kulaklarını tıkıyor, ona sırtını d...