18. BÖLÜM

1.8K 97 13
                                    

Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim. (Oy ve yorumlarınız eksik etmeyin lütfen.)

Boyunlara bağlanan halatlar, aşkın bertaraf ettiği bedenleri dar ağacında kıvrandırıp duruyordu. Kendini kurtarmak için debelenip durdukca halat ince boynuna biraz daha dolanıyor, seni biraz daha nefessiz bırakarak öldürüyordu. 

Genç kızın sinesinde hissettiği derin hüzün zehirli bir yılan gibi tüm bedenini sinsi bir şekilde ele geçirmek istiyordu. Gözlerini usulca kapatarak kuruyan dudaklarını birbirine bastırdı. 

Kalbi duyacağı kelamlara karşı hazır değildi. Bir kelebeğin son çırpınışları gibi atan kalbi her an durmaya hazır gibiydi. 

Cihangir genç kızın sorusuyla şaşırarak geriye doğru bir adım attı. Bir gün böyle bir şeyi ondan isteyeceğini içten içe biliyordu, gözlerine baktığında gördüğü pırıltı bunun en büyük işaretiydi lakin genç adam böyle bir şeye hazır değildi. Mazisi bir sis bulutunun altında kalmıştı, beklemediği bir anda aldığı ağır darbe onu, sis bulutunun altına hapsetmişti. Sanki ileriye doğru bir adım atsa o anları tekrar yaşayacakmış hissi benliğini bırakmıyordu.

Ağır bir şekide yutkunup boğazını acımasızca saran ellerden kurtulmaya çalıştı. Aldığı nefesler boğazını takılı kalırken, gözleri hala bir yanıt bekleyen genç kızın üzerinde dolaşıyordu ağır aksak.

Mihrimah odanın içini saran derin sessizlikle aslında cevabını net bir şekilde aldığını düşünüyordu. Genç kız başını yavaşça önüne eğerek başını usul usul balladı. Dolan gözlerinden akmak için fırsat kollayan gözyaşlarına artık engel olamıyordu. 

“Anladım, yapamazsın” Diye fısıldadı Mihrimah titrek sesiyle. Yavaşça yutkunarak boğazındaki o taştan kurtulmak istedi lakin olmadı, başaramadı. “Beni sevmeyeceğini zaten biliyordum lakin, benim seni sevmemi istemeyecek kadar beni sevmediğini bilmiyordum Cihangir.” Gözünden düşen bir damla yaş dizlerinin üzerine düştü usulca. Kalbinde hissettiği acı her saniye giderek büyüyordu sanki. 

Titreyen parmaklarını birbirine dolayıp içindeki duyguları biraz olsun bastırmaya çalıştı.

Cihangir, virane olmuş kalbiyle bir arafın ortasında kaldığını hissediyordu. Genç kıza doğru bir adım atıp dilinin ucunda dolaşıp duran kelamaları özgür bıraktı.

“Ben…yapamam.” Diye konuştu güçsüz çıkan sesiyle. Kalbi bilmediği bir duyguyla kıvranıyordu, bu duyguyla nasıl baş edeceğini bilmiyordu genç adam. “Sende yapma, üzülmekten başka bir şeye yaramıyor.” 

Mihrimah eğdiği başını kaldırıp dolu gözlerini karşısındaki adama çevirdi. Dudaklarının üzerinde yerleşen silik gülüşle elini kaldırıp yüzünü ıslatan gözyaşlarını sildi.

“Duygularımı kendim yönlendire bilirim. Kalbimde hissettiğim bu şey, aşksa aşk sevdaysa sevda evet seni seviyorum ve bunu yapıp yapmayacağıma ben karar veririm sen değil.” Titreyen sesine inat zorlukla konuşurken içindeki rüzgar şiddetini gittikçe artıyordu. 

CİĞERPÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin