25.Bölüm "Kim bu kız?"

1.6K 120 39
                                    

Mert artık Afra'nın neden bu kadar öfkeli olduğunu anlayabiliyordu.

Hastane kapısı önünde beklerken, yanında asla susmayan asistan çocuk sayesinde kendisi de gerim gerim gerilmişti. Afra'nın durumu hakkında doktordan beş dakika önce bilgi almışlardı ve doktorun dediğine göre bu sadece yetersiz beslenme ve soğuk algınlığıydı.

Bunu duyunca bir parça rahatlayan Mert, sadece kapı ağzında bir beş dakika hava almak istemişti ama peşinden asla ayrılmayan bu çocuk sinirlerini bozuyordu.

"Büyük adamsınız Mert bey" diyordu ikide bir.

"Afra hanım ile yıldızınızın hiç barışmamasına rağmen ilk koşan siz oldunuz"

Mert o ana geri döndüğünde, koştuğunu hatırlamıyordu. Sadece ona uzaktan bakan Afra'nın birden yere yığıldığını anımsıyordu. Gerisi büyük bir hengâme ve korkuydu onun için. Ne yaptığının bilincinde olduğu söylenemezdi.

"Afra hanım böyle devam ederse öbür tarafı boylaması uzun sürmez" diyen çocuğa ters ters bakması bile susması için yeterli gelmemişti.

"Fazla sinir stres adamı böyle devirir işte!"

Bir yerde haklı olmadığınıda söylemezdi Mert. Herşeyi bu kadar yüklenmesine ve dert etmesine ne gerek vardı sanki. Herşeyin önüne koyuyordu işini. Sağlığın, özel hayatın hatta aşkın...

Cebinde yine titremeye başlayan telefon ile derin bir iç çekti Mert. Bu kaçıncı aramaydı, sayamıyordu artık. Serenay bu tacizine istikrarlı bir şekilde devam ediyordu. Evet, onu orada öyle bırakması çok hoş olmamıştı ama gerçekten Afra'yı yerde gördüğü vakit herşey önemini yitirmişti.

"Mert bey telefonunuz yine çalıyor" diyen çocuğa "Sahi mi?" bakışı attı Mert.

Afra'nın ekibine baktığında aklı başında insan sayısı çok azdı, hepsi özel toplanmış gibiydi. Yaptığı imayı anlamayıp Mert Yazıcıoğlu'nu çağırdıklarını günü unutmuş değildi.

"Sen git hadi" dedi Mert yanında dur durak bilmeyen çocuğa. Zaten Afra'yı arabaya taşırken, bunun ne ara bindiğini de bilmiyordu.

"Hayatta gitmem, Afra hanımı bu halde bırakmam"

"Ben bırakırım evine Afra hanımı" dese de dinletemiyordu.

"Asıl siz gidin Mert bey, Serenay hanım orada kaldı"

Aklına Serenay geldikçe afakanlar basıyordu Mert'e. Nasıl bir işin içine girmişti böyle?

Halen hastane önünde dikilirlerken, kanaldan birkaç kişi daha gelmişti Afra'yı görmeye ve herkes Mert'e teşekkür edip, gitmesini istiyorlardı. İnsanlara onun hala burada olması saçma geliyordu elbette.

"Serenay hanım kanaldan ayrıldı" diyordu üstelik biri. Sanki Mert sormuştu da.

Mavişini asla bırakmak istemesede bir yerden sonra buna mecbur kalmıştı. Çünkü insanların bildiği hikayede ikisi çokta iyi anlaşamayan, iki iş arkadaşıydı ve Afra bunun böyle kalmasını istiyordu.

Yine de onun için ne yapabileceğini düşünüyordu Mert. Amcasının öve öve bitiremediği şu uyduruk çorbasından götürmeliydi belkide. Mert ne zaman hastalansa iyi geliyordu açıkçası. Bilmem kaçıncı kez çalan telefonunu görmezden gelerek, evine doğru yol almaya başladı.

Sevdiği kadını geride bırakırken, kendisini şu acının dibine vurulan, milletinin psikolojisi siken kıytırık dizilerdeki gibi hissediyordu. Dünyanın en dobra adamı olarak rol yapmak zorunda kalıyordu.

"Amca" diye daha kapı ağzındayken haykırdığında, tek istediği Afra'nın yanına geri gitmekti. O yüzden bir anda şu çorbayı yaptırmalı ve...

Dick KingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin