Şefkat

38 6 8
                                    


"Ben haketmiyorum..."

(Bu arada bu bölüm  100' e özel olan bölüm değil. )
NOT: BU BÖLÜM AŞIRI CRİNGE OLABİLİR . HASSASİYEİ OLANLAR OKUMASIN, VE PİCKME OLABİLİR.  YİNE HASSASİYETİ OLAN OKUMASIN. İYİ OKUMALAR! :))))))))))))

<333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333333

Karnımın ağrısıyla beraber uyandım. Her yerim çok ağrıyordu.  Kalkıp banyoya girdim. Ve aynadaki o iğrenç halime baktım.  Aynadaki kişi ben miydim? Ha ha! Güldürmeyin beni! Dudaklarımda ki yaralar açık mor rengine dönmüştü.  Yanağımda iki tane kesik vardı. Bileklerim mosmordu. Yüzümü yıkayıp banyodan çıktım.
Yatağıma oturdum. Telefonumu açtım. Gelen bildirimlere baktım:

*Sessiz Evler Grubundan 20 mesaj 14 cevapsız arama*

Hay Allah'ım neler oluyordu? Bildirime tıkladım. 

-Duygu neredesin?
-Duyguu
- Şu siktiğimin telefonunu aç!
-Drama queenliği bırak biz geliyoruz.

Ve daha fazlası...

Olamaz geliyorlardı. Aşağı kattan kapı  zili sesi geldi. Ve kapı açılış sesi... Pijamalarımı çıkarmadan aşağıya indim.  Bulut "Duygu nerede?"  diye bağırarak içeri girdi. 4'ü de görüş alanıma girmişti. Merdivenlerden indim. "Buradayım." deyince herkesin bakışları bana doğru döndü. 4'ü uzun süre bedenimi incelediler.

"Buradayım  işte. " diye tekrarladım. Bulut dayanamadı Engin'e doğru yaklaştı ve dişlerini sıktı.  Engin'e tokat attı. "Sen nasıl bi-" derken sözünü kestim. "O yapmadı merdivenlerden yuvarlandı en üst kattan, yanaklarım da yuvarlanırken keskin bir yerden çizildi. "

İkna olmuş gibi baktılar.  Yalanıma inanmışlardı. "Niye kendine dikkat etmiyorsun çiçeğim?" diye soran Bulut'a baktım. Ardından Barış da soru sordu. "Duygu ya ölseydin ha?!" Hepsi bana öfkelenmişti. "Özür dilerim çok sakarım. " dedim gülümsemeye çalışarak.

Engine doğru baktım. Anlam veremediğim bir şekilde bana bakıyordu.  Sanki "Neden gerçekleri söylemedin?" diye bakıyordu. Ben bombastic side eye bakışı attım. Sonra Esila'ya doğru döndüm. "Savaştan çıkmışsın, Duygu!" İstemsizce gülümsedim.

"Biraz öyle oldu tabii."diye mırıldandım.  Kanepeye oturdular. "Ee," dedi Barış. Ve masadaki kurabiyeden birisini aldı ve yemeye başladı. "Misafirlerinizi karşılamıyacak mısınız? " Taha Barış'ın koluna dirseğiyle vurdu.

Boğazımı temizledim. "E tabii." dedim. Esila kıkırdadı . "Sen önce geceliğini indir." Utanç ifadesiyle   üstüme baktım. Kahretsin! Merdivenlerden koşar adımlarla yukarıya çıktım.  Üstümü değiştirdim.  Saçlarımı taradım. Ve yapmaktan en nefret ettiğim şeyi yaptım: Yaralarımı fondöten ile kapatmaya çalıştım.

Bunu yaparken ağlıyordum.  Aşağıya yavaş adımlarla indim. Gözümü - çaktırmadan- sildim.   Ama Barış - çakmamış- bir şekilde bana baktı. Kafasını ne oluyor anlamında salladı.  Bende bir şey yok anlamındadır salladım. Ve yanlarına oturdum. Bulut bir şeyler anlatıyordu. "İşte kız taytını sürekli çekiyor , falan filan." dediğinde Bulut'a döndüm. "Sen gidip pickme kızlarla mı konuşuyorsun ?" Yüzümü buruşturdum. Böyle bir şey olamaz!

"Tüm erkekler peşinden koşuyor ama." dedi. Ve sinirle nefes aldım. "Sende mi koşacaksın abiciğim?" dedim sinirle. Tam pickme Allah'ım!  "Yok ya niye konuşayım ben?" dedi Bulut. Barış ortaya atıldı. "Bulut'un kız arkadaşları hep pickme. Hepsi Bulut'un dikkatini çekmeye çalışıyorlar." Ayyy! Ne kadar cringe!

Sessiz Evler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin