Duygu

14 3 0
                                    

Seleme cenemeler çiçeklerim :')

Uzun bir zaman sonra tekrardan bölüme hoşgeldiniz.

İyi okumalar çiçeklerim ♡

23. Bölüm: Duygu

"Sen ne saçmalıyorsun? Ben Melike'yim başka kimse değil." Bulut nerden benim Duygu olduğumu öğrendi bilmiyorum ama şuan onunla uğraşıyorum. " Ama," dedi elindeki fotoğrafı göstererek.  "Bu fotoğrafta siz varsınız. Üstelik bu sizden düştü. "

"Sapık mısınız? İki çift laf konuştuk diye sevgili mi yapacaksınız? Bir kendinize bakın bir  de bana. Ben size layık mıyım?" Kaşlarını kaldırdı omzunu silkti. "Yanlış oldu. Kusura bakmayın. " EVET! BÖYLE ADAM OL BULUT! Kendimi toparladım ve yüzüme ciddi bir ifade taktım. "Tabii ki yanlış, ben doğduğumdan beri Melike'yim. Duygu ismi hem bana yakışmaz." GERÇEK İSMİM DUYGU ULAN!

"Peki buna benzer birini tanıyor musunuz?" Bir kaç kez yutkundum. ABİ KENDİMİ NASIL TANIMAM! Kaşlarımı yapay şekilde çattım. "Hmm," diye mırıldandım. "Hiç buna benzer birini görmedim. Çok tuhaf birisi." AYNEN! KANKA AYNEN! Bulut neşeli yüzü solmuştu. "Özür dilerim, lütfen beni affedin Melike Hanım. Sadece yüreğim aşk acısından yanıyor ve..." Duraksadı. "Her neyse siz beni affedin, kusuruma bakmayın lütfen. "

Bulut benim için bu kadar acı çekiyor olabilir miydi? Tam arkasına dönüp karşıya doğru ilerliyorken kolunu tuttum.  Kaşlarını çatarak bana baktı. "Bir şey mi oldu?" Yutkundum. DUYGU SEN MAL MISIN? "Ş-şey," Ne diyeceğimi bilemedim. Tamam neden şimdi kolunu daha sıkı tutuyorum? Kahretsin! "İyi misiniz?" NE DEMEZSİN ÇOK İYİYİM!
Bulut şaşkınlıkla hâlâ bana bakıyordu. Ben ise dut yemiş bülbüle dönmüş gibiydim.

Nedenini bilmediğim şekilde ağlamaya başladım. Lanet olsun!

"Özür dilerim," Kolunu bıraktım çünkü biraz daha tutarsam kanser olacaktı. "Ne için?" diye sordu şaşırmış şekilde. "Yani size kötü davrandım." MAL DUYGU! OLAYI TOPARLA VE BURDAN KAÇ HEMEN! "Ah," dedi Bulut gülümseyerek. Neye gülüyordu? "Konuyu kapatmış sayalım siz de evinize dönün. " Nerden anlamıştı? "N-e?"

Bıraksalar sarılırdım.

"Lütfen, evinize gidin. Benim yaşadıklarıma üzülmüş olmalısınız. Genelde zaten kızlar buna üzülmez mi?" O fark etmeden gözlerimi devirdim. "Kendinize iyi bakın görüşmek üzere!" Yanından koşarak ayrıldım. Bir otobüs durağında durdum. Bulut'un olduğu yöne baktım. Bana arkamdan el salladı. "Görüşürüz," diye fısıldadı. Ben izliyordum tabii ama o benim izlediğimi görmedi.

Otobüs tekerlek sesi tam yanıma yaklaştığında otobüsün geldiğini anladım. Otobüse bindim. Ah yine lanet korece! Bir şey demeden kartımı bastırdım çünkü soru sorsalar cevap veremezdim. Şoförün yanından hızlıca geçip ilerleyerek arka koltuklardan birine oturdum. O sırada telefonum çalmaya başladı. Kim olabilirdi? Numaram kimsede yoktu. Kaşlarımı çatarak ekrana baktığım sırada arayanın özel numara olduğunu anladım. Ve telefonu açtım. ÇÜNKÜ DUYGU MAL!

"Buyrun," dedi karşıdaki erkek ses. "Buyrun mu?" diye sordum alayla. "Sen aradın ve buyrun mu diyorsun? Sen kimsin mısır kraliçesi mi? Ben de Kaşgarlı Mahmut." Karşıdaki ses ufak bir şekilde güldü. "Melike?" Arayan Bulut tamam! Numaramı değiştirmem gerekiyor! "Numaramı nerden buldunuz?"

"Hahahah Kaşgarlı Mahmut!" Gülmekten ölmek üzereydi. "Saçmalıklarını daha fazla dinleyemem!" Sinirle telefonu yüzüne kapattım ve cama doğru başımı çevirdim. Dışarıda yağmur hafif çiseliyordu. Cama değen şu damlacıklarını izliyordum. Uzun zaman sonra ilk defa kendimi bu kadar huzurlu hissetmiştim. Yavaş yavaş huzurla uykuya dalarken tanıdık bir koku hissettim. Galiba Bulut'un parfümüyle aynısını kullanan bir yabancı adam, yanıma oturmuştu.

Etrafta gözlerimi çevirdim başımı yaslayacak hiç bir yer yoktu. Yavaş yavaş gözlerim kazanıyordu. Başım yanımdaki adamın omzuna düştü. OLAMAZ HAYIR DUYGU! ÇEK ŞU KAFANI ŞURADAN! İstemeye istemeye başımı kaldırmaya çalıştım ama yapamadım. Şuan hiç hissetmediğim kadar kendimi huzurlu hissediyordum. "Uyuyabilirsin," dedi tanıdık bir ses. Kim olduğunu hâlâ tahmin edememiştim. Başımı omzumdan çektim ve otobüsün başka yere bakarak, "Özür dilerim, uykum gelmişti ve..." Sözümü kesti. "Sorun değil Melike Hanım." Başımı kaldırıp baktım. Barış!

Nefesim kesilmek üzereyken boğazımı hafifçe sıktım. "Senin ne işin var burada?" Gülümsedi. "Asıl senin ne işin var? " Umursamazca omzumu silktim. "Siz burada rahat rahat oturun Bulut Bey." Koltuktan kalktım ve başka bir koltuğa oturdum. Bulut yüzüne sıkıntılı bir ifade yerleştirdi. Derin nefes aldı ve umursamamış gibi yaptı. Ben o sırada ineceğim yere gelmiştim. Bir dakika korece 'Burada inebilir miyim acaba?' Nasıl deniliyordu? Kahretsin! Hatırlamam lazım, yoksa otobüsle tüm Kore'yi dolaşırım!

Bulut yanımdan geçip şoförün yanına gitti. Bir şeyler söyledi ve bana döndü. "Hadi in, Korece'yi unutmuş olmalısın." Ne?! Nereden anlamıştı. "Teşekkür ederim,  görüşürüz." Direğe tutundum ve otobüsten aşağı indim. Evime doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan Bulut indi. "Hey Melike!" Yutkunarak arkama döndüm. Ne işi vardı? "Efendim," dedim seksi kadın sesiyle. Yanakları kızardı. "Özür dilerim, hem ben niye burada indim ki?" Ne saçmalıyordu?

Galiba seksi sesimden etkilenmiş scfscfs!

"Sorun değil." dedim aynı seksi sesle ve önüme döndüm, ilerlemeye devam ettim. "Bir dursana," Kaşlarımı çattım. "Buyrun," dedim rahat bir tınıyla. Başını kaldırdı ve göğe baktı, "Seni çok özledim Duygu, neredesin?" Gözümden birer damla düştü. "Buradayım." Derin nefes aldım ve bende göğe baktım. "Ben geldim."

...

Seleme cenemeler çiçeklerim :')

Bölüm yazamıyorum kusura bakmayın ve bölümler eskisi kadar da uzun değil. Her neyse sizi çok seviyorum çiçeklerim <333

"Kimseyi görmedim ben sizden daha güzel ♡"

Sessiz Evler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin