Kitap yazmayı bırakmışsın dediler, valla ben yazdım. BABALAR SÖZÜNÜ TUTAR. Sjsjsjjsjsjj özlediniz mi beni çiçeklerim? Yarın sınavım var ama ben bunu yazıyorum neyse iyi okumalar :)
Pişt güzellik 1000 olmamıza çok az kaldı!
🎶 Ghost - Mary One A Crass
25. Bölüm: İki Kuş Bir Gökyüzü
Ben, evet ben konu benim. Benim mallıklarım. "Eğer benden başkasını sevmezsen, söz veriyorum tekrar geleceğim." Son cümlemi buydu. Bulut ise hiç bir şey dememiş, sessizce gidişimi izlemişti. Şimdi ne tesadüf ki (!) Bulut ile aynı sınıftayız. Şuan dersteyim hoca bir şeyler anlatıyordu. "Kore'ye niye geldin çıt kırıldım?"
Kore'de ki güzellik algısına uymadığım için bu okulda dışlanıyordum. Yanımdaki kıza doğru başımı çevirdim, o fazlasıyla güzel bir kızdı. Burda herkesin güzel olup, benim olmamam zoruma gidiyordu. Yutkundum. "Türkiye'den kaçtım." Arkamda oturan kızla gülmeye başladılar. Arkadaki kız saçımı çekiştirdi. "Ne yapıyorsun?" dedim Türkçe bir şekilde. Sesim yüksek çıktığı için tüm sınıf bana odaklanmıştı. Dilimi sadece anlayan ise Bulut'tu...
"Ne diyorsun Çirkin Ördek?!" Çirkin Ördek bana taktıkları isimdi. Kız benim uzun saçlarımı elinde kavradı ve makası doğrulttu. O sırada hoca çoktan dışarı çıkmıştı. "Keseyim mi?" dedi keyifle. Kendisinin orta uzunlukta saçları vardı. Bir gün arkadaşına uzun saçlara sahip olmak istediğini söylediğini duymuştum.
"Lütfen yapma," Titreyen sesim tüm kızların gülmesini sağlamıştı. "Yaparsam ne olur?" Makası elinde çevirdi. "Bu sınıftayız benden daha güzel kız olamaz ve uzun saçlarıda." Tüm sınıftaki kızlara baktım hepsinin saçları kısa kesilmişti. Makası çöpe doğru fırlattı. "Benim, senin saçmalıklarınla uğraşacak halim yok." Rahat bir şekilde derin nefes aldım, saçlarımı kesmeyecekti.
Sıradan kalktım, lavaboya uğrayıp gelecektim. Lavaboya girdim. Klozetin üstüne oturdum. O sırada yukarıdan gelen su şiddetiyle hemen ayağa kalktım. Sırılsıklam olmuştum. Lavabodan çıktım.
A- Yeong! Evet saçlarımı kesmeye çalışan kız karşımdaydı. "Sana yapacaklarımın bittiğini mi sanıyorsun?"Lavabodan koşarak çıktım, bir zorbalığa katlanamazdım. Bulut'un olduğu yere koştum. Ağlamaya çoktan başlamıştım. Sınıftaydı, sırasında oturuyordu. Bana sorgulayan bir bakışlarla baktı. "Ne oldu?" diye sordu. Ben ise ağlamaktan cevap bile veremiyordum.
"Ben," dedim devamını getiremedim. "Hey Duygu!" diyerek içeriye girdi A-Yeong. Okul formamın yakasından tuttu. "Çirkin Ördek, söylesene Bulut'un yanında ne yapıyorsun?" Bulut'a doğru baktım, sevgililer miydi? "Ben Bulut'un yanında değildim." dedim bir kaç kez yutkunarak. "Neden benden kaçtın? Islak olduğunu hâlâ görmüyor musun? Çıkar şu üstünü hastalanacaksın." Olamaz, diye geçirdim içimden beni soymaya çalışmazdı değil mi?
Sınıfta tek Bulut, ben ve A- Yeong vardı. Yüzüne baktım, A-Yeong hadi dercesine kaşlarını kaldırdı. "Çabuk olsana! Grip olacaksın mal!" Bulut neden sesini çıkarmıyordu? Normal bir erkek olsa buna karşı çıkardı. Tabii ya Bulut normal bir erkek mi? "Ben hasta olsam da olur A- Yeong."
Çantasından ıslak bir mendil çıkarıp yüzümü silmeye çalıştı. "Yüzündeki makyajı silelim, nasıl olur? Bulut biraz gerçek yüzünü görsün?" Sesli bir şekilde güldüm. "Yüzümde makyaj olmaması dışında başka bir sorun yok."
"Ne?!" dedi şaşkınlıkla ve bir adım geriye çekildi. "Yüzünde makyaj olmaması imkansız."
"Senin yüzün de var sanırım? Neden bana böyle davranıyorsunuz? Güzellik algınıza uymamış olabilirim evet, ama Allah'ın yarattığı her şey güzeldir. Kendimi güzel bulmam evet fakat güzel değilim diye zorbalık yapmanıza da izin vermem." Islak saçlarımı elimle arkaya doğru attım. O sertçe yutkunduğunda konuşmama devam ettim. "Henüz senin kadar güzel olamadım." Gözlerim dolmuştu, çenem ve sesim titriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Evler
Novela Juvenil(Smut, şiddet vb. şeyler içerir! Ona göre okuyun.) "Aşkın ateşi yakar demiştim sana," dedi o tanıdık ses. Buradayım, buradayız hepimiz gerçeklerimizle yüzleşiyoruz. Önce ben yüzleşiyorum ama aramızda eksik olan bir şey var Bulut... "Sen!" diye hayk...