"Bulut ve Duygu..."
Not: Seleme cenemeler waowğ! Çok bir şey demeden geçiyorum. Bölüm uzun bir bölüm olacak hedef 2000 kelime. Her neyse. Şarkı yok bu arada.
Duygu'lu Okumalar:))
Yaşam ve ölüm arasında gidip geliyordu. Bulut'u sadece bir defa görmüştüm. Gerçek miydi? Gerçekten görmüş müydüm yoksa bir rüya mıydı? Gözlerimi tekrardan açtım. Yoğun bakımın soğuk havası yüzünden burnumun ucu kıpkırmızı olmuştu ve üşüyordum. Sıcak tenim soğuk çarşafa değince daha çok üşüyordum.Bu yüzden üstümdeki çarşafı yavaşça üzerimden çektim. Soğuk bir nefes verdim.
Kollarımdaki serumlar beni rahatsız ediyordu, diğer tarafa dönmekte zorlanıyordum. Burası çok sıcaktı yani hemşirelere göre. Önüme gelen bir tutam saçı zorlukla kulağımın arkasına attım. Gözlerim çok da açık değildi. Tam açamadığım için hafif kısmıştım. Ve aklıma o an Bulut geldi.
Ne yapmışlardı? Biraz ötemdeki hemşireye seslendim. "Bulut nerede?" Sorumla beraber başını kaldırdı, bana baktı. "Bilmiyorum, bir sorun mu var?" Başımı hayır anlamında salladım. Ve sesli nefes aldım. "Bulut'u görebilir miyim?" Hemşire kaşlarını çattı. "Anlamadım, önemli bir şey mi var Bulut ile ilgili sorun mu var?"
"Yok," diye mırıldandım. Ama vardı. Bulut'u deli gibi merak ediyordum. Çok merak ediyordum. Hemşire elindeki serumla beraber yanıma geldi. Eski biten serumu damar yolundan çıkarıp çöpe attı ve yenisini taktı. Takarken "Bulut'u görebilirsin," diye mırıldandı. "Onu çağırıp geliyorum." Serumu astı ve yoğun bakımın kapısına doğru ilerledi.
Ben tavana doğru baktım. Bulut'u hayal ettim. Dağılmış siyah saçları, kumral teni ve... Her neyse bir şeyler işte. Hemşirenin boğazını temizleme sesini duydum ve başımı hafifçe o yöne doğru baktım. Bulut geliyordu. Adım sesleri galoşlar yüzünden daha da sesli geliyordu. Yatağımın orada durdu. "Merhaba, yine ben."
"Merhaba," dedim halsiz sesimle. "Seni çok özledim." Acıyla gülümsedi. "Bende," dedi kısık sesle. "Ve," diyerek devam ettim. "Diğerlerini de çok özledim."
"Ölme tamam mı?" dedi ve buz gibi olan elimi tuttu, sıcak teni ellerimi ısıtmaya başlamıştı. Tam gözlerinin içine baktım. O da gözlerime baktı. Gözleri doldu. "Yapma," diye fısıldadım. "Canımı acıtıyorsun, yapma lütfen." Gözünden bir damla yaş aktı. "Ağlayacaksam, sadece senin için ağlarım Duygu."
"Sen yaşıyorsun sen yaşamsın." dedim kısık sesimle. "Ama sen," dedi duraksadı. "Ölüyorsun, yaşam ve ölüm sen ve ben." Ardından devam etti. " Bulut ve Duygu = Yaşam ve Ölüm."
Gözümden bir damla yaş yanaklarıma doğru süzüldü. Hemşire bunu görerek, " Duygu'nun üzülmemesi lazım lütfen." dedi Bulut'u uyararak. "O beni üzmüyor ki." dedim masum bir ses tonuyla.Hemşire gülümsedi ve gözlerini kaçırdı. Bulut soğuk ellerimi aldı ve sıcak dudaklarına bastırdı. Öpmedi, hafifçe bastırdı. Geri bıraktı ama parmaklarımı tutmaya devam etti. Gözümden bir damla yaş daha geldi. "Seni seviyorum, " dedim kısık bir ses tonuyla. "Seni çok seviyorum Bulut." Bulut'un gözleri dolmuştu. Bir damla yaş geldi gözünden.
"S-seni çok seviyorum." dedi kekeleyerek ve titreyen sesle. Sıcak teni değdikçe daha iyi oluyordum. Bakışlarım Bulut'un mosmor olan gözaltlarına kaydı. "Kaç gündür uyumuyorsun sen?" Acıyla gülümsedi. "Sen intihar ettiğinden beri." dediğinde yaram sızladı. Elimi acıyla inleyerek yarama koydum. "Ben intihara teşebbüs etmedim , beni zorladılar."
"Ama," dedi gözünden bir damla daha yaş aktı. Duraksadı. "Neyse bir daha kendine zarar vermeyeceksin." Bunu öfkeyle söylemişti. "Tamam," diye mırıldandım. "Vermem ama sende bana söz ver?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Evler
Novela Juvenil(Smut, şiddet vb. şeyler içerir! Ona göre okuyun.) "Aşkın ateşi yakar demiştim sana," dedi o tanıdık ses. Buradayım, buradayız hepimiz gerçeklerimizle yüzleşiyoruz. Önce ben yüzleşiyorum ama aramızda eksik olan bir şey var Bulut... "Sen!" diye hayk...