"Öldürdüm çiçeğini... Yaşatamadım..."
Not: Tamam ilk cümleden spoi vermiş gibi oluyorum scfscfsf . 200' e özel olan bölüm. Ve 2 günde 200 olduk! Evde sevinç çığlıkları ile dolaşıyorum. Ve iyi Duygu'lanmalar.
Dedüblüman -Belki bu şarkıyı dinleyerek yazıyorum. Dinleyerek okuyun daha güzel olur.DUYGU'LANDINIZ PUAHAAHAHAHH! (Soğuk espri yapamıyorum)
KEYİFLİ OKUMALAR:)
Kalbim durmuştu. Bulut kalbimi durdurmuştu. İçimde bir his vardı. Bu hissi adlandıramıyordum. Neydi benim hissettiğim? Aşk mı? Hayır. Pişmanlık mı? Hayır. Şaşkınlık mı? Bilemiyorum. Yoksa bende mi aşıktım?
Bu duyguyu ilk defa hissediyordum. Dibine kadar. Ateş miydi içimdeki? Ateş ise ben neden yanıyordum? Abim değil miydi Bulut? Ben onu abim olarak görüyordum. Peki Sena onu öperken niye kalp atışlarım yavaşlamıştı?
Boş gözlerle Bulut'a bakarak bunları düşünüyordum. Sanki dilimi yutmuştum. Lâl oldum Bulut'un karşısında Lâl! Konuşamıyorum. Dilimi mi yuttum?
Bulut beni susturuyordu...
İlk defa böyle bir şey hissettim. Hep merak ederdim. Aşk nasıl bir şey? Aşık olmak nasıl bir şey? Ben şuan birine aşık mıydım?
Aşk; fedakarlık demekti, üzüntü demekti ve bağlanmak demekti...
Ben Bulut'a bağlanmış mıydım?
Sena şaşkınlıkla bir Bulut'a bir bana bakıyordu. Ben ise gözlerimi Bulut'tan alamıyorum. "Ne dedin sen?" diye mırıldandım. Sadece bunu söyledim. Bulut kendisinin söylediği cümleye bile şaşırmıştı. Evin duvarları şaşırmıştı, Bulut nasıl şaşırmasın?
"Yok öyle bir şey, sen benim kardeşimsin. Abiler de kardeşlerine aşık olur, bende sana bağlandım işte. "
Elimle başıma sertçe vurdum. Diğer elimde hâlâ silah vardı. "Nasıl bir bağlanma bu?" diye fısıldadım. Bulut bunu söylerken yanakları kızarmıştı. Gözlerim kızaran yanaklarına kaydı. "Yanaklarını kızartacak kadar bir bağlanma mı?"
"Yok!" diye atıldı. " Mesela bir çiçek büyütürsün, beslersin çok bağlanırsın, çiçek konuşamasa bile. Hani bazen beğendiğimiz bir şeye 'Ay ben buna aşık oldum!' diyoruz ya."
Tebessüm ederek açıklamasını dinledim. "Sen beni beğeniyor musun?" Sorum karşısında ufak bir çığlık attı. "Yok, tamam olabilir, abin olarak beğeniyorum, ama aşık değilim. "
Kıkırdıyarak elimle ağzımı kapattım. "Bende seni beğeniyorum, kardeşin olarak." Bulut tebessüm etti ve yanakları daha çok kızardı. "Yani sana aşık değilim, bayılma diye söyledim."dedi Bulut. Sena'ya baktım. Somurtuyordu. Bakışlarımı Bulut'un yüzüne çevirdim. "Sen bunu söyleyerek öldürdün beni zaten." dediğimde kapı zili çaldı. Sena kapıyı açtı. Barış şen içinde içeriye girdi. "Engin sote va-" Ufak bir çığlık attı. "Ne oluyor?!" diye bağırdı.
Silahı yere bıraktım. "Y-yok bir ş-şey." dedim kekeleyerek. "Duygu!" diyerek geldi bana sarıldı. "Seni geberteceğim!" Bunu sinirle söylemişti. Gözümden anlam veremediğim bir damla yaş, yanaklarıma doğru süzüldü. Bu abi sevgisiydi. Benim için endişelenmişti.
Engin içeriye girdi. "Duygu," dedi sinirle. "Hemen gel benimle!"Bileğinden sertçe tuttu, beni kendisine çekti. "Biz konuşup geliyoruz. " dedi Bulut'a dönerek. Merdivenlerden çıktık. Kolumu çok sert tutuyordu. Odaya beni fırlattı, kapıyı kilitledi.
"Ne oluyor?" diyerek yatağa oturdum. "Ozan'ın maşası değil misin?" Yutkundum. "O benim babam, onun sözünü dinlem-" sözümü keserek bağırdı. "Yeter! Ben yalan dinlemek istemiyorum. Sen benim karımsın, Bulut'un değil!"
Bulut'un karısı olmak.
Bulut'un karısı olmak.
Bulut'un karısı olmak...
Bu ifade beynimin içinde tekrarlanırken tüm vücudum donmuştu. "Dilini mi yuttun?" diye beni azarladı. "Dayanamıyorum!" diye bağırdım. "Senin şiddetine de sesine de sana da dayanamıyorum!"
Ayağını sinirle yere vurdu. "Düzgün konuş!" O sırada kapı zorlanıyordu. "Bulut gelme!" diye bağırdım. Çünkü birazdan silahın namlusunu kafama dayayacaktım. Bulut bunu göremezdi.Belimden silahı çıkardım. Ve namluyu kalbime yasladım. O sırada Bulut kapının kilidini kırıp kapıyı açtı. "Yapma!" diye yalvardı. Gözlerimden bir damla yaş geldi. "Dayanamıyorum!" diye fısıldadım. Tetiğe bastım . Kalbimde silah patladı. Ateş sesleri beynimde yankılanıyordu.
Son cümlemi Bulut'a söyledim. "Öldürdüm çiçeğini," Zorlukla nefes aldım. "Yaşatamadım..." Son defa onlara baktım. Bulut ağlıyordu. İlk defa onu ağlarken görmüştüm. Ve bunu görürken ölümün döşeğindeydim.
Burası ne sıcaktı ne soğuktu. Ölüyor muydum? Kalbimin atış seslerini kulaklarımda duyuyordum. Belki de son defa atıyordu.
Bulut için...
Ölürken kabulleniyordum Bulut'a aşık olduğumu.
Bulut'un ağlama sesleri, Taha'nın sakinleştirme çabaları, Barış'ın küfürleri ve Esila'nın çığlıkları kulağımda yankılanıyordu. Öldükten sonra ilk 10 dakikası sesleri duyabiliyormuşuz. "Bulut," diyebildim soluk bir sesle. Gözümü açtım ve tavana diktim. "İyileştirin beni..."
Son sözüm buydu, "İyileştirin beni..."...
Seleme cenemeler waowğ! Tamam sizi minnacık kadar depresyona sokmuş olabilirim. Ama bu bölümü ağlayarak yazdım.Bu arada Bulut benimde kalbimi durduruyor ;)
Gelecek bölümü neşeli yapmaya çalışacağım. Sizi toparlamam lazım. Benimde kendimi toparlamam lazım. Ve Ziya hocamı çok özledim:( ^_^ Yusuf Tekin'i Allah'a havale ediyorum.
Neyse kendinizi üzmeyin çiçeklerim. Byes <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Evler
Teen Fiction(Smut, şiddet vb. şeyler içerir! Ona göre okuyun.) "Aşkın ateşi yakar demiştim sana," dedi o tanıdık ses. Buradayım, buradayız hepimiz gerçeklerimizle yüzleşiyoruz. Önce ben yüzleşiyorum ama aramızda eksik olan bir şey var Bulut... "Sen!" diye hayk...