|4|

3.9K 382 825
                                    

Neden bilmiyorum ama şu bildirim gitmeme olayı hâlâ devam ediyor sanırım. Ve bu baya can sıkıcı olmaya başladı..
Her neyse lafı daha fazla uzatmadan bölümü bırakıp kaçıyorum.
İyi okumalar

----
Seungmin
----

Evet , intihar etmek üzereyim.
Şaka şaka. Ani bir giriş yapayım dedim sadece. Tam bir ay geçti  üzerinden... bugün tam anlamıyla evleniyoruz. GERÇEKTEN SOY ADIM DEĞİŞECEK KADAR GERÇEK VE LANET BİR DURUM EVET!

Canım babam bize bir ay kaynaşma izni vermiş, tabii ben bu sırada Chan bey ile sadece iki üç kez görüşmüştüm. Şerefsiz insan sevmem. Fazla samimiyete hiç gerek yok..

Aslında bir yanları çok büyük bir düğün yapıp yüzlerce kişiyi ağırlamak isterken diğer yanları bunu öyle abartmadan sadece bir nikah ile bitirmek için can atıyordu. Şükürler olsun ki bunu bana bıraktılar.

Kağıt üstünde olan bir şey için fazla gerçekçi davranıyorlar? Ben sadece nikah deyip geçtim oysa ki.
Odamda otururken herkes bir telaş halinde bir oraya bir buraya koşturuyor, tabi bunlar benim asla ama asla umurumda olmuyordu.

Felix ve Jeongin ikilisi de sabahtan beri yanımda bana yardım ediyor, sanki gerçekten isteyerek evleniyormuşum gibi davranmayı da asla ihmal etmiyorlardı. Tam kendi kendime mutlu mesut yaşayacak olma hayallerine dalmış giderken kapının açılması ile o tarafa dönmek zorunda kaldım.

" Seungmin? Nikaha yarım saat kaldı ve hazır değilsin."

" Yani?"

Chan derin bir nefes alıp kapıyı ardından kapatmış, yanıma ulaştığı gibi
" Şaka mısın sen?" Diye sormuştu.

" Asıl siz şaka mısınız? Neyi abartıyoruz? Basit bir nikah işte.."

" Basın mensuplarının eline malzeme olalım istiyorsun herhalde.."

" Yani?"

Telefonu yanıma bırakıp ayağa kalktığımda Chan ellerini yeni yapmış olduğu saçlarından geçirmiş, " Her neyse.. hazırlan ve in hadi." Deyip kapıya yönelmişti.

" Tamam bakarız "

" Seungmin..."

" Aman iyi tamam!"

Sonunda onu aşağıya göndermemin üzerine havluyu kafamdan çıkarıp bir köşeye atmış, ardından saçlarımı özenle kurutup ağır ağır damatlık diye geçen lanet takımı giymiş, hemencecik saçlarımı yapıp birkaç aksesuar takmıştım.

Makyaj denen şey de öyle pek uzun sürmedi. 1 saat kadar.
Tamam bu bir şakaydı.

Sonunda tam takır hazır bir şekilde odadan çıktığımda beklemeden aşağıya indim. Bir biz kalmışız demek.
Herkes nikahın kıyılacağı salona geçmişti ki kalan bir tek Chan ve bendik. O da koltukta oturmuş kahve içiyor, bir yandan telefonuyla uğraşıyordu. Vay piç.

Beni gördüğü anda telefonunu kapatıp cebine atmış, ardından ayağa kalkmıştı. Önce kısaca bir baştan aşağıya süzmüş, ardından sonunda bakışlarını yüzümde durdurabilmişti.

" Çıkmıyor muyduk hani?"

Yanıma ulaşıp tam önümde durunca bakışlarını benden bir saniye olsun çekmemiş, hâlâ o meşhur sırıtması yüzünde dururken ben ondan önce davranıp söze girmiştim.

" Hayırdır yine neye sırıtıyorsun acaba?"

" Güzel olmuşsun."

" Ben her zaman güzelim Chris."

HERA [Chanmin] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin