Okumadan once arka planda remembrance dinlemenizi rica ediyorum..
Teşekkürler.----
" Hayır! Hayır.. inanmam hayır."
Hâlâ ellerini tutarken doktorlar tekrardan ayırmaya çalışmış, etraftaki insanlar ve yakınları pür dikkat göz yaşları içerisinde onu izlerken kimse hiçbir şey yapamamıştı...
" Bay Chris lütfen... Bırakır mısınız?"
" Gitmez. Seungmin gitmez. Bu kadar erken gitmez."
Ağlamaktan kan çanağı olmuş gözlerini onların üzerinde gezdirirken tekrardan sevgilisinde durdurdu...
" Söyle.. onlara gitmeyeceğini söyle."
Dakikalar önce aldığı haber onu deli etmiş gibiydi. Şuan kelimenin tam anlamıyla bir ölünün gitmediğini düşünüyor, onu bırakmamak için ağlayıp resmen saçmalıyordu.
Jisung onu kollarından tutup geri çekmiş, " Chan dur artık! Zorlaştırma işlerini." Diye bağırmak zorunda kalmıştı.
" Han! Saçmalıyorlar! Bırak.. n'olur. Bıraksınlar.. baba bir şey söyle."
Ağlamaktan harap olmuş bir şekilde onun kolları arasından kurtulmaya çalışırken doktorlar çoktan morgun yolunu tutmuşlardı.
Ortam öylesine berbat, öylesine sisli, öylesine kasvetliydi ki... Göz gözü görmüyordu.Chan yere çökmüş ağlarken Hannah kucağındaki Matt'i susturmaya çalışıyor, ona sarılıp sakinleştirmek için uğraşıyordu. Bir yandan Olivia Felix'e sarılmış, paramparça olmuş bir şekilde onun göz yaşlarına eşlik ediyordu. Diğer tarafta durum aynıydı, tüm arkadaşları göz yaşı denizine katkıda bulunurlarken fenalaşan annesi ayrı bir odaya alınmış, aileleri onları takip etmişti...
" Chan.. kalk oğlum yerden."
" Baba hayır. Hayır, gitmez hayır, Matt.. Matt baba bizi bırakmayacak oğlum ağlama.."
Başını yere yaslamış ağlarken bir çocuktan farksızdı. Matt ağlayarak Hannah'a sarılınca hiçbir şey anlamadan onlara eşlik ediyordu. Herkesin bu hâlde oluşu onu da derinden yaralıyordu. Bu ortamda bulunmasının doğru olmadığı bir gerçekti fakat onu buradan çıkarmak resmen imkansızdı.
" Benim suçumdu. Geç geldim, o gün çok geç geldim! Ne halt ediyordum da geç geldim! Tek gönderdim onu! Tek başına... Yalnız gitti."
Şimdi de işin en acı kısmı olan suçlama dönemi başlıyordu.
Ellerinizin arasından kayıp giden şeyler yüzünden kendinizi sorumlu tuttuğunuz zaman artık isteseniz de o işin içinden çıkıp gülümseyemezdiniz.
Chan hayatı boyunca bu acı ile yaşayacak olduğunu çok iyi biliyordu. İşin içinde payı olsun ya da olmasın ömrünün sonuna kadar kendini sorumlu tutacaktı." Chan.. kalk. "
" Yapamadım. Hiçbir haltı beceremedim, onu yanımda tutamadım!"
" Kalk dedim! Senin hiçbir suçun yok!"
Changbin onu kaldırdığı sırada Chan nefes nefese kalmış gibi etrafına baktı.
" Kalmadı. Hiçbir sikim umut kalmadı!"
Herkes perişan olmuş bir hâlde dağılmıştı. Felix Olivia'dan ayrılıp ona bakmış, zorla yanına ulaşıp tam önünde durmuştu.
" Kalmadı."
Chan derin bir nefes alınca Felix ağlayarak ona sarılmış;
" Kalmadı hyung." Diyebilmişti. Bu halleri hepsinin içini parçalarken kimse aslında nefes alamıyordu. Sadece ayakta durmaya çalışan etten kemikten saçma sapan varlıklar olmuşlardı. Bir gecede hayatları inanılmaz derecede karanlığa gömüldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERA [Chanmin]
Fanfiction" Zoraki bir evlilik olduğu sevişmeyeceğimiz anlamına gelir mi?" Korenin en köklü iki şirketinin sahipleri güçlerini birleştirmek adına oğullarını evlendirmeye karar verir. [ İki son vardır. Happy end - Angst final olarak... Hangisini uygun görürs...