Uc gundur bolum atmiyorum amk olacak is mi kizlar hic soylemiyosunuz.
Neyse neyse
Sinavlar bittigine göre...daha cok bolum! ( Alakasi bile yok)
Sizi daha fazla lafa tutmayip bolumle bas basa birakiyorum opuldunuz.Seungmin
---Matt bir oraya bir buraya koştururken ben sonunda masayı tamamlamış, öyle ona dönebilmiştim.
" Matt! Uslu dur bebeğim."
" Baba hadi gelsinler!!"
" Gelecekler miniğim biraz daha bekle..."
O kendini koltuğa atıp bu sefer de Berry ile oynamaya başlayınca derin bir iç çekip masaya şöyle bir göz gezdirdim. Bu arada, Matt dün üçüncü yaşına bastı. Büyüyordu cidden... Ve bu beni bayağı bir duygulandırıyor.
Çalan kapı ile koşa koşa kendini salondan dışarı atınca hemencecik peşinden gidip kapıyı ben açtım.
" MATTİEEEE! GÖSTER AMCALARINA PİPİNİ!"
" MAAAAAAATTTTT! BURAYA GEL AMCAN YİYECEK SENİ!"
" MATT YAKALA KOÇUM!"
Cidden mal bunlar, ciddi söylüyorum. Matt gülerek elini üzerindeki mavi beyaz bulutlu pijamasına atınca hızla onu durdurdum.
" Matt! Ne yapıyorsun sen?"
" Göstereyim baba..."
" Ne?"
Onlar krize girerlerken hızla onu kucağıma alıp yanaklarını sıktım.
" Saçmalama, amca şaka yaptı."
Jisung elindeki poşetleri mutfağa bırakırken, Changbin onu takip etmiş;
" Yoo baya ciddiydim.." Demişti . Derin bir iç çekip Matt'i benden alıp üst üste öpen Jeongin'e döndüm.
" Jejo dayı! Şeker aldın mı?"
" Tabii ki aldım oğlum sen ne sandın dayını, en iyisini aldım hemde."
" Aferin!"
Felix sonunda ceketini çıkarıp bir köşeye atmış, bana sıkıca sarılıp;
" Oyyyy! Nasıl özlemişim!" Diye bağırmıştı.
Gülerek sarılmasına karşılık verirken, " Ben de seni aptal!" Diyip birkaç saniye ondan ayrılmadım. Fakat çok geçmeden çığlık çığlığa koşan Matt yüzünden ayrılmak zorunda kalmıştık. Anında salona girdiğimizde Changbin onu kovalıyor;
" Buraya gel! Yiğidin malı meydanda olur!" Diye bağırıyordu.
" Lan Chang! Ne yapıyorsun ulan sen!!!"
" Karışma Seung!"
Matt attığı tiz çığlığın ardından kendini Jeongin'in kollarına atmış,
" Dayı! Kurtar beni." Diye bağırmıştı. Şu sahne beni çok güldürüyor.Felix yanlarına geçip Matt'i ondan aldıktan sonra öpüp koklamaya başlayınca bende çalan kapıya bakmak için tekrar yanlarından ayrıldım.
Bu sefer gelen bizim kızlardı.İkisi de aynı anda bana sıkı sıkı sarılırken Hannah;
" Nerede bizim it?" Diye sorunca kafasına hafifçe vurdum.
" Düzgün konuş lan oğlumla!"
O gülerek içeri kaçınca Olivia benden ayrılmış,
" TEYZEN GELİYOR MATTİE!" diye bağırırken içeri girmişti. Tanrım.. ne mükemmel dostlarımız var. Tek sorunları birer beyinlerinin olmaması.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERA [Chanmin]
Fanfiction" Zoraki bir evlilik olduğu sevişmeyeceğimiz anlamına gelir mi?" Korenin en köklü iki şirketinin sahipleri güçlerini birleştirmek adına oğullarını evlendirmeye karar verir. [ İki son vardır. Happy end - Angst final olarak... Hangisini uygun görürs...