Bölüme başlamadan önce diğer bölümleri okudunuz mu?
Şimdiye kadar olan bölümlere yorumlarınız neler?
Neleri ve kimleri sevdiniz/ sevmediniz?
Yorumlarda buluşalım💚
☆
İnsan olduğu yere bağlanan, alıştığı yere sıkı sıkı tutunan bir varlıktı. Vatanı bellediği toprakları namus bilip kanının son damlasına kadar savunması da bundandı. Kimi olduğu yerde bir şeyler yapmaya çalışırdı vatanı için, kimi dağlara çıkıp korkusuzca savaşırdı. Hangi safta olduğumuz önemli değildi, asıl önemli olan histi, hissetmekti.Kalbimde ki hisler mi daha kuvvetliydi yoksa aklımdakiler mi?
Günlerdir başımı ağrıtan bu düşünceyi yine zihnimin bir kenarına itelemeyi denedim. Başarılı olamamıştım ama yok gibi davranıyordum. Bu da bir unutma şekliydi. Başımı yasladığım yatak başlığında gözlerimi kapattım.
Simsiyah bir dünya, önceden sadece abimi düşündüğüm bu renk nasıl olmuştu da şimdi bir çift göze bürünmüştü?Yan odadan gelen seslerle gözlerimi araladım. Sonunda beklediğimiz malum gün gelmişti. Bade mezuniyet için günün erken saatlerinden itibaren hazırlanıyordu. İpek ve ben odamızdan çıkmayıp oluşabilecek tehlikelerden uzak durmayı tercih etmiştik. Yaklaşık bir saat önce elinde maşayla Badeyi kovalayan Ecem içimizden birine bütün gerginliğini yansıtabilirdi.
Selimi aramak için de bir bahane bulduğumu düşünerek telefonunu aradım. Açmıyordu, son iki gündür mesajlara da cevap vermemişti. Akın'ın iki gün önce İpeğe attığı, "Şu gurbet eller yetti gayrı," mesajından başka bir haber yoktu.
İpek mesajdan bir şey anlamazken bende bir yorum yapmamıştım. Ecem ise böyle bir türkü olduğunu, ona gönderme yaptığını düşünüyordu. Akın'ın gönül şenliği, İpek. Dinlediği bütün türküler, baktığı her yer, soluduğu her hava ona sevdiğini hatırlatıyor olmalıydı.
Telefonumu tekrar elime aldığımda Selimden yine haber yoktu. Mezuniyet vakti gittikçe yaklaşırken geri geri giden adımlarımla dolabımın üzerinde asılı duran elbiseyi elime aldım. Birkaç gün önce Ecem ve İpeğin bana hediye ettikleri siyah elbiseydi. Vakit kaybetmeden elbiseyi üzerime giyip aynanın karşısına geçtim. Önce saçlarıma sade ama şık bir şekil verip makyaja geçtim. Yüzüme sürdüğüm kremleri yedirirken kapımın bir anda açılmasıyla irkilmiştim.
"Bağlamayalım saçımı diyorum işte sana," diyerek sesini yükseltti Bade. Ecem ise kendini kuaför rolüne fazla kaptırmış olacak ki elinde ki tokalarla Badeyi kovalıyordu.
"Ama senin elbisene bu model çok yakışacak."
Bade kısa bir süre düşündü. Bir şeyler anımsar gibi önce gülümsedi, bakışları bizi bulduğunda gülümsemesi yavaşça yüzünden silindi.
"Saçımı bağlayınca çocuk gibi oluyorum diye dalga geçer. Bağlamayalım, ona benzer başka bir model yaparız," diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı.
Ecem pes etmiş gibi kollarını düşürerek tekrar odasına doğru yol aldı. Bade ile göz göze geldiğimizde sadece kocaman gülümseyip odadan çıktı. Ben makyajıma devam ederken bu kez kapım çalınmıştı. Gir, diye seslendiğim sırada kapım yavaşça aralandı.
İpek üzerinde ki açık kırmızı elbisesiyle oldukça güzel görünüyordu. Saçlarını omzuna doğru açık bırakmış ve elbisesine yakışır bir tonda toka ile tutturmuştu. Aynada ki yansımama bakıp tebessüm etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsun
RandomAşkta ve savaşta her yol mübahtı, peki ya aşk savaşında? Efsun kızlar güzel olmazdı, büyüleyici olurdu. Peki sen Efsun, sen neden iflah olmaz derecede büyüleyicisin? Ulaş Selim Karacalı'nın bir çift yeşil göze esir düşme hikayesi...