~29

77 3 1
                                    

Hepinize yine yeniden merhaba.

Bir önceki bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Birkaç cümle ile olaylar hakkında ki düşüncelerinizi yazarsanız çok memnun olurum.

Keyifli okumalar.🤍🎀

                                 

Denizde ki dalgalar gibidir insanoğlu. Bazen dingin bazen oldukça hoyrat. Hayatın ne getireceğini hiçbir zaman bilemezdik. Karşısında oradan oraya savrulur dururduk. Bazen oturup hıçkıra hıçkıra ağlamak isterken gözümüzden tek damla yaş düşmezdi mesela. Bazen de hiçbir sebep yokken dünya da ki en mutlu insan gibi hissederdik. Peki bunlardan hangisi gerçek bizdik?

Kim nasıl hissediyordu bilmiyordum ama ben çok farklı hissediyordum. Bir şeye gülüyorsam içimde ağlama hissi beliriyordu mesela. Kendi başıma kaldığım zamanlarda ağlamak için uğraşsam da gözümden tek damla yaş düşmüyordu ki bu beni daha da yoruyordu. Son günlerde yaşadığım iğrenç olaylar kendi içime kapanmama sebep olmuştu.

Cafer'in yalanına kimse inanmasa da bana bir kez iftira atılmıştı artık. Selim'in dediğine göre dışardayken küçük bir oyun oynayacaktık. Bu oyunda herkes benim hain olduğuma inanacaktı.

"Kızım."

Kulaklarıma dolan yumuşacık ses tonu Tuğrul amca'ya aitti. Olayları konuşmak için sabah erkenden odasına çağırmıştı. Parmağımda ki yüzüğe bakarken derin bir nefes aldım. Masanın diğer ucunda hiç konuşmadan oturan Selim'e göz ucuyla bakarak dikkatimi tamamen Tuğrul amca'ya verdim.

"Siz," dedim sonunda sessizliğimi bozarak. "Neden bu olanların yalan olduğuna inandınız? Çok kısa bir sürede hemde."

Postalların çıkardığı ses haricinde ortam sessizdi. Burak ve Ercüment de bizimle beraberken üst olarak sadece albay vardı.

"Çocuklar operasyonu bitirip sizin yanınıza gelmek için yola çıktığında bir ihbar aldık."

Ellerini arkada birleştirip odanın içinde yürümeye devam eden Tuğrul amca'ya baktım. "Cafer'in gerçek adını ve sana oynadığı oyunu anlattı. Bu ihbarın doğruluğunu araştırmak için çok kısa bir zamanımız vardı. Ancak şuna emin olabilirsin ki hepimizin sana güveni tamdı. Deliller de bunu söyledi zaten."

İçim yine de rahatlamıyordu. Selim'in kızgın hali, timdekilerin birbirlerine bakışları hala aklımdaydı. İki gün öncesinde telefonuma gelen mesaj aklıma geldiğinde tüm vücudum gerildi. Cafer'in çocuklardan birine işkence ettiği bir videoydu. Olanları öğrenmişti. Adamları sürekli peşimde olduğu için dışardayken kimseye bir şey anlatamıyordum. Bu görev her neyse başrolü bendim. Anlaşılan dediklerini yapıp yanına gitmem ve planını öğrenmem gerekiyordu.

"Ben," dedim. Yutkunmaya çalışsam da nafileydi. İçimde ki gerginlik hiçbir şey yapmama izin vermiyordu. "İstifa ediyorum."

"Ne?"

İlk tepki Selimden gelmişti. Burak ve Ercüment şaşkınlıkla birbirine bakarken Tuğrul amca çok şaşırmamış gibiydi. Bu sırada görevime devam edemezdim. Yıllar önce işime başlamadan ettiğim yemin insanlara hizmet etmek içindi. Ben ise bu aralar sadece insanlara zarar veriyordum. En azından kafamı boşaltana kadar bunu yapmam gerekiyordu.

"Sebebini açıklamak ister misin?"

Bakışlarımı inatla Selim'in olduğu taraftan kaçırıp duvarda bir noktaya odakladım. "Şu an için en doğru olanı olduğunu düşünüyorum."

EfsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin