Evett, yeni bir bölümden daha merhaba. Şimdiye kadar okuduğunuz bölümlerde oy vermediğiniz varsa lütfen geriye dönüp yıldıza basın.
Sizlerin yorumlarını, bildirimlerini görmek çok çok güzel. Ben sizleri çok sevdim umarım sizlere de kendimi sevdirebilmişimdir.
Kurgu nasıl gidiyor, karakterler nasıl kısaca yorumlarınız neler? Çok uzatmadan hadi, okumaya geçelim o zaman..
◇
Zaman, mekan, sahne ve kişiler.
Hepimiz yaşadığımız zaman diliminin içinde oradan oraya savrulan kuklalara benzemiyor muyuz?
Kimimiz ileriye, kimimiz geriye savrulurdu ama mutlaka hayatında bir şeyler değişirdi.
Serumun usul usul damlayan damlalarını izlerken içimde bir huzursuzluk vardı. Birkaç dakika önce Selim ile yaptığımız konuşma yerini derin bir sessizliğe bırakmıştı. Gitmeden önce ki son hali zihnime kazanırken gözlerim kapıya kaydı. Ecem'in gelip beni kontrol etmesi dışında yanıma gelen olmamıştı.
Keşke bu kadar yasak olmasaydın.
Yasak?
Biz birbirimize yasak değildik, biz birbirimize merhemdik.
Onun yarası bende, benim yaram onda deva bulurdu. Selim'i böyle düşündüren şey neydi? Akmasına engel olamadığı bir damla göz yaşı yanaklarına süzülmüştü. Ben Selim'i ne zaman ağlarken görmüştüm?
Kardeşlerini kendi elleriyle toprağa verdiğinde...
Ağlamasındı, eğer ağlamasına sebep olan bensem hiç ağlamasındı. Selim demek güçlü demekti benim için, hep de öyle kalmalıydı. Başka bir şey demeden çıkıp gitmesi içimi huzursuz ederken kapı yavaşça aralandı. Ercüment uyuyup uyumadığımı kontrol ettikten sonra içeriye girdi.
"Efsun, geçmiş olsun."
Ses tonu alıştığım neşeli haline göre daha ciddiydi. Ben teşekkür ederken birkaç dakika önce Selim'in oturduğu sandalyeyi çekip sedyenin yanına koydu. Otururken huzursuz bir nefes verdi.
"Biliyorum hastasın, şu an konuşmanın hiç zamanı değil ama kısaca birkaç şey söyleyeceğim."
Kafamı sağa çevirip dinlediğimi belirttim. Ciddiyetini bozmadan duruşunu dikleştirdi. Kahverengi gözleri kısıldı.
"Bak Efsun, artık sende beni tanıdın sayılır. Ben düz bir adamım, içimden geçen neyse dışımdan dökülen de odur."
Öyleydi. Dobra, fikirlerini olduğu gibi aktaran, net bir insandı Ercüment.
"Ben kardeşimi en son yıllar önce ağlarken gördüm."
Konuyu şimdi anlamıştım. Konu Selimdi. Belli ki içinden geçenler neyse kimseye anlatmamıştı. Herkes hala ne olduğunu bilmeden Selim'in bu tavırlarını inceliyordu.
"Asker olamayabilirdi," dedi sesinde ki güç biraz daha kaybolurken.
"Önüne birçok engel çıktı ama hepsini fazlasıyla yendi. Ya olamazsam, ya abim gibi asker olup vatanımı kollayamazsam, diye ağladı yıllar önce. Ben o günü hiç unutmam Efsun. Benim dağ gibi duran kardeşimin karşımda ağlayışını ben ölsem unutmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsun
RandomAşkta ve savaşta her yol mübahtı, peki ya aşk savaşında? Efsun kızlar güzel olmazdı, büyüleyici olurdu. Peki sen Efsun, sen neden iflah olmaz derecede büyüleyicisin? Ulaş Selim Karacalı'nın bir çift yeşil göze esir düşme hikayesi...