• 16 •

2.9K 63 6
                                    


Bu ikiliyi yazmaya dayanamıyorum, elim ayağım titriyo yemin ederim.

İki baskın karakter,

İki inatçı karakter,

İki deli karakter.. Onlar her şey ama bir.

İyi okumalar dilerim..


*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*
*

Gözlerime öyle değişik bakıyordu ki bu bakışlar hiç hayra alamet durmuyordu. Ayazı tanıyorsam bu bakışları kendisinden emin ve benden kork diyen bakışlardı. Neyi nasıl ne kadar anlamıştı bilmiyordum.

"Ne dedin sen?" kaşlarımı çattım. Ne mi demiştim!? Yan demiştim! Cayır cayır yan dedim!

Yansın ulan! Sıkıldım artık beni görmemesinden! Duymamasından! Bana kör bana sağır oluşundan! İstiyordum.

Beni görsün istiyordum.

Beni duysun istiyordum.

"Patronun olduğumu unutuyorsun her halde?" uyarcı bir ses takındığında gözlerimi açık açık devirerek yere düşen bardağın kırılan parçalarını toplamak için eğildim. "Bazen karşınızdakinin insan olduğunu da siz unutuyorsunuz." mırıldanarak söylesem de duyduğuna emindim.

Aniden yanıma yere eğildiğinde elimde tuttuğum kırılan bardağın parçalarını almasıyla şaşkınlığımı gizleyemedim. "Ben toplarım."

"Gerek yok, fazla tepki gösterdiğimin farkına vardım." gözlerim yüzünde gezinirken onun tek odak noktası yerdeki camlardı. Ne yapmaya çalışıyorsun sen Ayaz? "Ayaz bey ben toplarım dedim." gözlerime öyle sert baktı ki bir an söylediğime pişman oldum.

"Elin kesilecek Afra. Birde bunun için izne çıkmanı kaldıramam." kaşlarım mümkünmüş gibi daha da çatıldığında alayla güldüm. Tabi ben yoksam götünü kim kurtaracak. elimdeki cam parçalarını tekrar aldığı sırada sakinliğimi korumak adına derin bir nefes aldım.

"Patronun olarak söylüyorum, bırak ben yaparım." başımı olumsuz anlamsa sallayarak yüzüne hayal kırıklığıyla baktım.

Ağzının suyunun uğruna aktığı kadını tanıyamaması ne kadar da kötü hissettiriyordu.

"Hayır benim işim bu, ne de olsa siz benim patronumsunuz." elindeki parçaları avucuma alarak ayağa kalktım ve terastan çıkarak alt katta bulunan mutfağa indim. Avucumdaki parçaları çöpe atarak elimi tezgaha yasladım. Öfkeyle soludum, bu adam gerçekten çok mu aptaldı da göremiyordu gözlerimdeki ateşi?

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım, "Söylememelimiydim acaba?" iç çekerek gözlerimi açtım. "Anlamış mıdır?" kendi kendimi sorgulayacak kadar afallamıştım şu anda. Bi bardak su içersem kendime gelebilirdim.

Gerçi su bile beni kendime getirmeye yetmezdi, Ayaz bu insanın dengeleriyle oynuyor.

Uzaktaki bardağa uzanacağım sırada ardımda hissettiğim bedenle kelimenin tam anlamıyla donakaldım. Belimde hissettiğim parmaklar ve burnuma dolan o koku. "Şah mat Arsel, şah mat." kulağıma dolan sesle titredim.

ARSEL [ Yarı texting +18 ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin