Otobüse binmemizin ardından birkaç saat geçmişti. Kafamı Eylül'ün omzundan kaldırırken yattığım tuhaf şekil yüzünden boynumun ağrıdığını fark ettim. Onun dışında harbiden de iyi uyumuştum. Camdan dışarı baktığımda hava karanlıktı. Nereye gittiğini bilmediğim telefonumu aramaya başladım. Eylül'ün hırkasıyla kendi hırkamı kaldırıp baktığımda görünür hiçbir yerde telefonumdan iz yoktu. Otobüsün mavi ışıkları gözüme girerken ellerimle yüzüme gelen saçları çektim. Ortalık çok sessizdi, belli ki herkes uyuyordu ve saat yeterince geçti.
Kafamı sağa çevirdiğimde şans eseri gözüm yere takıldı. Nasıl uyuduysak, telefonum düşmüştü. Otobüsün koridorunda yerde duruyordu, üstelik koltuğumdan da uzaktı. Üşenerek kalktığımda uyuşmuş ayaklarım bana hiç yardımcı olmuyordu. Oflayıp koridorda ilerlemeye başladım. Otobüs aniden fren yaptığında düşmemek için tutunacak bir yer arıyordum ki birisi beni kolumdan tuttu. Arkamı döndüğümde kaşları çatık ama gülümseyen bir suratla karşılaşmıştım.
"Çağrı?"
"Nereye gidiyorsun deli?"
Diğer elinde tuttuğu telefonundan gelen ışık, yüzünü aydınlatıyordu. Gözlüklerini tişörtünün boynuna asmış, merakla bana bakıyordu.
"Uyurken telefonumu yere düşürmüşüm, onu alacaktım ve sen ne ara buraya geldin, Kerim'le beraber arkamızdaki koltukta oturmuyor muydun?"
Gözüme giren bir tutam saçı nazikçe çekip kulağımın arkasına sıkıştırdı. Yüzümün sıcakladığını hissediyordum.
"Bu çok sıkılmış, tutturdu oyun oynayalım diye. Ben de yanına geldim."
O fısıldarken arkasından çıkan Sinan el salladı gülümseyerek. Elindeki telefona bakıp belli belirsiz güldüm, ekranda 101 açıktı. Eğilip yerden kendi telefonumu aldığımda "Oğlum üşüdüm ben ya." dedi ellerini birbirine sürterek ısınmaya çalışan Sinan. Hırkası olup olmadığını sorduğumda çantasında olduğunu söylemişti. Muhtemelen çantası da diğer çantalarla beraber ya üstteki bölmede ya da bagajdaydı. Yani hırkasını arayıp bulmak için fazla üşengeçti.
Gözlerini ona çeviren Çağrı "Benim kot ceketi al, arkada Kerim'in yanında." dediğinde karşılık olarak "Eyvallah." cevabını aldı. O ayaklandığında geçmesi için oturduğu yerden kalkıp yol verdikten sonra, gittiği için yana kayarak boş kalan Sinan'ın yerine oturdu. Bileğimden tutup beni kendine doğru çektiğinde yanındaki koltuğa oturur vaziyette düştüm. Kaşlarımı çatarken fısıldayarak ne yaptığını sordum.
"Uyumaya burada devam et."
Sesindeki sakin ton ve gözlerimden ayrılmayan gözleri, bu teklifi reddetmemi zorlaştırıyordu. Ağzım benden habersiz hareket ederken "Tamam." dedim sadece. Daha fazla konuşmak yerine camdan dışarı bakmaya karar verdim.
Sonra ne kadar zaman geçmişti bilmiyordum fakat göz kapaklarımın ağırlaştığını hissediyordum. Karşı koymayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Bir zaman sonra gözlerimi açtığımda gördüğüm şey, Çağrı'nın telefonla oynayan elleriydi. Anlaşılan kendimi uykunun kollarına değil de Çağrı'nın kollarına bırakmıştım. Farkına vardığımda aniden kalktım. Tuhaf hissetmiştim.
"Günaydın." dedi içten bir gülümseme sunarken. Ayılmış görünüyor, gözleri neredeyse parlıyor gibiydi. O da uyumuş olmalıydı. Etrafa bakıp nerede olduğumuzu anlamaya ve ayılmaya çalışıyorken nerede olduğumuzu ona sorduğumda birkaç dakikaya otelin önünde olacağımızı söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sadece arkadaşız | yarı texting
Teen FictionDeniz, en yakın arkadaşının ona karşı değişen davranışları yüzünden hislerine hakim olamamaya başlamıştı. Başlangıç tarihi: 10/11/2023 Bitiş tarihi: 13/08/2024 K.T'e adanmıştır.