nasıl bakıyorum

451 22 26
                                    

Gittikçe yaklaşıyorken bir anda kafasını çıkardığında bağırdım. Ben bağırınca korkup o da bağırdı. "Ne yapıyorsun gerizekalı ödümü patlattın." dedim sessiz olmaya çalışarak. Çömelip yanıma oturan Sinan "Niye bağırıyorsun, yakalanacağız şimdi." dediğinde oflayıp elimdeki telefonu yeniden cebime koydum.

"Yakalanacağız derken? Zaten buraya ben saklandım senin ne işin var burada? Başka yer mi kalmadı?"

"Valla ne yalan söyleyeyim bir yer bulamayıp senin arkandan koştum. Ne güzel beraber saklanmış olduk, fena mı?"

Ben tek başıma burada otururdum kimse de görmezdi beni. Başımı umutsuzca sağa sola salladım. "Hiç güzel değil, kendine başka yer bul." dedim dürüstçe.

"Ben seninle saklanmak istiyorum belki, olamaz mı?" cevabını verdiğinde ne alaka olduğunu sorgularken kaşlarımı çattım. Anlaşılan kendime yeni bir saklanma yeri bulmalıydım. Sinan da burayı alıp tepe tepe kullanabilirdi. "Olamaz." dedim ve sıkışık yerde önünden geçip heykelin arkasından çıktım. Arkamdan nereye gittiğimi sorduğunu duyabiliyordum ama onu dinleyecek zamanım yoktu. Sağa sola bakıp kimse var mı diye kontrol ettikten sonra sessizce koşmaya başladım. Burada her yer açık alandı. Koltuklar, masalar, sandalyeler, süs çiçekleri...
Yani yakında saklanacak bir yer yoktu. Koşmayı bırakıp sadece hızlı hızlı yürümeye geçtiğimde ayak sesleri duydum.

"Sinan beni mi takip ettin yine?"

Arkamı döndüğümde gördüğüm, karşımda duran bir çift yeşil gözdü. "Bu çocuk niye sürekli peşinde, dibinden ayrılmıyor?" diye sordu Çağrı. "Bilmem, öyle mi?" dedim emin olmayarak. Bana kalırsa Sinan'la dibimden ayrılmayacağı kadar vakit geçirmemiştim henüz. Aldığımız sınıf temizleme cezasını saymazsak yani. Bunun dışında onu henüz yeni yeni tanıyordum bu yüzden hareketlerini fazla da incelememiştim.

"Sinirlerimi bozmaya başladı." dediğinde cevap vermek üzere ağzımı açmıştım ki bir anda elimden tutup küçük bir odaya soktu bizi. Yerde gördüğüm kova, fırça ve deterjanlara bakınca malzeme odasında olduğumuzu anladım ve niye böyle bir şey yaptığını sordum. "Yakalanacaktık." cevabını aldığımda kafamı kaldırdım fakat yüzlerimiz çok yakındı. Zaten koştuğum için yeterince sıcaklamışken şimdi daha da sıcaklamaya başlıyordum.

"Kime?" diye sordum. O da derin bir nefes verdi.

"Saklambaç oynuyorduk, kime yakalanabiliriz başka?"

"Öyle mi yapıyorduk?"

Kapının arasından gelen küçük ışıktan, gülümsediğini görebiliyordum. Ne yapacağımı bilemeyip saçlarımı toplamak için elimi havaya kaldırdığımda Çağrı'nın eli de benimkiyle beraber geldi. İkimiz de o zaman fark etmiştik hâlâ el ele tutuşuyor olduğumuzu. Elimi çekip cebimde tokamı aramaya başladım. Çağrı ise parmaklarını saçlarının arasından geçirdi. Arkasına yaslanıp kollarını bağlarken beni izlemeye başladı. Bunu fark ettiğim zaman elim ayağıma dolaşmış, tokayı yere düşürmüştüm. Almak için ikimiz de aynı anda eğildiğimizde kafalarımız birbirine çarptı. Gülmeye başladım.

"Sessiz ol, bu sefer gerçekten yakalanacağız."

Parmağını dudağına götürüp sessiz olmamı işaret etti, ben de elimle ağzımın fermuarını kapatıyor gibi yapıp tokamı yerden aldım. Artık saçımı da toplayamayacaktım. O ise yeniden kollarını bağlamış beni izlerken "Bakma bana şöyle." dedim ses tonumu ayarlamaya çalışarak.

"Nasıl bakıyorum?"

Ne diyeceğimi bilemezken bir anda malzeme odasının kapısı açıldığında zıpladım. Bizi gören personel de şaşırmış, garip garip bakıyordu. Buraya girmemizin uygun olmadığını söylediğinde "Saklanmak zorunda kaldık da buraya, pardon abi." diyerek dudaklarını birbirine bastırdı Çağrı.

sadece arkadaşız | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin