sadece en sevdiğim arkadaşımı

392 20 32
                                    

Bugün gezinin son günüydü, yarın sabah erkenden dönecektik. Üstelik bu sefer isteyen istediği yere gidemiyordu. Hoca bizi farklı bir yere götüreceğini söylemişti. Ne kadar farklı olduğuysa tartışılırdı. Çünkü eğer şu an bulunduğumuz kamp alanından bahsediyorsa, pek de farklı bir yer değildi. Mangal yapan insanlar ve çadırlar... Etraftakilere baktım, açıkçası herkes boş boş dikiliyor gibi gözüküyordu. Bizimkilere döndüğümde ise hiç şaşırmayacağım bir manzarayla karşılaştım. Kerim ağaca yaslanmış, Sinan'ın çantasına oturuyordu. Merak ettiğim şey Sinan'ın nasıl hiçbir şey demeden duruyor olmasıydı. Kim bilir Kerim nasıl bir şey yapmıştı da azar işitmiyordu.

Daha ne kadar böyle dikileceğimizi düşünürken hocanın sesini duydum. Elindeki telefonu çantasına atıp yüksek sesle konuştu.

"Gençler toplanın hadi. İrfan hocanız bize masa bulmuş."

Ayağımın dibine bıraktığım çantamı almak üzere eğildiğimde elimin üstüne başka bir el uzandı. "Ben alayım." dedi çantayı kaldırırken Çağrı.

"Gerek yok, ben taşırım."

Elinden çantamı alıp ilerlemeye başladım. Arkamdan ofladığını duyabiliyordum ama umursamayacaktım. Kafamı karıştırdığını söylememe rağmen kafamı daha da karıştıracak bir şey söyleyip sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranması sinirlerimi bozuyordu. Evet, hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Sanki söylediği çok normal, gündelik hayatta bana hep söylüyor olduğu bir şeymiş gibi. O anda oluşan garip ortam yüzünden daha sonra beraber aşağı inmiş, diğerlerinin yanına gidip üstüne de bir daha hiç konuşmamıştık. Ve bu beni daha da sinirlendiriyordu.

Hocayı takip ederek ulaştığımız masanın üstü yemeklerle doluyken yapmam gereken tek şeyi yapıp oturdum. Çağrı da inadına yapar gibi tam karşıma oturmuştu. Ne istediğini bir anlasam dişimi kıracaktım. Bana olur olmaz yaklaşıp hislerimle oynamaya hakkı yoktu. Yaklaşıyorsa da sorumluluğunu almalıydı. En azından bana bir sebep vermeliydi. Beni kendine çekip sonra da uzaklaşması yüzünden en son kafayı yiyecektim. Ben mi abartıyorum diye düşünmüyor da değildim ama dün söylediklerinden sonra gerçekten ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum.

Eylül de yanıma geldiğinde muhteşem ikilinin nerede olduğunu sorgulamaya başlamıştım.

aleyna tilkiyse oğuzhan da koç mu

Kerim
sinanin csntasina kus
sicmis beni kostruyo
yadrim ediö

Deniz
ÖCMSLCMELC
neredesin

Kerim
bilmiyom ki
simdi kosmayi biraktim
dumanli hava sahasi yaziyo burda

Deniz
dumanlı hava sahası mı
dumansız olmasın o
sigara içilmeyen yer

Kerim
yok burda iciliyomus
sigara icme yeri
tam benlik

Deniz
emin misin

Kerim
yok

Deniz
geliyorum


Hırkamın fermuarını kapatıp oturduğum yerden kalktım. "Nereye?" diye sordu olduğu yerde doğrulurken Çağrı. "Gruptaki mesajları oku?" dedim imalı bir biçimde.

Aptal.

Cevap beklemeden masadan ayrıldığımda Kerim'in tarifiyle "dumanlı hava sahası" yazan bir yer arıyordu gözlerim. Bulamadıkça ise adımlarım yavaşlıyor, sabrım tükeniyordu. "Of Kerim seni var ya." diyerek söylendiğimde karşıma çıkan Sinan "Götünü kurtarmak için seni mi aradı?" diye sormuştu. Önümde durmuş sırıtırken yüzüne vuran güneş sebebiyle kısılan gözlerini kırpıştırıyordu. "Şu çocukla uğraşmaktan yorulmadın mı?" dedim ellerimi cebime sokarken. Onun yüzünden çantasına kuş pislediğini söylediğinde ise gülmüştüm.

sadece arkadaşız | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin