bir tavla atalım

255 12 20
                                    

Dünkü konuşmadan sonra Çağrı'yla biraz tartışmıştık. Neden ısrarla hep beraber buluşmayı reddettiğini anlamıyordum. Ona sinirlensem de yine bana geçerli bir sebep sunmamıştı. Ve bu beni daha da sinirlendirmişti.

Şimdi ise sinirli sinirli ne giyeceğimi düşünüyordum çünkü buluşma konusunda da ısrarcıydı. Bu hareketleri tuhafıma gitse de daha fazla sorgulamak istemiyordum. Yakında çıkardı kokusu.

Kıyafetlerimle bakıştığım on beş dakikanın ardından sonunda giymeye karar verdiğim kot şort, yeşil gömlek ve beyaz tişörtü dolaptan çıkartıp yatağımın üstündeki kıyafet yığınını hızlıca yerine yerleştirdim.

Çantamı alıp telefonumu içine attıktan sonra odamdan çıktım.

"Gidiyor musun kızım?"

Elindeki kabı kenara bırakırken sordu annem.

"Evet anne çıkıyorum şimdi de sen ne yapıyorsun kek falan mı?" diye sorarken çantamı kapının kenarına bırakıp ayakkabılarımı aldım.

"Akşama misafir var."

Olmasa daha iyi olurdu ama yapacak bir şey yoktu.

"Tamam o zaman çıktım ben, görüşürüz."

"Dikkat et kızım."

Ayakkabılarımı giyip aşağı indiğimde Çağrı apartmanın önünde bekliyordu. Ona hâlâ biraz sinirliydim ama buluşmamızı mahvedip keyif kaçırmak istemiyordum.

"Güzelim?"

Vakit kaybetmeden kollarını bana sarıp yanağıma ufak bir öpücük bıraktığında ben de ona geri sarıldım.

"Nereye gideceğiz Çağrı?"

Geri çekilirken yüzünün düştüğünü görmüştüm ve bu kesinlikle benim çok hoşuma gitmişti. Ona ismiyle seslendiğim için bozulduğunun farkındaydım ama dünden beri bitmek bilmeyen gereksiz ısrarları yüzünden bunu hak etmiş sayılırdı bence.

"Sahile gidiyoruz. Hem hava bugün çok güzel, senin gibi aynı." dediğinde cevabı beni güldürürken adımlarımı yönelttiğim arabaya binmeden önce konuştum.

"Yemezler."

Arabaya bindikten sonrası ise çoğunlukla açtığı şarkılara eşlik etmemle geçmişti. Bazılarında o da bana katılmıştı ve çok geçmeden sahile varmıştık.

Arabadan indiğimizde bir tereddüt eder gibi olmuştu ama yine de elimi tutuyordu. Sanırım ona sinirlendiğim için bunu istemeyebileceğimi falan düşünüyordu. Bu seferki durum öyle değildi tabii, çünkü yeterince tepki vermiştim. Daha fazla bir şey diyip tat kaçırmanın manası yoktu. Ona bakıp gülümsediğimde aynı şekilde bana gülümsedi, sonra yürümeye başladık.

Dediği gibi hava gerçekten çok güzeldi, bahar mevsimini seviyordum. Sahil ise bugün sakin gözüküyordu. Birkaç dakika boyunca yürüdükten sonra gittiğimiz tarafta bir grup insan olduğunu fark ettim, daha da yaklaştığımızda bu insanların aynı benim arkadaşlarıma benzediğini düşünmeye başlamıştım. Çünkü galiba tam olarak da öyleydi.

"İyi ki doğdun Deniz!"

Şaşkınlıkla bakıyordum sadece. Doğum günüm olduğunun farkında bile değildim ve arkadaşlarım şu an tam karşımda durmuş kutluyorlardı.

Eylül, Kerim, Zeki, Ece, Batuhan ve birkaç diğer kişi daha buradaydı. Yüzümdeki gülümseme büyürken hepsine baktım tek tek. O kadar mutlu hissediyordum ki tam şu an koşarak denize atlayabilirdim.

"Doğum günün kutlu olsun sevgilim."

Çağrı kulağıma eğilip fısıldar bir tonda konuştu. Ona döndüm, yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra sarılıp aynı şekilde kulağına fısıldadım.

sadece arkadaşız | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin