Beraber revire girdiklerinde Jisung revirdeki görevliden aldığı çantayı yatağın üstüne bıraktı ve derin bir nefes alıp Minho'ya baktı.
"Sana bazı şeyleri nasıl yapacağını anlatacağım, hazır mısın?" Minho donuk bakışlarını çantadan çekip Jisung'a sabitledi, sesi de bakışları kadar donuktu ve yine yavaş yavaş konuşmadan önce uzun bir süre beklemişti.
Beklemiyordu, kafasındaki sesle tartışıyordu.
"Ne yapmam gerektiğini biliyorum, ama kimsenin görmesini istemiyorum." Jisung çantadan ellerini çekip geriledi.
"Perdenin arkasında seni bekleyeceğim, içeri kimsenin girmesine izin vermeyeceğim merak etme." Jisung hızlı adımlarla odadan çıkıp perdeyi çektiğinde Minho bir süre aynadaki yansımasına baktı, sonra şapkasını çıkartıp derin bir nefes aldı.
Yıllar sonra ilk kez güzel olduğunu duymuştu ve bu, kafasının içinde yankılanan sesin Jisung'un yanında daha sakin kalmasına sebep olmuştu.
Jisung ona güzel olduğunu söylemişti.
Minho'ya güzelsin demişti.
Sertçe yutkunup üstündeki kazaklardan birini çıkardı, sonra diğerini, sonra en sonuncusunu.
Ve şimdi, aynaya bakarken tüm yaraları, bedenindeki tüm lekeler göz önündeydi.
"Beni böyle görseydi güzel olduğumu düşünmezdi." zaten güzel olduğumuzu düşünmüyor, bizi kandırmak için söyledi.
O da sana, bize zarar verecek. Kimseye güvenmemeliyiz.
"Ama gerçek bir insana güvenmeye ihtiyacım var, birinin varlığını hissetmek istiyorum." kimseye güvenemezsin, çirkin birini kimse sevmez. Kimse yanında olmak istemiyor ve olmayacak.
Minho yanağından süzülen yaşın kemiğinin üstündeki yarayı hafifçe yaktığını hissedip kendine geldi ve önündeki beze şişedeki sıvıyı döküp vücudundaki yaraları silmeye başladı.
Yaraları temizlemeyi ve kremi sürmeyi bitirdiğinde tekrar kat kat üstünü giyinmiş, daha sonrasında kutuyu özenle kapatıp aynaya bakmıştı.
Hala çirkindi, ama neden... Güzel olduğuna dair bu his oluşmuştu içinde?
Kendi kendine hafifçe gülüp adımlarını odanın kapısı yerine koyulmuş olan perdeye çevirdi ve onu hafifçe aralayıp duvara yaslanmış halde kendisini bekleyen Jisung'a baktı.
"Sonunda işin bitti, beraber yemek yiyelim mi? Ben ısmarlayacağım." Minho bir süre duraksadı yine.
Yemek... Aslında aç hissediyorum.
Ama onun alacağı yemeğe güvenemeyiz, seni öldürebilir.
Aklından geçen düşüncelerle ürperdiği sırada Jisung çekingen bir şekilde ona yaklaştı.
"Ben de öğle yemeği yemedim, beraber revirden izin kağıdı alıp sınıflara bırakırız ve yemek yemeye ineriz." Minho donuk bakışlarını onun yüzüne çıkardı.
"Olur, sanırım." Jisung ona geniş bir gülümseme sundu.
"Gidip kağıtlarımızı alalım." sessizce önünden ilerleyen Jisung'un ardından ağır adımlarla onu takip etti, Jisung revirin önündeki kadınla konuşup ona bir şeyler açıkladıktan sonra iki kağıt alıp tekrar yürümeye başlamıştı.
Minho yavaş yürüdüğü için, onun kendisinden fazla geri kalmasını istemediği için Jisung da yavaş yürüyordu.
Sonunda sınıfların olduğu kata çıktıklarında Jisung önce Minho'nun sınıfına ilerledi ve arkasından gelen Minho'ya kısa bir bakış atıp kapıyı tıklattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloodredroses
FanfictionŞizofreni hastası olan Minho, iki yıllık tedavisinin ardından hastaneden çıkıp okula başladığında çoktan onun bir kıza tecavüz edip öldürdüğüne dair yalan dedikodular okulu kaplamıştı ve Minho'yu zorbalarından koruyan tek kişi Jisung'du. Fakat Jisun...