Bir Tık Öyle

89 15 10
                                    

Felix'in yanına oturmuş onunla birlikte soğuk havaya rağmen dondurma yerken telefonuna gelen bildirimle Jisung telefonunu cebinden çıkardı.

"Ay biri bana para göndermiş~" duraksayıp annesi olduğunu fark edince hemen annesini aradı ve telefonu kulağına götürdü.

"Anca para gelince ara zaten, hayırsız evlat."

"Sana da selam anne, ne parası bu?"

"Dün Chan beni aradı ve son zamanlarda maddi olarak sıkıştığın için daha çok mesaiye kaldığını söyledi, neden sıkıştığını sorduğumda da birisine yardım etmeye çalıştığından bahsetti. Kime neden yardım ediyorsun bilmiyorum ama Chan gerçekten de yardıma ihtiyacı olan birisi olduğunu söyleyince sana harçlık göndererek seni rahatlatabileceğimize karar verdik ve babanla beraber para gönderdik. Lütfen ekstra mesaiye kalmayı bırak ve kendi sağlığın için dinlen biraz Sungie, biz sana kendin yaşamayı öğrenebil diye o kadar destek çıkmıyoruz ama ihtiyacın olduğunu bilseydik en başından sana para gönderirdik." Felix karşı tarafın söylediklerini duyduğundan dudaklarını birbirine bastırırken Jisung tek elini kendi yüzüne çıkardı.

"Anne... Gerek yoktu, ben bir şekilde hallediyorum."

"Hayır vardı, ve göndermeye de devam edeceğim. Sadece dinlendiğinden ve okula odaklandığından emin ol, bana bu şekilde karşılığını ödemiş olursun. Seni maaşa bağlamışım da ders çalıştırıyormuşum gibi tamam mı? Hadi kapatıyorum ben, dikkat et kendine." kendisine fırsat tanımadan telefonu kapatan annesi yüzünden Jisung iç çekti.

"Bu, hafta sonu hep birlikte eve dönüp sarılma saati yapabileceğimiz anlamına mı geliyor?" Jisung başını salladı.

"Ve sonra ders çalışabileceğimiz."

"Tanrım... Annenle evleneceğim, annene veririm bile. Annene metres de olurum-ne zaman boşanacaklardı?" Jisung kendi dondurmasıyla Felix'in dudaklarına hafifçe vurunca Felix kıkırdadı. "Sonunda Jisung'uma tekrar kavuşuyorum, artık bizimle hiç vakit geçirmediğin için tüm günümüz hüzünlü ve sessiz geçiyor diye hepimiz depresyona girmiştik."

"Abartma istersen."

"Daha dün gece Changbin hyung bana ilk kez başının ucundaki resme ekstra senin minik bir fotoğrafını astığını söyledi, bu ne demek biliyor musun?" Jisung dudak büzdü.

"Galiba gerçekten size biraz daha vakit ayırmam lazım..."

"Sanırım bir tık öyle."

"O zaman yarın Changbin hyung kocamla ders çalışayım, belki bir tur binerim."

"Seungmin belana binmesin de..." Jisung onu kolunun altına çekince Felix itiraz etmeden Jisung'a yaslandı, Chan'ın onları arabasıyla almasını beklerken bir banka oturmuşlardı.

Kısa süre sonra Chan geldiğinde ikisi öne kimin oturacağına dair kavga ettikten ve Jisung ondan bir gün daha büyük olduğundan kendisinin hak ettiğini düşünerek Felix'i arkaya gönderdikten sonra arabaya yerleştiler, Chan ikisinin klasik kavgasının bitmesini bekliyordu.

"Orospu çocuğu."

"Kudur, ama arka koltukta." Felix ona dil uzatırken Chan arabayı çalıştırdı.

"Nasıl geçti gününüz?"

"Klasik, ama bugün çok güzel bir şey oldu." Felix koltuklara tutunarak başını öne uzattı. "Karım arayıp Jisung'a harçlık verdiklerini ve Jisung'un artık ekstra çalışmasına gerek kalmadığını söyledi, yani Jisung bizimle tekrar vakit geçirebilecek!" Felix Jisung'un yanağını öperken Chan kaşlarını çattı.

"Karın mı?"

"Annemden bahsediyor."

"Salak ya..."

"Çok heyecanlı bir haber değil mi?" Chan omuz silkti.

"Annesini ben aradığım için biliyorum zaten." Jisung ona döndü.

"Neden annemi aradın? Bu konuyu konuşmuştuk sanıyordum."

"Bu konuyu konuştuk ve sen bana bizim sana para vermemizi istemediğini söyledin, anneni arayıp durum güncellemesi yapamayacağımı değil. Zaten sık sık yapıyorum, biliyorsun."

"Yine de söylemek zorunda değildin, şimdi benim için endişelenecekler."

"Biraz da başkası senin için endişelensin, ben tüm günümü senin ne zaman gelip sağlıklı bir uyku çekebileceğini düşünerek geçirmek istemiyorum çünkü." Jisung istemsizce bakışlarını ayaklarına indirirken Chan devam etti. "Hala Minho'nun tehlikeli olduğunu düşünüyorum fakat şu ana kadar sana bir şey yapmadığı için o konuya şimdilik karışmama kararı aldım, ama bu Minho için kendini bu şekilde harcamana izin vereceğim anlamına gelmiyor. Ailen seni bu konuda destekleyebiliyorlar, bırak yapsınlar. Biraz rahatlamanda ve derslerine vakit ayırabilmende fayda var, ayrıca... Hepimiz etrafta koşuşturup götümüzden ayrılmayan küçük sincabı özledik." Jisung istemsizce gülümserken Chan onun yanağını sıktı. "Bugün dinlen, yarın tekrar erken çıkıp da eve geldiğinde hep beraber vakit geçirelim olur mu?" Jisung başını salladı.

"Hem ben de sizi özledim..." Felix aradan başını uzattı.

"Marketten abur cubur alabilir miyiz?" Jisung onun yüzüne elini koyup Felix'i arkaya itti.

"Romantizmimizi bölme, Chan hyunga vermeye çalışıyorum şu anda." Felix onun elini yalayınca Jisung onun kafasına vurdu. "İğrenç!"

"Hehe..." Jisung ve Chan da istemsizce gülerken Felix arkadan uzanıp Jisung'a sıkıca sarıldı.

*~*

Doktor Kim önünde oturan küçüğünün yemek yemesini izlerken iç çekti.

"Sınavlarınız ne zaman?" Minho duraksadı.

"Jisung iki hafta sonra başlayacaklar demişti ama sınavlarda ne yapacağımı bilmiyorum, ne yapacağım?"

"Jisung seni çalıştırmaz mı?"

"Hiç sormadım."

"Yarın sor ona, sınavlardan her türlü geçirecekler seni zaten. Hem belki böyle Jisung ile biraz daha vakit geçirmiş olursunuz." Minho ağzındaki rameni yutup doktoruna baktı.

"Hyung, ben sanırım Jisung'a yakın olmayı gerçekten çok seviyorum." bundan sonrasının ciddi devam edeceğini bildiğinden doktor onu dinlemeyi sürdürdü. "Ve bu yüzden Jack sürekli bana hata yaptığımı söylüyor, Jisung'un bana zarar vereceğini ve kendimi o zincirlerle bulduğumda hepsini bana hatırlatacağını. Ne yapacağımı bilmiyorum ama sanki bütün şüphelerim Jisung bana sıkıca sarılsa geçecekmiş gibi hissediyorum, ama sonra Jisung'un bana sarılmasından da korkuyorum çünkü bana zarar verebilir. Daha fazla çirkinleşmek de yalnız kalmak da istemiyorum." Doktor Kim elini uzatıp Minho'nun ıslanan yanağını sildi.

"Biliyorum, korktuğunun da farkındayım ama onunla tanışmış olmamama rağmen Jisung'un sana zarar vermeyeceğini biliyorum. İki ay oldu Minho, Jisung sana istese çoktan zarar verirdi." Minho bakışlarını kaçırıp kendi yanaklarını sildi.

"Ya ona daha çok güvenmemi sağlayıp beni daha çok incitmek istediyse?"

"İstememiştir, inan bana." Doktor Kim oturduğu yerden kalkıp Minho'nun yanına yaklaştı ve Minho'ya sarıldı. "Jisung ile elinden geldiğince hızlı tanıştır bizi, onu cidden merak ediyorum. Nasıl birisi?" Minho birden heyecanlanıp doktorundan uzaklaştı ve yerinde zıpladı.

"Kocaman, tatlış yanakları var ve yemek yerken sürekli yanaklarına dolduruyor, sık sık yüzük takıyor ve bana pek yapmasa da temas seviyor. Birilerine sarılmaktan veya herhangi bir fiziksel temasta olmaktan hoşlanıyor, omuzları çok geniş ve rahat gözüküyorlar." Doktor Kim istemsizce kahkaha attı.

"Yerim seni..." o Minho'nun yanaklarını sıkarken Minho heyecanla Jisung'u anlatmaya devam ediyordu.

Minho ilk kez birisi konusunda bu kadar heyecanlıydı.

BloodredrosesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin