Hediye

105 15 53
                                    

"Bugün seni çok güzel bir restorana götüreceğim." Jisung yanına oturduğu Minho'ya elini uzattı. "Rahatça şapkanı çıkartıp yemek yiyebileceğin bir yere." Minho bir süre eline baktı onun.

Öncekilerde yapmadı ama bu, bu sefer de seni daha da çirkinleştirmeyeceği anlamına gelmiyor.

Yapacak olsa neden bu kadar beklesin ki?

Daha çok acı çekmen için, ona güvenip onunla git de bütün güvenini boşa çıkarsın.

Minho çekinerek Jisung'un elini tuttu ve onunla beraber ayağa kalktı.

Jisung her zaman yolda ve kafede onunla konuşmaya çalışırdı ve Minho ona pek cevap vermeyip genelde sadece dinlerdi.

Cevap vermek istemediğinden değil de sesler ona izin vermediğinden sessiz kalıyordu.

Jisung'un elini tutarak onunla beraber okulun yakınlarındaki bir restorana ilerledi, yine onu takip ederek önlerindeki kapılardan birine girdi ve duvarla birleşik olan masanın önüne bırakılmış iki sandalyeden birine oturup etrafı incelemeye başladı.

"Şu ekrandan sipariş vereceğiz, yemeklerimizi de buradan servis edecekler. Bu şekilde şapkanı rahatça çıkarabileceksin ve kimse seni rahatsız etmemiş olacak." Minho ekrana bakarken Jisung da onun söylediklerini sindirmesi için Minho'ya zaman vermek adına bir süre bekledi.

Daha sonra Minho ekrana girip bir ramen sipariş ederken onu izledi, Minho'nun işi bittiğinde kendisi de benzer bir şey sipariş etmişti.

"Ödeme konusunda endişelenme, ben ödeyeceğim." Minho yavaşça şapkasını çıkartırken mırıldandı.

"Teşekkür ederim." Jisung ona gülümsedi.

"Gel oyun oynayalım." Minho'ya ellerini uzattığında Minho başta Jisung'un ani hareket etmesi yüzünden irkilse de sonradan Jisung'un istediği şekilde ellerini uzattı ve Jisung ona bir oyun öğretirken ona eşlik etti.

Kafasındaki sesler her durmasını söylediğinde Minho daha çok Jisung'la vakit geçirmek istiyordu.

Jisung'un ilgisini sevmişti, onunla olmayı da.

Ve bu yüzden sesler son birkaç gündür fazlasıyla gürültülüydü.

*~*

Jisung anlatmasına devam etmeden önce kahvesinden bir yudum aldı.

"Sana söylüyorum Felix, Minho'nun gerçekten de birine ihtiyacı var. Kafasında kurduğu birinin gerçek olduğuna inanmaya değil gerçekten de gerçek olan birine."

"Ya neden ona bunu vermek için canını tehlikeye atıyorsun?" Jisung bakışlarını kaçırdı.

"Canımı tehlikeye atmıyorum, Minho tehlikeli değil. Olduğunu ya da olabileceğini sanmıyorum." Chan araya girdi.

"Sadece sandığın şeylerle hareket edemezsin Jisung, tahminlere hayatını bırakamazsın."

"Her zaman böyle yapıyoruz ama nedense bir tek bu gözünüze batıyor."

"Minho'nun sana ne yapabileceğini bilmiyoruz."

"İnan bana, benim ona yapabileceklerimden daha çok korkuyor. Bazen farkında olmadan hızlı hareket ettiğimde o kadar korkuyor ki ona çarptım ya da canını yaktım sanıyorum, sadece arkamı dönmemden bile korkan birisi bana ne yapabilir?" Chan derin bir nefes verirken Hyunjin konuştu bu sefer.

BloodredrosesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin