Evin kapısından gelen sesle kana bulanmış parmaklarını duvardan çekip içeri giren doktoruna baktı, donuk bakışları onu gördüğünde yerini parlak gözlerine bırakmıştı.
"Yine mi parmaklarını kanattın?" oturduğu yerden kalkıp büyüğüne koşarken başını salladı.
"Jack izin verdiğini söylemişti." Doktor Kim onaylamaz bir ifadeyle başını iki yana sallayıp çantasından birkaç şey çıkardı ve küçüğünü odadaki yatağa çekip yanına oturduktan sonra elleriyle ilgilenmeye başladı.
"Bir kere de şaşırt be çocuk, bir gün benden güzel bir dayak yiyeceksin." Minho gözlerini kırpıştırdı. "Dalga geçiyorum."
"He..." Doktor Kim hafifçe gülüp elindeki kremi açtı ve temizlediği parmaklara sürmeye başladı.
"Ne çiziyordun?"
"Kuş."
"Kuş mu?"
"Az önce cama konup beni izleyen kuşu çiziyordum." Doktor Kim kenardaki duvara bakıp iç çekti.
Kuşa hiç benzemiyordu, Minho yine dalıp gitmişti ve kendisini izlediğini düşündüğü kuşa bakarak bilmeyen birine anlamsız gelebilecek bir resim çizmişti.
"Sana yemek ve kitap getirdim." Minho genişçe gülümsedi.
"Teşekkür ederim." doktor da ona gülümseyip ayağa kalktı.
"Hadi masamıza geçelim." Minho adamı takip ederek her zamanki sandalyesine kuruldu ve kendisinin önüne bıraktığı kutuyu açıp çubuklarını kırdı. "Hastane ne gönderdi sana bugün?"
"Sandviç, içinde sadece peynir var ama." Doktor Kim iç çekti.
"Önemli değil, zaten şimdi ramen yiyorsun."
"Evet ve çok güzel." Minho şirince gülümseyip yemeğine dönünce Doktor Kim de gülümsedi.
"Anlat bakalım, nasıl gidiyor okul? Bugün neler yaptınız?" Minho yemekten başını kaldırdı.
"Jisung beni yine o restorana götürdü, içeride sadece ikimiz olduğumuz için daha rahat yemek yiyorum ama bana bir şey yaparsa ya da birden aslında yalnız olduğumu fark edersem diye çok korkuyorum."
"Jisung'un sana böyle bir şey yapacağını sanmıyorum, şu ana kadar anlattıklarından hiç kötü bir sonuç çıkarmadım." Minho bakışlarını tekrar yemeğine indirdi.
"Ama ya... Bana daha çok zarar verebilmek için yakın davranıyorsa?"
"Neden böyle bir şey yapsın?" Minho istemsizce elini yanağındaki yara izine çıkartınca doktor iç çekti. "Korktuğunu biliyorum ama bunu sana tekrar söylüyorum, kimse bir yara izi yüzünden sana zarar vermeyecek. Ne Jisung, ne de bir başkası." Minho başını istemsizce eğdi.
"Yemek yemeye giderken hep elimi tutuyor biliyor musun? Ben onunla sürekli konuşmak istesem de korktuğumdan yapamıyorum ama Jisung beni konuşturmak için uğraşıyor sürekli, bunu bana daha çok zarar verebilmek için yaptığından eminim ama." doktor onun saçlarını karıştırdı.
"Jisung ile ne zaman tanışabilirim?"
"Onu buraya çağıracak kadar rahat hissetmiyorum, hem... Sen onu göremezsen ve o da diğerleri gibi sadece benim uydurduğum birisi çıkarsa ne yapacağım?"
"Üstesinden gelebilmen için burada olacağım, hem Jisung'un varlığına alıştıktan sonra aslında var olmadığını fark etmek seni daha çok üzmeyecek mi?" Minho bir şey demek yerine ramenini yemeye dönünce doktor onun saçlarını düzeltirken konuşmasını sürdürdü. "Jisung'un seninle nasıl davrandığını çok konuştuk, sen Jisung'un yanında nasıl davranıyorsun?" Minho bu soruyu pek çok kez duyduğundan cevap verirken pek tereddüt etmedi, tam olarak ne demek istediğini biliyordu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloodredroses
FanfictionŞizofreni hastası olan Minho, iki yıllık tedavisinin ardından hastaneden çıkıp okula başladığında çoktan onun bir kıza tecavüz edip öldürdüğüne dair yalan dedikodular okulu kaplamıştı ve Minho'yu zorbalarından koruyan tek kişi Jisung'du. Fakat Jisun...