Jisung'un parmakları saçlarında gezinirken Minho onun kendisine seslenmesiyle açmıştı gözlerini.
Vücudunda ağrı yoktu, beşi ağırmıyordu, yanakları ıslak değildi veya gözleri zonklamıyordu.
Parmakları da kanamıyordu ki bu olağan bir durum değildi, Minho'nun her gece parmakları kanardı.
Mosmor olmuş ve uçları çatlamış parmaklarına bakıp kan lekesi olmadığını gördüğünde başını kaldırdı ve kendisine alan tanımak için gerileyen Jisung'a baktı.
"Sonunda uyandın, günaydın." Minho başını tekrar ona yasladı.
"Günaydın."
"Rahat uyudun mu?" Minho ellerini kaldırıp ona parmaklarını gösterdi.
"Bak, ellerim kanamıyor." Jisung onun elini tuttu.
"Bu güzel bir şey."
"Evet, demek ki gece bir şey olmadı."
"Gece gayet rahattın, bana sırnaşıp duruyordun. Bir ara tuvalete gitmek için kalkmak istedim ve beni öyle sıkı tuttun ki altıma işesem bile gitmemeye karar verdim." Minho kızaran yanakları eşliğinde ellerini kucağına indirdi.
"Üzgünüm."
"Üzülmee, çok tatlıydı..." Jisung onu daha sıkı kendine çekip tekrar saçlarını okşamaya başladı. "Bugün kısa süreli bir işim var, sonra eve döneceğim ve sadece sana vakit ayıracağım söz veriyorum. Bir süre bensiz idare edebilirsin değil mi?" Minho mırıldandı.
"Sen yokken güvenli bölgeye gidebilir miyim?"
"Güvenli bölge mi?"
"Depoya."
"Depoda tek başına korkmaz mısın? Dışarısı yağmurlu ve rüzgarlı." Minho yavaşça kollarını ona doladı.
"Benimle kalsan olmaz mı?" Jisung iç çekip ona geri sarıldı.
"Çalışmam lazım, sadece bugün ve yarın. Hem ben yokken Chan hyung sana çok iyi bakar, onunla Felix de gelecek. Seninle beraber kurabiye yapmak istediğini söyledi bana, Felix'le bir şeyler pişirmek çok eğlenceli. Endişelenme, iyi olacaksın. Ve güvendesin de, sana kötü bir şey olduğunu hissedersem hemen geleceğim." Minho yavaşça gözlerini kapattı.
"Sadece seninle güvendeymişim gibi hissediyorum." Jisung yanağını ona yaslarken mırıldandı.
"İzin ver diğerleri de sana güvende hissettirsin, inan bu konuda çok iyiler. Özellikle Chan hyung her şeyden ve herkesten korunduğunu hissettirecek sana, güven duygusuna yeni bir anlam katıyorlar resmen. Yokluğumda korkmayacaksın." Minho sessizce gözlerini açarken Jisung ona kısa bir an sıkıca sarılıp sonra geri çekildi. "Git elini yüzünü yıka hadi, sonra birlikte yemek yapalım." Minho itiraz etmeden onun kollarından sıyrılıp ayağa kalktı ve adımlarını banyoya çevirdi, onun ardından Jisung da Chan'ın odasındaki banyoya ilerlemişti.
Chan'ın duş almasını umursamadan kapıyı açıp içeri girdi ve buhara söylenerek musluğu açtı.
"Ben duş alırken içeri dalıp bir de buhara mı söyleniyorsun?"
"Evet, kendini haşlıyorsun resmen." Chan iç çekip suyu soğuturken Jisung onun bakım ürünlerini kullanarak işini halletti ve kendisine küfreden Chan'ı bırakıp içeri döndü, mutfağa girdiğinde Minho'nun kendisini beklediğini görüp yanına koşmuştu.
"Ne yiyeceğiz?"
"Seveceğin şeyler." Jisung onun yüzünü tutup yanaklarını avuçları arasında sıktı ve iç çekti. "Chan hyung biz uyurken fotoğraflarımızı çekmiş, bekle göstereyim sana." Jisung telefonunu çıkartıp Minho'ya gösterdiğinde Minho gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloodredroses
FanfictionŞizofreni hastası olan Minho, iki yıllık tedavisinin ardından hastaneden çıkıp okula başladığında çoktan onun bir kıza tecavüz edip öldürdüğüne dair yalan dedikodular okulu kaplamıştı ve Minho'yu zorbalarından koruyan tek kişi Jisung'du. Fakat Jisun...