Jisung birden durup Minho'nun parmaklarına kendi parmaklarını kenetleyince Minho da donuk bakışlarını yüzüne çevirdi.
"Bize gel, ders çalışalım."
"Size mi?"
"Hm hm, hem Chan hyungla da tanışırsınız. Lütfen gel Minho, sadece bir iki saatle yetinemiyorum ben. Seninle hep vakit geçirmek istiyorum." Minho bakışlarını birleşik ellerine indirdi.
Seni o zincirlere mahkum edeceğim diyemiyor da vakit geçirelim ayağına yatıyor.
Minho omzunda Jack'in kolunu hissetti ve ensesindeki tüyler esen ılık bir rüzgardan diken diken oldu.
O duvarda yankılanan zincir ve çığlık sesleri geri gelecek, sen geri getiriyorsun.
Minho'nun gözleri birden dolmaya başlayınca Jisung'un bakışları değişti.
"Sorun ne? Gelmek istemiyor musun?" Minho onun elini bırakıp cebinden telefonunu çıkardı ve ayağa kalktı.
"Doktorumu aramam lazım." başka bir şey demeden aceleyle kendisinden uzaklaşan Minho'nun ardından Jisung da sakin adımlarla ilerledi, onun bir ağaca sırtını yaslayıp titreyen parmaklarıyla doktorunu aramasını izledi.
Doktor Kim kısa zamanda telefonu açıp Minho'nun derin nefes seslerini duyunca neler olduğunu anlayıp ondan önce konuştu.
"Yine mi kriz geçiriyorsun?" Minho nefesleri arasından zoraki konuştu.
"B-buradaydı, hissettim onu. Hyung yemin ederim ki hala burada ve beni izliyor ve ben korkuyorum." Jisung kaşlarını çatarken Doktor Kim iç çekti.
"Sorun yok Minho, öyle olmadığını biliyorsun."
"Yemin ederim buradaydı, bana fısıldadı. Ç-çok korkuyorum."
"Uzaktan sana yeterli müdahaleyi yapmam mümkün değil, yanında kimse yok mu?"
"J-Jisung var, ama o ba-na sarılmaz." Minho kendine çektiği dizlerine kollarını doladı. "Korku-yorum." Doktor Kim derin bir nefes aldı.
"Tamam, sen sakinleşene kadar seninle bekleyeceğim. Korkmana gerek yok, Jack sana zarar veremez." Minho titrek bir nefes alıp bacaklarına gömülürken Jisung sadece onu izledi, ne yanına gidebildi ne de oradan uzaklaşabildi.
Uzun sessizliğin hakim olduğu ortamdaki tek ses Minho'nun nefes sesleriydi, Jisung da Doktor Kim de sadece onu dinliyorlardı.
Doktor Kim arada Minho'yu kontrol etme amaçlı bir şeyler söylüyor, bazen de korkmasının yersiz olduğundan bahsediyordu.
Minho bir süre sonra sakinleşince doğrulup yanaklarını sildi.
"Jisung onunla evine gitmemi istedi, beraber ders çalışırız dedi. Ama Jack bana yapmamamı söyledi, bilirsin... O zincirlere tekrar dönmek istemeyeceğim konusunda." Jisung kaşlarını çattı.
Zincirler...
"Jisung'un evinde sırf senin için bir zincir tuttuğunu sanmıyorum, bu konu hakkında endişelenmene gerek yok. Git ve ders çalış onunla, seni ben alacağım tamam mı? Almaya gelene kadar da seni sık sık kontrol edeceğim, söz veriyorum. Tehdit altında hissedersen bana ulaşabilmen için telefonum her zamanki gibi açık olacak ve dönmek istediğin an gelip alacağım seni. Jisung'un sana bir şeyler yapacağını düşünmeden git ve ders çalışın, güzel vakit geçirin birlikte." Minho yanaklarını silip burnunu çekti tekrar.
"Gideyim mi yani? Ama Jack tehlikeli dedi..."
"Jack çok konuşuyor, git hadii!" Minho doktorunun ses tonundan güç alıp doğruldu, o doğrulunca Jisung da sessiz olmaya çalışarak uzaklaşıp eşyalarının yanına oturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloodredroses
FanfictionŞizofreni hastası olan Minho, iki yıllık tedavisinin ardından hastaneden çıkıp okula başladığında çoktan onun bir kıza tecavüz edip öldürdüğüne dair yalan dedikodular okulu kaplamıştı ve Minho'yu zorbalarından koruyan tek kişi Jisung'du. Fakat Jisun...