Birlikte Chan'ın arabasından indikleri gibi Jeongin pek sık yapmadığı bir şekilde Jisung'un koluna girip ona yaslandı, Jisung arkadaşlarının ilgisinin tadını çıkartıyordu.
Onlarla artık pek sık vakit geçiremedikleri için yanlarında olduğu zamanlarda hep kendisine yapışan birileri oluyordu, bu da Jisung'un hoşuna gitmişti açıkçası.
Jeongin'i iyice kendine çektiği sırada kenardaki banklardan birinde tek başına oturan birini görünce duraksadı.
"Minho mu o?" hepsi aynı şekilde durup oraya baktılar.
"Sanırım öyle."
"Yanına gideceğim." Jisung Minho'ya koşmaya başlayınca Jeongin de onun ardından koşacaktı ki Chan onu şapkasından tutup kendileriyle beraber çekti.
Jisung onlara kıkırdayıp Minho'nun önünde durunca Minho birden parmaklarıyla uğraşmayı bıraktı, başı eğik oturduğundan sadece Jisung'un ayaklarını görebiliyordu.
Evde, güvenli bölgede olmamız lazım. Onlardan uzak durmalısın, kendimizi korumalıyız.
Jack'in son zamanlarda daha net gelen sesine aldırmamaya çalışarak başını kaldırdı ve Jisung'u görünce kulağındaki kulaklıkları çıkardı.
"Günaydın diyorum iki saattir."
"Günaydın." Jisung onun yanına oturdu.
"Ne dinliyordun?" Minho kulaklıklarını Jisung'a uzatınca Jisung alıp onun şarkıyı açmasını bekledi, sakinleştirici bir melodi hemen kulaklarını doldurmuştu. "Güzelmiş." kulaklığı ona geri uzattığında Minho kulaklığını Jisung'un elinden alıp çantasına geri koydu, ikisi bir süre birlikte oturduktan sonra zil çalınca ayaklanmışlardı.
Jisung bana sarıldığında gerçekten de burada olduğumu hissetmiştim, bunu denemem lazım.
Beni uzaklaştırmaya çalışıyorsun, Jisung sana zarar verirse kendini koruyamazsın. Bana ihtiyacın var.
Jisung birlikte sınıfa yürümeyi teklif etmek için ona dönmüştü ki Minho beklemediği bir şey yapıp ona sarıldı.
Yine Jisung'a sarılıyorum...
Jack'in sesi bu sefer yoktu.
Rahatlamış gibi omuzlarını düşürdüğünde Jisung istemsizce gülüp onun kafasını pat patladı.
"Sarılmayı seviyor musun?" Minho hafifçe başını salladı. "Harika, ben de." Minho'ya kısa bir an sıkıca sarılıp sonra geri çekildi ve elini tutup onu sınıfına doğru çekti.
Minho onu takip ederken yüzünde hafif bir gülümseme vardı, Jisung'a ilk sarıldığı gün de yüzünde olan bir gülümseme.
*~*
"Hyung..." Jeongin Jisung'un kolunu tuttu. "Bu sefer bizimle yemek yesen olmaz mı? Seninle oturmayı özledim, hep beraber vakit geçirmek istiyorum tekrardan." Jisung dudak büzerek Jeongin'e sıkıca sarıldı.
"Bebeğim benim..." Jeongin de ona sarıldı.
"Lütfen sadece beraber vakit geçirelim." Jisung yardım isteyen bakışlarını Chan'a çevirdiğinde Chan iç çekip onlara yaklaştı.
"Hadi Innie, akşam hep beraber vakit geçiririz."
"Bugün birlikte sinemaya ve yemek yemeye gidebilir miyiz? Hepimiz." Jisung kendisine yavru köpek bakışları atan Jeongin'in yanaklarını sıktı.
"Gideriz, söz veriyorum." Jeongin tekrar Chan'ın elini tutup onunla sınıftan çıkmadan önce Jisung'a sıkı bir sarılma verdi, o gittiğinde Jisung kendini iyice kötü hissetmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bloodredroses
FanfictionŞizofreni hastası olan Minho, iki yıllık tedavisinin ardından hastaneden çıkıp okula başladığında çoktan onun bir kıza tecavüz edip öldürdüğüne dair yalan dedikodular okulu kaplamıştı ve Minho'yu zorbalarından koruyan tek kişi Jisung'du. Fakat Jisun...