Bölüm 23: Çok Güzel

37 9 7
                                    

Beni koltuğa bıraktıktan sonra hızlıca karşımda kalan kapıya yöneldi. Bu sırada Onur beyin ve eşinin burada olduğunu gördüm. İkisi de bana bakıp gülümsedi.

"Daha iyi misin?" diye sordu hanımefendi.

"Evet. Her şey için teşekkür ederim. Çok zahmet verdim size de."

"Hayır canım, ne zahmeti. Neler olduğunu anlatmak ister misin?" O sözünü bitirir bitirmez Uğur içeriden "Rahat bırakın kızı. İsteseydi kendisi anlatırdı zaten." dedi. Bunun üzerine o içeri gelene kadar da kimse konuşmadı. Geldiğindeyse elinde bir bardak vardı. Bardağı önümdeki sehpaya bıraktıktan sonra sağımdaki tekli koltuğa oturdu ve hafifçe bana döndü.

"Ballı süt hazırladım senin için. Boğazın acımıştır öksürmekten. İyi gelir."

"Teşekkür ederim. Keşke zahmet etmeseydin." dedim ama bunu söylerken bile zorlanmıştım.

"Bize söyleyene bak." dedi beni eve getiren adam.

"Ben en azından sorguya çekmiyorum."

"Ben Sevde." dedi hanımefendi. "Uğur'un annesiyim. Bu eşim Ozan," beni eve getiren adamı gösterdi "ve oğlum Uğur." Uğur'u gösterdi. "Senin adın ne?"

"Alin."

"Ne güzel bir ismin varmış Alin. Kaç yaşındasın?"

"Teşekkür ederim. On beş yaşındayım." Uğur'un bakışlarının bana döndüğünü hissettim ama bakmadım.

"Ne kadar da küçükmüşsün. Yeni mi taşındınız buraya?"

"Hayır. Aslında buradan kilometrelerce uzakta bir yerde yaşıyorum."

"Buraya ne için geldin peki? Hava çok soğuk ve saat çok geç. Bu saatlerde evinden bu kadar uzakta ne işin vardı ki?"

"Bir arkadaşımla tartıştık, yürümek istedim ve buraya kadar yürüdüm. Biraz dinlenmek için oturduğum sırada yağmur yağdı. Ve benim alerjim var."

"Anladım. Ne için tartışmıştınız?"

"Anne," dedi Uğur uyarıcı bir sesle. Ona dönüp "Sorun değil." dedim. Sol elim yine boynuma gidince istemsiz bir şekilde tırnaklarımı boynumda gezdirmeye başladım.

"Yaz aylarında çıktığımız uzun bir yolda aracımıza yerleştirilen bomba yüzünden ailemin neredeyse tamamını kaybettim. Bu sırada ben arabada olmadığım için bana bir şey olmadı. Ama arabadakilerin, yani annem, babam, kardeşlerim ve küçük ağabeyimin vücutları patlamanın etkisiyle üzerime geldi. Bu görüntüler uyanık olduğum sürece gözümün önünde canlanıyor. Ben de bu sebeple sürekli uyuyorum." Derin bir nefes aldım. "Bu arkadaşım da bunu bilmiyordu ve sürekli uyumamam gerektiğini söyleyince bunun üzerine tartıştık. Sonrasını biliyorsunuz zaten."

Sehpadaki sıcak sütü alıp bir yudum içtim ve kafamı çevirdim. Elim hâlâ boynumdayken adım seslerini duyunca sesin geldiği yöne döndüm. Uğur ilk çıktığı odaya geri dönüyordu. Sütü sehpaya bıraktım ve tırnaklarımla boynumu çizmeye devam ettim.

Uğur yaklaşık bir dakika içinde tekrar döndüğünde bu kez elinde henüz açılmamış bir çift çorap ve bir çift ev ayakkabısı vardı. Birden  önümde eğildi, elindekileri yere bıraktı ve bağcıklarımı çözmeye başladı.

"Hiç gerek yok."

"Ayakların üşürse de hasta olursun."

"Gerçekten gerek yok. Alışığım zaten." Bu kez bakışlarıyla susturdu beni. Tamamen bağcıklarını çözdüğü sol ayakkabımı çıkardıktan sonran çorabımı da çıkardı ve aynı işlemi sol taraf için de yaptı. Daha sonra henüz açılmamış çorapları açtı ve önce sağ sonra sol tarafa giydirdi. Yeni olduğu belli olan ev ayakkabılarını da giydirdikten sonra yerinde doğruldu. Benim çorabımı ve ayakkabımı alıp banyonun olduğu tarafa gitti. Geri dönünce ise Sevde Hanım ile birlikte mutfak olduğunu düşündüğüm alana ilerlediler. Ben elime tekrar sütümü alıp koltukta arkama yaslandım. Kafamı da tamamen geriye yatırdım ve gözlerimi kapattım.

BermudaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin