Bölüm 14: Tatlı Tepkiler

39 11 8
                                    

"Çizgi romanları çok mu seviyorsun?"

"Fazlasıyla hem de." Göz gezdirdiğim raflara elimi uzatıp Watchmen, Batman-Öldüren Şaka ve Cehennemden Gelen kitaplarını (çizgi romanlarını) alıp mandalaların olduğu tarafa yöneldim. Oradan da iki mandala aldım.

"Hakan gelir misin." dedim mandalayı incelerken.

"Buradayım zaten." dediğinde sesin kulağımın dibinden gelmesiyle dönüp ters ters baktım. (Not:kardeşlerinize attığınız mal mısın sen bakışlarıyla aynı.) Kitapları sol elimde toplayıp sağ elimle kafasına çok da sert olmayacak şekilde vurdum.

"Salak çocuk. Neyse, bak mandala buldum. Sende ister misin?"

"O ne?"

"Boyama kitabı gibi düşün. Ama bizim yaşımızdakiler için."

"Bakayım nasıl bir şeymiş." dediğinde solumda olduğu için hafifçe sola eğilip mandalayı açtım. Birkaç teker teker geçip görmesini sağladım.

"Güzel görünüyor. Uğraşırım bununla. Alayım bende bir tane. Ama boya da almam gerekecek."

"Dönerken kırtasiyeye uğrar alırız."

"Tamam o zaman."

"Alin!" Başımı çevirip sesin geldiği yöne baktım. Kasada, elinde kitaplarla, yakaladım sizi der gibi bakarak bizi bekliyordu.

"Başka bir şey almayacaksan gidelim mi? Ece bizi bekliyor."

"Olur, gidelim. Taşımana yardım edeyim mi?"

"Ben hallederim. Teşekkürler."

Kasaya gelince Ece ikimize de aldığı kitaplardan birer tane verdi.

"Ece mandala ister misin sen de?"

"Yok ya, ben sevmiyorum. Sağol."

"Kaan?"

"Yok. O sinirden deliriyor bitmiyor diye." dediğinde ikimizde güldük. Kasiyer Ece'nin kitaplarını poşetleyip konuştu.

"151 lira." Ece parayı ödedikten sonra Hakan'ın kitaplarını poşetleyip bu kez ona döndü. Ama Hakan ondan önce davrandı.

"Alin mandalayı da verir misin."

"Hayır."

"Alin!"

"Bir şey yok. Bir şey yok."

"151 lira bu da." diyen kasiyerle Hakan cüzdanından parayı çıkarıp uzattı. Bu kez benim kitaplarımı poşetleyen kasiyer bana döndü.

"1746 lira."

"Öhh ama Alin." dedi Ece ben kartımı çıkarırken. Ödemeyi yaptıktan sonra poşetleri alıp kitapçıdan çıktık.

"Birkaç sokak ileride kırtasiye var Hakan. İstersen gidelim."

"Olur gidelim."

"Kırtasiyede ne işimiz var ya?" diye isyan eden Ece'yi,

"Boya kalemi alacağım." şeklinde yanıtladı Hakan. Konuşmadan vardığımız kırtasiyeye girdik.

"Kolay gelsin."

"Hoş geldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?"

"24 renk kuru boya alabilir miyim ben."

"Tabii. Hemen vereyim."

•°○•°○•°○•°○

"Kimin evi daha yakın?"

"Benim." diye cevapladı Ece Hakan'ın sorusunu.

"N'ap'can evlerimizi?"

"Hava karardı ya Alin'ciğim. Evinize bırakayım dedim. Malum devir kötü."

"Hee, iyi."

"Şaka maka bir yana siz çok tatlı oldunuz böyle."

"Şaka maka bir yana sen tam dayaklık oldun böyle."

"Yalan mı?"

"Ece!"

"İyi be. Sustum."

"Zahmet oldu hanımefendi." Bu söylediğime üçümüz de aynı anda güldük.

Ece'nin bizi yakıştırması ve benim susturmamla geçen yarım saatlik bir yolun ardından Ece'yi evine bırakmıştık.

"Sıra sende şimdi Alin hanım. "

"Neyin sırası?" diye sordum.

"Eve bırakacağım seni de."

"Anladım." dedim sonunu hafif uzatarak.

"Çok zekisin maşallah."

"Öyleyimdir. Çalış sen de olursun derdim ama Allah vergisi malum." dediğimde yine güldü. Kesin sıkıntı var bunlarda. Bu kadar gülmek normal değil. Neyse sorarım bir ara.

Kısa ama bol muhabbetli ve Hakan için bol gülmeli bir yolun ardından binanın önünde durunca, Hakan'a aklımdaki soruyu sormaya karar verdim.

"Siz niye bu kadar çok gülüyorsunuz?"

"Siz derken? Biz kimiz?"

"Senle Ece işte."

"Ece'yi bilmem ama ben senin tepkilerine gülüyorum."

"Ne varmış tepkilerimde?"

"Çok tatlılar."

"Teşekkür ederim. Eve bıraktığın için de sağol."

"Önemli değil. Asıl ben teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Güzel bir gündü. Neyse tutmayayım seni. Okulda görüşürüz."

"Bb."

•°○•°○•°○•°○

Yaklaşık bir saat önce eve gelip, üzerimi değişip kendimi koltuklardan birine bıraktım. Ağabeyim erkenden gelmişti. Akşam yemeğini ve masayı hazırlayıp ben gelene kadar beni beklemişti. Uzun ısrarlarına rağmen bir şey yemeyeceğimi söyleyince "Ne hâlin varsa gör." deyip yemeğini yemişti.

Şimdi ikimizde koltuklara yayılmış telefonlarımızla uğraşıyorduk.

"Neler yaptınız bugün? Ne aldın bakayım?" diye soran ağabeyime cevap vermek için telefonumu kapatıp karnımın üzerine koydum ve ona döndüm.

"Kitapçıya gittik önce. Kitapları aldık. Ben kitaplara ek olarak mandala ve üç tane çizgi roman aldım."

"Az almışsın sanki." dediğinde ikimiz de güldük.

"1746 lira tuttu."

"Yarasın güzelime." dediğinde tekrar güldük.

"Geç oldu. Yataklara hadi."

"Bu gece benimle uyumak ister misin?" teklifine karşı gözlerimin parladığına emin bir şekilde hızla kafamı sallayıp onayladım.

"Olur. Üzerimi değiştirip geliyorum." Kafasını sallamasıyla odama geçip hızla üzerimi değiştirdim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra telefonumun alarmını açıp ağabeyimin odasının önünde durdum. Kapıyı çalıp onay aldıktan sonra içeriye girdim.

Ben gelince yatağın duvar tarafına uzandı. Ben de ışığı kapatıp yanına geçip uzanınca sarılıp üzerimizi örttü.

"İyi geceler havuç kafa."

"İyi geceler ağabey."

•°○•°○•°○•°○

670 kelime

Günaydınn

Nasılsınızz

Beğendiniz mii

Öpüldünüzz

BermudaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin