Bölüm 15: İddia Şeysi

44 12 5
                                    

"Günaydın."

"Günaydın Ece."

"Gelmiş seninki." dedi çenesiyle oturduğum yeri gösterirken.

"Benimki kim?" dedim yüzüne bakarken.

"Hakan işte." dediğinde gülüyordu.

"Ağzını yüzünü yamultacağım bak. Abartma ya şakanı. Aa!"

"Şaka yaptığımı kim söyledi?" Aldığım cevapla şoke olmuş şekilde Ece'ye baktım ve omzuna çok sert olmayacak şekilde vurdum. Saçlarımı trip atar gibi savurup yerime doğru ilerledim.

Sıranın önüne geldiğimde Hakan kalkıp sıradan çıktı.

"Günaydın."

"Günaydın." Sesi benimkine kıyasla neşeli sayılabilecek düzeydeydi. "Nasılsın?"

"İyiyim, teşekkür ederim. Sen nasılsın?"

"İyi bende, sağol. Sen köşeye geç istersen. Kalkarsam seni rahatsız etmem."

"Olur." dediğimde sesim biraz öncekinden daha mutlu çıkmıştı. Onu daha fazla bekletmemek adına hızla yerime geçip çantamı masaya koydum. Ve tabii ki Ece yine dibimde belirdi, önüme oturdu.

"Günaydın Hakan."

"Günaydın Ece."

"Sana da tekrar günaydın Alin."

"Günler bana aymıyor. Öptüm, bay." deyip kafamı koymuştum ki Ece başımı iki yandan tutup kaldırdı. Kafamı sağa sola sallayıp gözümün önündeki saçlardan ve Ece'nin ellerinden kurtuldum.

"Niye dersi dinlemiyorsun sen." Gayette iyi biliyordu sebebini.

"Uykum var çünkü."

"İyi, güzel de sınavlarda ne yapacaksın?"

"Sen orasını bana bırak. Halledeceğim hepsini."

"Notlarını yerlerden toplamaya başlayınca yardım etmem bak."

"Sınavlardan sonra konuşalım bu konuyu."

"Bana kendine fazla güveniyormuşsun gibi geliyor."

"Bana da öyle geliyor." diye Hakan'a katıldığını belirtti Ece.

"O zaman şöyle yapalım. Ben 85 altında not almayacağıma iddiaya girerim. Eğer kaybedersem tüm dersleri dinleyip hepsine teker teker çalışacağım."

"İddia şeysi diyorsun yani. Taman o zaman, kabul. Kazanırsan ne istiyorsun?"

"Resim setimi yenileyeceksiniz."

"Oldu prensesim. Başka emriniz?" dedi Ece abarttığımı düşündüğü için.

"Bence okey."

"Neresi okey?"

"Niye abarttın ki bu kadar. En fazla ne olabilir ki resim setinde?" Hakan'ın söyledikleriyle ben küçük bir kahkaha atarken Ece gözlerini ona dikmişti.

"En fazla ne mi olabilir? Bahsettiğimiz resim seti anaokul çocukları için değil bilgin olsun. Şövaleden tut, akrilik boyalara; fırçalardan tut, farklı boylardaki tuvallere kadar gidecek bir set bu."

"Alin sen ressam olmayı düşünüyorsun da bizim mi haberimiz yok." deyip güldü Hakan.

"Ben bilmem artık." dedim yüzümdeki hafif sırıtışla.

"Tamam. Kabul ediyorum."

"Ben de kabul ediyorum o zaman."

"O değilde seti yenileyin dedi. Biz şövaleyi neden sıfırdan alıyoruz?" Ece'yle birbirimize bakıp gülerken Hakan bir şey anlamadığını belli eden bakışlarla bakmakla meşguldü. Sonunda kendimizi durdurduğumuzda Ece önce bana sonra Hakan'a bakıp cevapladı.

"Bizim Alin'le ortak bir arkadaşımız var. Adı Kaan. Kaan ve ben bir gün Alin'lerin evine gittik. Kaan tutturdu beni çiz diye. Ama sürekli poz değiştiriyordu. En son yine poz değiştirince Alin sinirlendi ve kağıdı çıkarmayı unutup şövaleyle birlikte duvara fırlattı."

Hakan "Dün Ece'nin senin hakkında söyledikleri, bugün anlattıkları... Senden korkmalı mıyım Alin Öner?" dediğinde bu kez üçümüz birlikte gülmeye başladık.

Korkutucu olduğuna inanmak istediğim ama asla korkutucu olmadığını bildiğim bir bakışla Hakan'a döndüm ve tırnaklarımın tersiyle yanağını okşadım.

"Benden herkes korkmalı küçüğüm." Üçümüz de gülüyorduk.

"Neyse, tutmayın beni. Uyuyacağım daha."

"Çok bile dayandın." dedi Ece, ben başımı masaya koyduğum kollarıma yaslamış gözlerimi kapatırken.

•°○•°○•°○•°○

"Alin Hanım uyanmayı düşünür müsünüz acaba."

"Düşünmesem bile uyandıracağınıza eminim."

"Hadi ama kuzum. Son dersteyiz. Zile beş dakika var." dedi Yeşilçam oyuncusu gibi. Uykulu bir şekilde gülerek kafamı kaldırdım.

"Lütfen sen bir daha Yeşilçam taklidi yapma."

"Niye? Beğenmedin mi?"

"Yoo, neyini beğeneceğim. Yapamıyorsun ki." Aslında gayet güzel yapıyordu ama bunu bilmesine hiç gerek yok.

Elini cebine atıp benim telefonumu çıkardı. İçten bir tebessümle teşekkür ettim. Onda aynı şekilde gülümseyip "Rica ederim." dedi.

"Sınavlar konusunda kendine nasıl bu kadar güvenebiliyorsun?"

"Benim adım Alin. İsteyip de yapamayacaklarım sınırlı."

"Bu sözlerinin altı doludur diye umuyorum. Senin de yanmanı istemem."

"Benim dışımda kim yanacak ki? Sen mi?"

"Evet."

"O niye be?"

"Konularda eksiğim çok."

"Ben çalıştırırım seni."

"Çok sağol ama şu an için pek güven vermiyorsun." dediğinde ikimiz de güldük.

"Bana olan güvenin gözlerimi yaşartıyor Hakan." Yine gülüyorduk.

•°○•°○•°○•°○

595 kelime

Selamm

Nasılsınız

Bölüm nasıldı

Öpüldünüzz

BermudaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin