Boynumda hissetiğim dişler ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Boynumda inanılmaz bir acı hissederken çığlık atamıyordum. O anda aklıma gelen şey acımı bile unutmamı sağladı. O beni mühürlemişti. Anne ve babamın katili beni mühürlemişti. Benden uzaklaşması için çırpındığımda dişlerini daha derine sapladı. Bu sefer ağızımdan küçük bir acı çığlığı kaçtı.
Sonunda dişlerini çıkardığında tamamen bitap düşmüştüm. O tekrar bana yaklaşmaya başladığında uzaklaşmak istesemde buna izin vermemişti. Boynumdan akan sıcak sıvının izlediği yolu şuan rahat bir şekilde hissediyordum. Arden sonunda yanıma geldiğinde kafamı ona çevirdim o ise benim boynumu ve kan sıçrayan tüylerimi dili ile temizliyordu.
Vücudum benim iradem dışında insan formuna büründüğünde boynumdaki acı hâlâ duruyordu. Gözlerim kapanık iken belime ve dizlerimin arkasına sarılan eller ile havalanmam bir oldu. Burnuma gelen çam ve toprak kokusu ile o kişinin Arden olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Her ne kadar onun ile sabaha kadar kavga etmek istiyor olsamda gözlerim bana ihanet ediyordu.
~
Gözlerimi araladığımda ilk dikkatimi çeken toprak ve çam kokusu oldu. Görüşüm gereğinden fazla iyiydi. Odama göz gezdirdiğimde Arden'in kitaplık köşemdeki koltukta uyuduğunu fark ettim. Onun kalp atışlarını dahi duyabiliyordum şuan bu biraz fazla iyiydi sanki ya. Benim mutluluğum kısa sürdü çünkü kral hazretleri uyandılar. Bana bakıp güldüğünde ona somurtarak baktım "Aşağıya in konuşucağız. Üstümü değiştirip geleceğim." dedim ve bir nevi odadan kovdum. Önümde referans yaptıktan sonra dışarıya çıktı.
Onun odadan çıkmasıyla gidip çekmeceyi açtım ve gerçek ailem ile olan fotoğrafımıza baktım. Yavaş yavaş yere çöktüm ve ağlamaya başladım. İlk önce ailemi öldürdü sonra beni mühürleyerek sonsuza kadar kendine bağladı. Kapının aniden açılması ile kafamı kaldırdım. "Neden ağlıyorsun?"
"Çık dışarı aşağıda konuşacağız ama şuan senin yüzünü görmek istemiyorum. Senin gibi cani birine mühürlenmek şu hayatımda yaptığım en aptalca şeydi." cümlem bitiğinde yüzü öyle bir hal almıştı ki sanki onu öldürsem daha az canı acıyacakmış gibi. Kalbime giren ani sancı ile nefes alamasamda sonradan eski halime döndüm. Arden arkasını dönüp hızla odamdan çıktı. İçime kötü bir his doğmuştu.
Göz yaşlarım durulduğu zaman ayağı kalktım ve aynadan kendime baktım. Şuan üzerimde pijama vardı ve gözlerim ağladığımı kanıtlar nitelikteydi.O an gözlerim boynuma takıldı ısırdığı yerde hafif bir sızı vardı ve sanırım pansuman yapılmıştı.Gardroba ilerledim ve üzerime rahat bir elbise geçirdim. Saçlarımı hafifçe taradım ve tekrar aynanın karşısına geçtim. Gözlerimi silip silmeme arasında gidip gelsem de silmedim. Eğer azıcık vicdanı varsa biraz canı yanardı. Hoş benim anne ve babamı öldüren de oydu ya. Ben bunları düşünürken kalbimdeki sızı beni yokluyordu.
Yavaş yavaş aşağı indim. Arden'in kokusunu takip ettiğimde bahçeye çıkıyordu. Bahçeye çıktığımda etrafıma bakınsam da onu göremedim. İçimde değişik bir his vardı. Yüksek ihtimal Arden ile aynı şeyleri hissetmemizi sağlayan mühür yüzündendi.
Muhafız alayı doğru ilerledim ve önünde durdum. "Arden nerede?" muhafız hiç başını kaldırmadan cevap verdi. "Arka bahçede lunam." Bahçenin kapı girişinden görünen kısımlarına gitmiştim yani arka tarafı hiç görmemiştim. Sarayın etrafından dolanıp arka bahçe tarafına ilerlediğimde Arden'i gördüm. Benim burda olduğumu hissedince ilk önce kafasını kaldırdı sonra kendisi ayağı kalktı. Onun yüzündeki üzgün ifade her ne kadar vicdan sesimin bağırmasına sebep olsada onu susturdum. Ne de olsa o annem ile babamı öldürürken kendi vicdanının sesini susturmuştu değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizem
WerewolfMila'nın okul dönüşünde olanlar sayesinde bir kurdun ona mühürlenmesi. Bütün deltaları öldüren bir delta kurdun ona mühürlenmesi peki. Peki ya o deltanın zaafı Mila ise,o zaman ne olacak? Herkesin aklında aynı soru var bu hikayenin sonu nasıl bitece...