Camın patlama sesi ile ben ne olduğunu şaşırırken hızla Arden ile beraber doğruldum. "Siktir." Arden'in ağızından çıkan küfür ile hızla bana döndü ve beni kucağına aldı. "Arden ne oluyor?"
"Savaş başladı güzelim. Sakin ol hiçbir şey olmayacak sana." Beni bizim bahçemize götürüp Manolya ağacının dibine koydu. "Annabel ve Amy'i buraya çağırıcam yanına da bir kaç tane hekim yollarım hiç sorun yok merak etme." Ben başımı onaylar gibi sallarken o koşarak dışarı çıktı.
Onun çıkması ile vajinamda bir aralanma hissetmem ile ne olduğunu şaşırdım. Stresten terlemeye başlamıştım ve sancılar giriyordu. Yalancı sancı olduğunu düşünsem de bacak aramda gördüğüm sıvı ile gerçekten doğuracağımı anladım.
Ne yapacağımı bilemezken biryandanda hekimlerin geleceğini söyleyip kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. O sırada vajinamda katı bir şey hissetmem ile birinin kafasının çıkmak için beni zorladığını hissetmem ile derin nefes alıp ıkınmaya başladım.
Vajinamın daha da açılması ile çığlık attım. Bütün kemiklerim kırılıyormuş gibi hissediyorum. Mila sakin ol çocukların için bunu yapmalısın nefes alıp ıkın ikisi de doğana kadar ıkın lütfen
Ikınmaya devam ederken en sonunda birinin ağlama sesini duymam ile gülümsedim ve ıkınmaya devam ettim. Ikınmaya devam ederken duyduğum ikinci bir ağlama sesi ile gülümsedim. Yavaşça ayağı kalkmaya çalıştım ama başaramadım. Nefesinin kesilmeye başlaması ile gözlerim yavaşça kapandı.
Arden'in Ağzından
Savaş devam ederken kalbime saplanan ağrı ile ne olduğunu anlayamamıştım. Savaş alanından çıkarak hızla Mila'nın yanına gitmeye çalıştım onu hisseddemiyordum. Bu beni daha hızlı koşmaya iterken sarayı gördüm. Tek odağım Mila'nın kalp atışıydı ama duyamıyordum.
Hızla bize özel bahçeye girince hekimlerin, Amy ve Annabel'in bir şeyin etrafını sardığını gördüm. Oraya doğru bir adım atınca kulağıma bir bebeğin ağlama sesi geldi onunla beraber başka bor bebekte ağlamaya başladı. Hızla insan formuna girdim ve onların yanlarına gittim.
Mila'ya baktım kalp atışını hisseddemiyordum, yüzü solmuştu. Hızla ellerim yanaklarını buldu. Parmaklarım elime gelen soğukluk ile anlık bir duraksama yaşasa da hızla Mila'nın başını dizime koydum. "Mucizem nolur uyan. Bak sen olmasan ben burda tek ne yapıcam. Seninle beraber büyütmeyi çocuklarımıza bırakmayı planladığımız ağacın altında yapamazsın bize. Nolur uyan ben kendimi affedemem ki."
Uyanmıyordu tepki bile vermiyordu yanıma gelen Laira sırtımı sıvazarken küçük bir çocuk gibi ona sarılarak hıçkıra hıçkıra ağladım. O sırada elime verilen iki bebek ile ne olduğunu tekrar şaşırmıştım. Kızım ile oğluma baktım oğlum aynı ben iken kızım Mila'nın küçüklüğüne benziyordu biz Mila ile hiçbir isime karar verememiş doğduktan sorna karar veririz diyip geçiştirmiştik.
Laira'ya dönüp benim çocuklarım kendini koruyabilecek yaşa gelene kadar delta olduğunu kimsenin bilemeyeceğini , Ivan'ın onları fiziksel olarak eğiteceğini ve Marlon'un o zamana kadar devletin başında olacağını ve onlara devlet işlerini öğreneceğini söylemiştim.
O sırada Amy bana Mila'nın onlar ile konuştuğunu ve eğer bize bir şey olursa çocuklarımıza onun ile Rüzgar'ın bakmasını istediği söyledi. Kendi çocuğunu emzirmeyi bırakalı birkaç gün olmuştu ve çocuklarıma eğer izin verirsem süt annesi olmak istediğini söyledi.Benden onay beklediğinde bundan sonraki yaşamlarının sarayda olması şartı ile onay verdim.
~
1 hafta geçmişti mucizemin ölümünden. Canım deli gibi acıyordu zayıflamıştım,zar zor konuşuyordum,ayakta bile zor duruyordum.Çocuklarıma bir mektup yazıp Ivan'a vermiştim.
Farkındaydım ya bu gün ya yarın hayatımı kaybedicektim. Bu benim için daha iyiydi en azından artık acı çekmezdim ama Hazel ve Michael için ayrı üzülüyordum.
Yavaşça onların odasına gittim ve kucağıma Hazel'i aldım. "Güzel kızım. Özür dilerim anneni orda bırakmamalıydım benim suçum. Nolur beni affet." Onu koklayıp son kez öptüm ve beşiğine geri bıraktım.
Michael'in yanına gidip onu kucağıma aldığımda kendime bakıyormuş gibi hissediyorum. "Oğlum sende affet beni. Kız kardeşinle birbirinize sahip çıkın olur mu?" Onu da beşiğine geri bıraktım ve sonkez havayı koklayıp odadan çıktım.
Mila ile bana özel olan bahçenin içine girdim ve Manolya ağacının altına oturdum. Ben öldükten sonra bu ağacı oğlum ile kızım beraber bakıcaklardı. Artık tek yapmam gereken şey vardı. Ölmeyi beklemek....
Kral Arden tam bir gün ölümü bekledi. Beklediği şeye de kavuştu. Sevgilisi ile diktiği manolya ağacının altında son nefesini vermişti.
Yıllar geçmişti. Artık Hazel ve Michael 18 yaşlarındaydı. Amy ve Rüzgar onları kendi çocuklarından ayırmamışlardı ama Hazel ve Michael gerçek ailelerinin onlar olmadığını biliyorlardı.
Ivan onları neredeyse her dövüş dalında profesyonel olana kadar eğitmiş, Marlon saray ve diplomatik işleri öğretmiş, Laira ise görgü kurallarını öğretmişti.
İkisi de ailesi hakkında pek bir şey bilmiyordu. Herkes olanları anlatmak için onların 18 yaşını beklemişti ve o yaşları artık gelmişti. Olan bütün olayları onlara anlattıktan sonra ikizler ellerini kesip kan yemini etmişlerdi.
İki delta o savaşta karşı tarafta olan kim varsa onları yok etmeye yemin etmişlerdi..
*****
Şey umarım beni öldürmek gibi planlar yapmıyorsundur. Oy ve okunma sayısını önemsemeden finale kadar yayınladım.
Buraya kadar hikayemi okuduysanız teşekkür ederim. İlk hikayemi amatör de olsa bitirdim. Tekrardan hepinize teşekkürler.
Özel olarak teşekkür etmek istediğim biri var. Kendisi hikayenin ilk bölümden beri yanımda oldu, hikayede yapıcağım her şeyi hevesle anlattığım, tıkandığım yerlerde bana yardım eden bir isim. Sadece bu platformda değil özel hayatımda da benim için yeri ayrı. Luminiaa_ herşey için çok teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizem
Hombres LoboMila'nın okul dönüşünde olanlar sayesinde bir kurdun ona mühürlenmesi. Bütün deltaları öldüren bir delta kurdun ona mühürlenmesi peki. Peki ya o deltanın zaafı Mila ise,o zaman ne olacak? Herkesin aklında aynı soru var bu hikayenin sonu nasıl bitece...