Ölüm&Düğün

1.6K 72 20
                                    

Andre bana bakmaya devam ederken başını kendi omzuna doğru yatırdı. İstemsizce gerilirken Arden'in bana doğru aniden dönmesi ile ona döndüm. Korkmana gerek yok bir şey yapamaz sana. O sırada önüme bir beden daha siper oldu. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda Rüzgar'ın Andre'ye olan bakışlarıyla karşılaştım.

Andre gülmeye başlarken bakışlarımı Rüzgardan çekip Andre'ye bakmayı başarmıştım. "Mila senin çok saf olduğunu söyledim mi?" sustum. "Ne yazık, seni mühürlemiş.Merak etmeni veya korkmanı gerektirecek bir durum yok. Ben mührü bozmanı belki sağlayabilirim yapamazsam bile acısını dindirebilirim sevgilim." Andre'nin cümlesini bitirmesi ile Arden'in kurt formuna dönüşüp onun üstüne atlaması bir oldu. Andre'ye baktığımda ilk başta hiç tepki vermesede Arden ona yaklaştığında anında elini kaldırdı ve onun elini kaldırması ile Arden duvar ile bir bütün haline gelmişti.

"Rüzgar hadi Mila'yı anladım ama sen nasıl farketmedin?" derken bana doğru yürüdü. Rüzgar benim önüme tamamen geçip görüş alanımı kısıtlarken Andre Rüzgar'a aynı Arden'e yaptığı gibi birden duvara yapıştırdı. Etrafa bakındığımda sadece Rüzgar'ın değil herkesin olduğu yerde durmasını sağlamıştı askerler dahil. Andre bana doğru bir adım atarken ben de eş zamanlı olarak geriledim ve bir hırlama duydum. Andre ise hiç umursamadan üstüme doğru yürümeye devam etti. Ben sanki beni biri tutuyormuş gibi hareket edemezken Andre yanıma ulaşmıştı. Ellerini kaldırdı ve benim yanaklarımın üzerinde durdurdu. Her ne kadar hareket etmeye çalışsam da başaramadım. "Sevgilim." Andrenin sesini Rüzgar'ın sert sesi böldü. "Kes sesini. Ona zarar gelirse seni öldürürüm duydun mu beni? Elimden kimse alamaz seni şerefsiz."

Andre onu umursamadı ve konuşmaya devam etti. "Belki o seni ailene kavuşturamadı ama ben yapabilirim. Ne de olsa bu onun en doğal hakkı değil mi Arden?" Benim gözlerim dolarken o aklımdan geçenleri anlamış olacak ki sözlerine devam etti. "Merak etme hemen şimdi tanıştıracağım, zaten yeteri kadar bekledin."

Ben ona şaşkın gözlerle bakarken o elini kaldırdırı ve Arden'in teyzesi ile amcasını gösterdi onlar ve Rüzgar hareket edebilir konuma gelirken hepsi yanıma ulaşmıştı ben şaşkın bir şekilde ne olduğunu anlamaya çalışırken Andre konuşmaya başladı "Hadi hasret giderin kzınız ve oğlunuzla." O cümlesini bitirirken benim göz yaşlarım teker teker dökülmeye başladı. "Ne demek kızınız?" dedim titreyen sessimle "Ne yani doğru mu?" Gözyaşlarım gözümden aktığı anda ordaki boşluk anında doluyordu. O yüzden ilk önce ellerimi kaldırdım ve gözlerimi sildim sonra tekrar onlara döndüm.

"Kızım sana sonra söyleyecektik am-" ikisininde sözünü kesicek bir şey yaptım ve koşup ikisine sarıldım. "Ah ne acıklı bir aile hikâyesi gözlerim doldu doğrusu. Peçete var mı?" Benim içimdeki sinir iyice büyürken tek çarem kalmıştı Lillith. Bir adım geriledim ve hızla koşup zıpladım. Anında vücuduma acı yayıldı. Canım acıyordu ama ilk dönüşümümdeki gibi değildi. Ellerimin yerini patilerim aldıktan sonra hızla Andre'ye doğru hırladım. "Hadi ama sevgilim, canını yakmak istemiyorum." Mila çaktırmadan beni dinle hemen arkanda duvarda olan ve gözükmeyen bir yer var,bir düğme. O düğmeye bastığında büyücüleri halsiz düşüren ve kötü etkileyen bir duman yayılıyor. Çaktırmadan basmaya çalış. Onu umursamadım ve Andre'ye doğru hırlamaya devam ettim. Sanki bardağın son damlasını koymuşum gibi üzerime yürümeye başladı. Ben hiç geri adım atmadan hırlamaya devam ettim. Ne yapıyorsun sen? Andre tam elini kaldıracak iken sanki canım yanıyormuş gibi iniltiler çıkartarak geriye doğru yürüdüm.

Andre ise teslim olduğumu düşüncek ola ki yanıma geldi ve elini tüylerimde sürttü. Düğme sağ arka çaprazımda kalıyordu. Düğmeye basmam için Andre'nin arkasını dönmesi yeterliydi. Ben bunu düşünürken Arden'in sözde teyzesi olan annem ile göz göze geldim. Sanırım ne yaptığımı anlamış olacak ki kendini birden yere attı. Andre arkasını dönerken bende anında koşup düğmeye bastım.

MucizemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin