Oturduğum banktan yavaşça kalktım ve ana yola doğru yürümeye başladım. Bu sırada telefonumu çıkartıp taksi çağırdım. Rüzgar'ı karakola girerken görmüştüm belki o yüzden Arden'in arkamdan gelirken görmüş olabilirdi.
Caddeye çıktığımda son model siyah bir araba önümde durdu. Arabanın kapısının açılması ile bakışlarımı kapıya çevirdim. Ne yalan söyliyeyim Arden'i görmeyi asla beklemiyordum.
"Mila istersen gideceğin yere bırakabilirim?"
"Ben sana benden uzak durmanı söylemedim mi?"
"Hayır bana 'Bir daha böyle birşeyle karşılaşmak istemiyorum.' dedin yani benimle ilgili birşey söylemedin."
"Burda ne işin var okulumu nereden buldun?"
"Neden okulunu bulayım ki? Burda işim vardı ve bende seni görünce geliyim dedim." dedi omuz silkerek. Resmen rezil oldum ya.
Arkadan gelen taksiyi görünce gülümsedim. Vücudumu taksiye döndüm ve oraya yürürken elimi saçlarımın arasından geçirip arkaya savurdum. Arabaya binerken göz ucuyla Arden'e baktım. Arabaya yaslanmış ve elleri göğsünde bağlı bir şekilde bana bakıyordu.
Arabaya bindiğimde evimin yakınlarındaki bir kasabın adresini verdim. Kasaba gidip biraz et alıp ormana giderim diye düşündüm. Arabadan indiğimde dediğimi yapıp birkaç kilo et aldım ve eve geçtim.
Eve gittiğimde direk mutfağa gittim ve etin bir kısmını buzluğa koydum. Yukarı çıkıp siyah tayt,siyah bir sweatshirt ve yine siyah botlarımı alıp aşağı indim. Mutfaktan poşeti aldığım gibi evden çıkıp patikaya saptım.
Acaba ben gittiğim yeri nasıl bulucam bu sefer kaybolursam çok iyi olmaz mı ya? Olmaz gerçekten şaka bir yana ben kurtlara yem olmak istemiyorum tamam şuan yanına gittiğim de kurt ama o bana zarar vermez. Bunu çok iyi biliyorum.
Ormana girdiğimde gittiğim yollardaki yeşillikleri ezilmiş bir şekilde buldum bir patika gibi olmuştu. Kaşlarım istemsizce çatıldı buraya benden başka gelenin olmadığını düşünüyordum. Yola devam ettiğimde dik bir pozisyondan oturan kurdu görmemle refleks olarak bir adım geriledim. Kurt bunu fark edince yavaşça başını eğdi.
Ondan korktuğumu mu düşündü acaba? Yavaşça yanına gittim ve yelesini sevmeye başladım. O otururken bile benimle aynı boydaydı. Gerçekten hangi ırk bu kadar büyük olabilir ki. Telefonu çıkardım şuan bunu merak ettiğim için hemen bakmazsan rahat edemezdim. Tek sorun telefon çekmiyordu istemsizce dudağımı büzdüm ve telefonu sweatshirt'ün cebine attım.
Yüzünü görmek için bir iki adım gerilediğimde kurdun bakışları elimdeki poşete sonra bana döndü. Gidip poşeti açtım içindeki etler onu doyurmaya yetmezdi sanırım. İstemsizce bir etlere bir de kurda baktım. "Üzgünüm bu kadar büyük olduğunu unuttum et sanırım yetmeyebilir." dediğimde kurt ayaklandı.
İstemsizce gözlerimi kapattım hadi ama sırf az et getirdim diye beni yemezdi değil mi? Hem o kurt değil mi gitsin avlansın. Bir dakika bu durumda ben mi av oluyorum ya?
Yüzüme değen ıslaklık ile yüzümdeki bütün kaslar gevşemiş yerini şaşkınlık almıştı. O beni yaladı mı? Gözlerimi açtığımda etin yanına gittiğini ve oturduğunu gördüm. Bende yavaşça gidip bir ağacın altına oturdum. Ona baktığımda bana baktı sonra arkasını dönerek gitti.
O beni mi bıraktı? Dememe kalmadı biraz ilerdeki kuş sürüsünün aniden havalanması ile ne olduğunu cidden anlayamadım. Onu görene kadar,ağızındaki keçi veya koyunla geldi. Bir sorun daha ağzına bir tane değil iki tane sığıyordu. Benim bıraktığım etlerin yanına geldi ve ağızındakileri etlerin yanına bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizem
WerewolfMila'nın okul dönüşünde olanlar sayesinde bir kurdun ona mühürlenmesi. Bütün deltaları öldüren bir delta kurdun ona mühürlenmesi peki. Peki ya o deltanın zaafı Mila ise,o zaman ne olacak? Herkesin aklında aynı soru var bu hikayenin sonu nasıl bitece...