Gelinliğimde anne ve babamın kanı ile şuan Andre'yi öpüyordum. Yavaşça geri çekildim ve Andre'nin gözlerine baktım. Mavi gözlerindeki o şevkat ve mutluluk için herşeyimi verebilirdim.
Önüme döndüğümde Arden'i gördüm. Gözleri doluydu ağlamak üzereydi ama şuan pek de önemsediğim söylenemezdi. "Ben biraz dışarı çıkıp hava alacağım." Andre benim cümleme karşılık kafa saklarken bende hızla bahçeye çıktım. Bahçedeki misafirler beni fark edince hızla beni izlemeye koyuldular.
Anne ve babamın öldürüldüğü yere baktığımda temizlenmişti. "Misafirlerimizi sarayın içerisine çağırır mısınız?" Bir hizmetliye söylediğim söz sonrasından misafirler yavaşça bahçeden ayrılmaya başladı. Saray biraz uçuruma benzeyen bir yerin tepesine yapılmıştı ve aşağı bakıldığında ülke vardı. Sonu gözükmüyordu şafak ile kaybaloyordu.
Arkamdan adım sesleri duymam ile kafamı hafif sağa doğru çevirdim. Arden arkamda durmuş bana bakıyordu. Yavaşça ona döndüm ve dik dik bakmaya başladım. "Mucizem, gel gidelim. Ya gözünün önünde baban ile anneni öldürdü. Ben sırf onları sakladım diye yüzüme bakmadın. Şimdi ise o adamla gidip evlendin. Üstelik üzerinde o adam yüzünden dökülen bir kan varken." Derin bir nefes aldım ve sakin sesimle konuştum. "Bu güne kadar eğer gelip bana kızım diyip sarılmadıysa bundan sonrada gerek yok. Haklısın ona sinirlenebilirim ama anne ve babamı öldürdüğü için değil gelinliğimi onların kanı ile kirlettiği için."
"Yapma böyle." Dedi ve yanıma adımlayıp elini kaldırdı ve boğazımdaki yaraya getirdi. O bölgeye sanki kızgın yağ atmışlar gibi acıdığında ani bir hareket ile geri çekildim. "Mührü hissediyorsun bak,neden inat ediyorsun." Kaşlarım çatıldı ve ona doğru bir adım attım. "Sen dokununca evet ama sen olmayınca acı çekmiyorum,seni özlemiyorum,seni sevmiyorum. Arden bak Andre mühürü çözmenin bir yolunu bulur söz veriyorum bulamazsa bile acı hissetmeyeceksin ama onu seviyorum lütfen izin ver bana mutlu olayım." Çenesi titremeye başladı. "Hiç mi acıman yok senin? Şu halime bak. Mila o adam seni sevmiyor anla sadece senin benim zafım olduğunu biliyor ve kullanmak istiyor. Anla artık şunu aç gözünü."
"Daha fazla konuşmak istemiyorum." Dedim ve arkama bakmadan gittim. Kalbimin kırık olduğunu hissetsem de önemsemedim. Tekrar saraya girdiğimde Andre'yi karşımda gördüm. "Ne konuştunuz?" Omuz silktim ve umursamaz bir tavır ile cevapladım. "Benim için önemsiz şeyler." Dediğimde sırıttı ve elini belime doladı. "Yorulmuş gibisin töreni bitirelim mi?" dediğinde kafamı bir umut ile hızla salladım.
Yanımdan ayrılıp yerden biraz daha yüksek bir yere çıktı ve onun çıkması ile herkes susup onu dinlemeye başladı. "Hepinize buraya geldiğiniz için teşekkür ederim. Umarım istediğinizden bile güzel bir gece geçirmişsinizdir." Sustu ve bana baktı. "Çünkü benim en güzel gecem bu geceydi. Tören bitmiştir geldiğiniz için tekrar teşekkürler." dedi ve yanıma geldi. Ne ben konuştum ne o sadece birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Yanımıza bir çiftin gelmesiyle gözlerimi onlara çevirdim. İkimizinde ellerini sıktıktan sonra konuşmaya başladılar. "Çok güzel bir geceydi. Umarım bir ömür mutlu olursunuz." dedi ve gittiler.
~
Saatler geçti ama biz hâlâ gelenler ile vedalaşıyorduk. Sonuna kadar Arden kaldı. Yanına Laira'nın gelmesi ile etrafa bakındım. Bütün ailesi gelmişti ve ben bunu hiç fark etmedim. En son onlar ile tek kaldığımızda Arden bir şey demeden çıktı ve ailesi de onun peşinden gitti.
Annabel'de gelmişti ve çıkmadan önce bana öyle bir bakış attı ki. Suçluluk duygusunu her yerimde hissetim. Andre'ye baktığımda bana sert bir şekilde bakıyordu. "Ne oldu?" Kolumu tuttu ve sıkmaya başladı. "Ne yapıyorsun sen?" Kolum çok acısada sustum. "Ne yaptım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizem
LobisomemMila'nın okul dönüşünde olanlar sayesinde bir kurdun ona mühürlenmesi. Bütün deltaları öldüren bir delta kurdun ona mühürlenmesi peki. Peki ya o deltanın zaafı Mila ise,o zaman ne olacak? Herkesin aklında aynı soru var bu hikayenin sonu nasıl bitece...