Saraya geldiğimizi gördüğümde onun kucağından inmek istedim ama izin vermedi. Sarayın etrafında neredeyse bütün halk toplanmıştı ve bizim iyi olup olmadığımızı anlamaya çalışıyorlardı. "Arden beni indirir misin herkes bize bakıyor?" Kafasını bana çevirdi ve beni kısaca süzdükten sonra konuştu. "Yorgunsun gözlerini kapat." Gerçekten yorgundum ama o da çok yorulmuştu. Şuan ona karşı ne kadar konuşsam da beni dinlemeyecekti. O yüzden en iyisi susup etrafımı izlemeye başladım.
"Bir deltamıza bak birde kucağındaki kıza. Sanki bütün kurtla o savaşmış gibi alt tarafı bir kurt saldırmış ona." Halktan bir kızdan duyduğum ses ile ilk önce Arden'e baktım. Ivan ile bir şeyler konuşuyordu o yüzden bunu duymamış olmalıydı. Halktan da uğultu geldiği için onları duymamış olması normaldi.
Sesin geldiği yere baktım. İki kız konuşuyordu. "Zaten öyle bir kraliçeye göre çok güçsüz. Bak söylemedi deme delta bir yolunu bulur, Agnes'e mi gider ne yapar bilmiyorum ama mührün etkisini zayıflatıp başka kurtlara bakmaya başlar." Diğer kızın konuşmasıyla bakışlarımı iyice gözlerinin içine diktim. "Sus bakıyor." Kızın dediği gülmeme sebep olurken ben Arden'e döndüm.
"İndir beni." Şaşkın bir şekilde bana döndü. "Hayır." Elerimi boynuna götürdüm ve tırnaklarım ile ensesine baskı yaptım. "Ne yapıyorsun mucizem?"
"İndir beni. Son uyarım." Bunu söylemem ile beni yavaşça yere indirdi.
Halk benim ne yapacağımı izlerken ben kızlara doğru yürümeye başladım. Benim geldiğimi görenler bana yol açmaya başladı. Kızlara yaklaşınca onlarda iki yana açıldı. İşte o anda yerimde sabit durdum ve tam karşıma baktım.
Kızlar iki yana açıldığı için karşımda duran masum yüksek ihtimal 15 yaşında bir erkek çocuğu bana korkuyla bakıyordu. Ona bir problem olmadığını fark ettirmek için küçük bir gülümseme sundum ve bakışlarımı kızlara çevirdim.
"İkiniz beni takip edin." Kızlar ilk önce birbirlerine baktılar sonra biri ağzını açacak iken elimi kaldırdım ve ikisini susturup Arden'in yanına doğru ilerledim. Ben Arden'in önünde durdum ve kızların karşıma geçmesini bekledim.
O sırada Arden'in eli belime sarıldı ve beni geri çekip onun göğüsüne yaslanmamı sağladı. Ona kısa bir bakış attıktan sonra halka döndüm. Hekes bizi izliyordu. "Kızlar demin kalabalığın içerisinde söylediğiniz şeyleri harfi harfine tekrarlayın ama bu sefer herkes duysun."
"Lunam biz bir şey demed-" sözünü yarıda kestim ve sözü devraldım. "Dediniz. Şimdi dediğinizin arkasında durun ve tekrarlayın." İlk kız dediklerini tekrarlarken diğeri şaşkın şaşkın arkadaşına baktı.
Sonra sessiz bir şekilde o da dediklerini tekrarlamaya başlayınca onu durdum sesini arttırması için küçük bir uyarı yaptım. Kız sesini artırırken halkın kızlara karşı olan bakışları yeteri kadar sertleşmişti. Arden'in tepkisini merak ettiğim için göz ucuyla ona baktığımda kızlar sanki iğrenç bir parçaymış gibi inceliyordu ve nefes alış verişleri sıklaşıyordu.
Kızlar sözünü bitirince halka döndüm ve konuşmaya başladım. "Bu sürüye ilk geldiğim günlerde de buna benzer bir olay yaşamıştım. O olayda bana hakaret edilmesede biri kendini Arden'e göstermeye çalışıyordu. O gün o kıza bir şey demiştim. 'Bir daha böyle bir şey olursa bu kadar sakin karşılamam' demiştim. Belki hatırlarsınız."
Bu sefer bakışlarımı kızlara çevirdim. "Bu olaydan birilerinin ders almasını beklerken daha da saygısızlaştığınızı görüyorum. Şimdi ben ikinizin bu davranışını göz ardı edebilir miyim sizce?" Kızlar kafasını olumlu anlamda salladı. "Affedebilirsiniz lunam. Değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizem
WerewolfMila'nın okul dönüşünde olanlar sayesinde bir kurdun ona mühürlenmesi. Bütün deltaları öldüren bir delta kurdun ona mühürlenmesi peki. Peki ya o deltanın zaafı Mila ise,o zaman ne olacak? Herkesin aklında aynı soru var bu hikayenin sonu nasıl bitece...