Seyran odaya çıkarken kendisine hakim olmaya çalışıyor, düşmemek için çabalıyordu. Arka planda hala Ferit'in o kızın gitmemesi için mücadelesini duyuyordu. Nükhet'in "Karının yanına git" seslerini yankılanıyordu kulaklarında. İstemiyordu gelmesini. Yüzünü görmek de sesini duymak da istemiyordu. Ferit'in yüzü gözünün önüne geldiği anda bile mide bulantısı tutuyor, dizleri titriyordu. Ferit'ten de bu ahlaksızlık yuvası yalıdan da kurtulacaktı. Kendisine yapılanları bu kez asla unutmayacaktı.
Odaya girdi Seyran. Kapıyı kilitledi. Arkasından gelecek hiç kimseye tahammülü yoktu. Kimsenin yüzünü görmek istemiyordu. İçinde biriken siniri, öfkeyi, hayal kırıklığını eşyalardan çıkardı yine. Odanın altını üstüne getirdi. En çok da duvarda asılı olan Ferit'le sahte mutluluk anıları yakıyordu canını. Evet, hepsi ama hepsi sahteydi. Çünkü Ferit'in sevgisi sahteydi. Biliyordu geçmişte defalarca kez görmüştü işte ama görmezden gelmişti. Ferit bir şekilde aşkına inandırmıştı onu. Hem Ferit hem de etraflarındaki herkes Seyran'a Ferit'in onu ne kadar çok sevdiğini söylemişti defalarca. Kandırıldım diye düşündü Seyran. Ferit'inki aşk değildi. Elde etme hırsıydı. Yeni evliliklerinin ilk sabahı ilk defa göstermişti yüzünü işte. Sonra alıp başını dışarı çıkmaları, onu yalnız bırakmaları, kuzeniyle ilgili yaptığı imalarla Seyran'ı sürekli suçlaması...
Nasıl dayandım bunlara, neden göremedim gerçekleri diye düşünürken resimlerin hepsini paramparça etmişti. Elleri kanasa da aldırmıyordu. Canı o kadar çok yanıyordu ki kanayan elleri düşüneceği son şey bile değildi. Bir süre sonra kendine geldi ve giyindi. Gidecekti bu evden, bir saniye bile durmayacaktı. Dışarıdan gelen Gülgün ve Esme'nin seslerine kulak vermeden değiştirdi üstünü.
Bir süre sonra O'nun sesini duydu. Gelmişti yine yüzsüzce. Kapıyı açması için yalvarıyordu.
"Seyran, Seyran kapıyı aç. Aç kapıyı lütfen konuşalım. Seyran aç, korkuyorum."
Ferit'in sesi uzun zaman sonra ilk defa bu kadar çaresiz çıkıyordu. Seyran çıkmadan hemen önce kimliğini ev Hattuç'un ona verdiği parayı aldı. Parayı ne olur ne olmaz diye saklamıştı bir köşeye. İçinde bir yerlerde her zaman başının dara düşme ihtimalini taşıyordu çünkü. Seyran'ın hayatı hiçbir zaman yolunda gitmemişti. Mutlu başlayıp bitirdiği bir günü olmamıştı. Hayır mutsuzluğu sevdiği için değil hayat bunu ona sunduğu için. Ama artık değişecekti her şey. Seyran kıracaktı zincirlerini. Güçlü hissediyordu. Yıkılmayacaktı hele ki Ferit'in ihanetiyle.
Seyran kapıyı açtı ve Ferit'in suratına tiksinerek baktı. "Korkma o kadar da zarar vermedim odaya. Metresinle evlenince yeniden dekore edersiniz. Şimdi çekil önümden." diyerek Ferit'i aşmaya çalıştı. Ferit zorla kollarından tutmuş yalvarıyordu.
"Seyran ne olur, ne olur yalvarırım sana. Açıklamama izin ver."
Seyran sinirli bir kahkaha patlattı. Ne saçmalıyordu bu adam. Az önce yaşananların açıklanacak tarafı mı vardı?
"Ne saçmalıyorsun Ferit sen! Metresin karnı burnunda ablamın düğününde belirdi birden. Herkesin ortasında öğrendim ben bunu. Üstelik o kızı alıp götürmesinler diye çırpınışlarını izledim. Ne anlatıyorsun?"
"Hayır Seyran bak düşündüğün gibi değil. Ben, ben bilmiyordum."
"Kapat çeneni Ferit. Bilip bilmemen mi mesele. O kızı kolundan tutup getirmişsin bir de buraya. Ne yapacaktın kuma mı alacaktın üstüme? Boşuna dememişsin senden değilse bile Pelin'den çocuğum olsun belki diye. Ne yaptın bunu söyledikten sonra koşa koşa çocuk yapmaya mı gittin metresine."
"Hayır Seyran, yemin ederim o zaman sana kızgınlığımdan söyledim onları. Ben seni aldatmadım."
"Sen hasta mısın Ferit, sarhoş musun sen? Ne demek aldatmadım? Ben mi hamile bıraktım metresini?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalı Çapkını (Yüzleşmeler) pt1
Historia CortaSeyran'ın söyleyemediklerini söyleyip, sustuklarını konuşacağız. Size gül bahçesi değil ama yüzleşmeler vadediyorum.