ZEHİRLİ PLANLAR VE MASUMİYET

605 59 16
                                    


Seyran mahkemeden sonra gerçekten de doğruca eve gelmiş kendisini odasına atmıştı. İçinde tarif edemediği ama ona çok acı veren bir duygu vardı. Evlendikleri ilk andan itibaren kendisini mutsuz ettiği anların sayısı mutlu ettiği anların yüz katı olan adamdan boşanmıştı nihayet. Mutlu olması gerekiyordu. Rahatlaması gerekiyordu ama canı acıyordu. Aklı ve kalbi ölesiye çatışıyordu ve en çok da Seyran'a bu acı veriyordu.

Bir süre sonra odasının kapısı çalındı. Seyran kendisini toparlayarak ve gözlerindeki yaşları silerek doğruldu. "Gel!" diye seslendi. Hocası kapıyı açmış, koridordaki küçük masaya bıraktığı tepsiyi alarak içeri girmişti. Tepside iki fincan taze demlenmiş filtre kahve ve Seyran'ın bayıldığı o meşhur ekler pastalardan vardı. Kahve ve çikolata karışımlı koku odanın her yanını sarmışken Seyran'ın yüzünü de gülümsetti. Seyran gülümserken yine de kendisini tutamamıştı. Gözlerinden yaşlar ister istemez düşüyor Seyran da onları hocasına göstermeden silmeye çalışıyordu.

Hocası fincanı Seyran'a uzatırken söze başladı "Seyrancım, hiç utanmana çekinmene gerek yok. Böyle hissetmen çok doğal. Tabii ki üzüleceksin ağlayacaksın. Neden kendini zorluyorsun böyle?"

Seyran dudağı titreyerek konuşmaya çalıştı. "Bilmiyorum hocam. Sanırım kendimden ve duygularımdan utanıyorum. O kadar büyük şeyler yaşadım ki, o kadar haksızlığa uğradım ki o evlilikte... Bittiğine üzülmekten utanıyorum. Ferit'i sevmekten utanıyorum."

"Canım bak, insan duygularını yönetemez. Yönetebilseydi dünya bu halde olmazdı. İnsanlar büyük hatalar yapmazdı. Sen çok genç bir kadınsın. Aşık oldun. Aşkını yaşadın ve başına birçok talihsizlik geldi. Bunun sonucunda bir karar verdin. Duygularını gömmen gerekmez ki bunun için. Ama sen... Sen pişman mısın yoksa?"

"Hayır asla." dedi Seyran sakince. "Ben iki evliliğimizin ilk gününden beri elimden geleni yaptım. Her zaman evlilik kurumuna saygı duydum. Ferit'i sevmediğim zaman bile ona sadık oldum. Benim de hatalarım olmuştur elbette ama Ferit'in yaptıklarının yanında esamesi okunmaz bile. Evet ona aşığım hala ama kendime olan saygım her şeyden önemli. Hamile bıraktığı metresiyle aynı evde yaşıyor. Nasıl pişman olayım? Üstelik o metresi bizim hayatımızdayken beni sorguluyor kısıtlıyordu. Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum."

Hocası yüzünde buruk bir gülümsemeyle baktı Seyran'a. Gerçekten gencecik bir kadın için omuzlarına yüklenen yükler ne kadar büyüktü. Ferit her adımında suiistimal etmişti bu evliliği.

"Tamam canım. Sen şimdi bunları düşünüp kendini hırpalama. Elinden gelenin en iyisini yaparak mücadele ettin tüm bunlarla. Hiçbiri senin suçun değildi. Hadi soğutmadan iç bakalım kahveni. O ekleri de at bakalım ağzına. Daha yeni yapmışlar, tazecik." diyerek gülümsedi Seyran'a.

Seyran da hocasına gülümseyerek kahvesinden kocaman bir yudum pastasından da bir ısırık aldı. Gözlerini kapatarak anı yaşamak istedi. Yine de gözünden süzülen bir damla yaşa engel olamadı.

YALI

Ferit dedesiyle konuştuktan sonra odasına çıkıp düşünmeye başladı. İster istemez Seyran'ı düşünüyordu. Neredeydi, ne yapıyordu? Bu sefer babasının eline düşmemiş kendi başının çaresine bakabilmişti. Daha kolay olmuştu o yüzden Ferit'ten boşanması. Ne kadar kolay vazgeçti benden diye düşündü. İçi yine öfkeyle dolmuştu. Öyle ya Seyran her seferinden hayatından çıkıp gitmeyi tercih etmişti.

Ferit kendince haklı olduğunu düşünse de ortada apaçık gerçekler vardı. Seyran'ın Ferit'i her terk edişi sonuna kadar haklıydı. Pelin yüzünden onu pizzacıda bırakıp gitmesi, Pelin'in annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi Ferit'in el kaldırması, Pelin'in bir anda karnında Ferit'in çocuğuyla çıkagelmesi. Tüm ayrılıklarının sebebi Ferit'in Pelin'i hayatından çıkarmamasıydı. Fakat Ferit bencil ve korkak olduğu için bunlarla yüzleşmekten korkuyordu. Bencildi çünkü sadece kendi duygularını düşünüyordu. Korkaktı çünkü hatalarıyla yüzleşmekten, onları düzeltmekten acizdi. Hayatı boyunca arkasının toplanmasına alışmıştı. Bahanelerin arkasına sığınıp hata yapmaktan başka işi yoktu. Kendisiyle yüzleşmeye gücü yoktu. Zehirli bir haklılık duygusuyla etrafa ateş saçıyordu.

Yalı Çapkını (Yüzleşmeler) pt1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin