Mahkeme salonuna girdiklerinde ikisi de birbirinin yüzüne bakmıyordu. Özellikle seyran ne Ferit'e ne de herhangi bir Korhan'a yöneltmişti bakışlarını. Avukatlar anlaşmalı boşanma işini hallettiği için ikisi de imzalarını atmıştı. Bu iş bugün hallolacaktı. Seyran hiçbir şey talep etmemişti yine. Bir kadının gururunu aldığı tazminat ve nafaka belirlemese de Seyran Korhanların hiçbir şeyini almamak adına yemin etmişti kendine.
Hakim Seyran'a "Boşanmak istiyor musunuz?" Sorusunu yönelttiğinde Ferit'in o zamana kadar Seyran'dan kaçırdığı bakışları Seyran'ın gözlerini buldu. Sabahtan beri yüzünde öfkeli bir ifade olan Ferit'in bakışları yumuşamıştı. İçinde hala bir ümit vardı belki de. Seyran'ın gözlerine bakarken gözleri dolmuştu. Seyran vazgeçerse alır onu giderim buralardan diye düşündü bir an. Arabada Pelin karnında çocuğuyla onu bekliyordu. Hallederdi bir şekilde. Yeter ki seyran evet desin. Fakat her zaman yaptığı gibi Seyran'ın duygularını görmezden geliyordu. Başkasından özellikle Pelin'den çocuğu olacak olmasının ona nasıl hissettirdiğini düşünmüyordu bile.Seyran kararlı bakışlarını hakime döndürdü.
"Evet istiyorum." dedi.
Ferit'in hüzünlü ifadesi tekrar öfkeye dönüşmüştü. Seyran onu yine bırakmıştı işte. O zaman o da kendi hayatını kuracaktı. Seyran da şahit olacaktı bunların hepsine. Hak etmişti.
Hakim aynı soruyu Ferit'e yönelttiğinde öfkeyle cevap verdi.
"Evet. Boşanmak istiyorum."
Seyran Ferit'in sesindeki öfkeyi tanımıştı. Alışkındı buna. Yine işler istediği gibi gitmediği için Seyran'ı suçluyordu. Hata yapıp sorumluluk almıyor hedef şaşırtıyordu.
Mahkeme salonundan çıktıklarında adımlarını hızlandırdı seyran. Gülgüb arkasından seslendi.
"Seyran kızım. Seyran bir bekler misin beni?"
Seyran bıkkınlıkla döndü. Gazeteci ordusunu zaten zor geçmişti.
"Gazetecilerle görüşmemi istiyorsanız asla böyle bir şey yapmayacağım Gülgün Hanım. Lütfen ısrar etmeyin."
Gülgün'ün yüzünde hüzünlü bir ifade belirdi.
"Hayır kızım ne gazeticisi. Umrumda bile değil basın. Ne yazdıkları ne çizdikleri. Ben seni merak ediyorum. İyi misin?"
Seyran kendisine hüzünle bakan bu kadına kıyamadı. Kalbini kırmak istemiyordu onun.
"İyiyim Gülgün anne. Teşekkür ederim sorduğunuz için." diye samimiyetle cevap verdi.
Gülgün sıkıca sarıldı Seyran'a. "Çok özür dilerim kızım. Yaşadıklarını göremediğim, sana yeterince destek olamadığım için çok özür dilerim." Seyran kadının gözlerine hüzünlü bir gülümsemeyle baktı. "Önemli değil. Merak etmeyin ben iyiyim. Daha da iyi olacağım."
Seyran mahkeme salonundan çıktığında karşısında gördüğü manzaraya inanamadı bir an. Önceki boşanmalarında da Pelin gelmiş, Ferit'in Yanımda durmuştu. Şimdi de aynı manzara vardı. Bu sefer Pelin hamile karnıyla arabanın kapısında Ferit'i bekliyordu. Ferit Pelin'in omzundan tutmuş içeri girmesini söylemişti nazikçe. Birden bakışları Seyran'ı buldu. İşte şimdi görecekti Seyran neyi kaybettiğini. Ferit çocuğuna sahip çıkacaktı aynı zamanda da Seyran'ın canını yakacaktı Pelin'e kıydığı nikahla.
Seyran etkilenmem zannederken gördüğü bu manzara canını yakmıştı yine. Evlendikleri gece otel odasında Pelin'in onu karşıladığı sahneyi düşündü. Ferit'in Pelin için kendisini masada bırakmasını hatırladı. Yatak odalarına Pelin'i getirmesini, Pelin'e müstakbel karım demesini, Pelin'in hamile haliyle ablasının düğününe gelişini... Ben bunlara ne için katlandım dedi Seyran? Neden? Sevgi böyle bir şey miydi? Aşk bu kadar kirli miydi? Peki onun sevgisi neden bu kadar temizdi? Seyran bunları düşünürken etrafında konuşan kadınları fark etti. Annesi bir yerlerde oturalım hasret giderelim diyordu."Yok anne eve gitmem lazım. Yarına yetiştirmem gereken bir çizim var. Ayrıca şimdi olay sıcak. Nereye gitsek gazeteciler peşimize düşer."
"Tamam kuzum. Sen en iyisini bilirsin." dedi Esme. Seyran hepsiyle sarılarak vedalaştı. Hocasıyla birlikte hala soru sormak için direnen gazetecileri aşıp arabaya yürüdüler.
Ferit arabada arkada Pelin'in yanında otururken gözünden düşen yaşlara hakim olamadığını fark etti. Bir eliyle hızlıca sildi gözlerini. Pelin bu duygusal boşluktan yararlanmak istemişti. Elini Ferit'in elinin üstüne koydu sakince. Ferit yüzünü çevirip baktığında Pelin'in masum(!) bakışlarını gördü. Ona içten içe kızgındı böyle bir haberle gelip hayatını alt üst ettiği için. Bir taraftan da çocuğunun annesiydi işte. Ona bir evlat verecekti. Gülümsemeye zorladı kendisini.
Eve döndüklerinde Halis Ağa huzuruna çağırdı Pelin ve Ferit'i. Bu sefer mahkemeye gelmemişti.
"Gözün aydın torunum. Bu olmayacak işten, evlilikten kurtuldun. Artık o kızın adını dahi anmayacaksın. Çocuğunun annesiyle en kısa zamanda nikahın kıyılacak. O yüzden her sabah şirkette göreyim seni. Baba oluyorsun artık. Sorumluluk alacaksın."
"Ben de seninle bu konuyu konuşacaktım dede. Benim aklımda bazı planlar var. Müsaade edersen anlatayım."
Ferit Pelin'e dönerek "Bundan sonrası iş konuşması olacak. Sen çık istersen yorulma daha fazla." dedi.
Pelin Ferit'in kendisini düşünmesine oldukça sevinerek odayı terk etti. Halis Ağa'ya arkasını dönmeden geri geri gitmeyi ihmal etmemişti.
"Dinliyorum evlat. Anlat bakalım." dedi sevecen bir şekilde Halis Ağa. Torununun Pelin'e olan davranışlarını beğenmişti. Nihayet adam oluyor, o kızdan uzaklaşıyor diye düşündü.
"Dede daha önce de sana anlatmıştım aslında. Ben uzun süredir kendi kendime tasarım yapıyorum. Bir koleksiyon çıkartmaya yetecek çizimlerim var. Ben kendi markamı kurmak istiyorum. Oğlumun, bu ailenin varisi için yatırım olacağını düşünüyorum."
Halis duyduklarından etkilense de henüz Ferit'in kendi markasını kuracak kadar pişmedi ğini düşünüyordu. Sonuçta kendisi Halis Korhan markasını sıfırdan kurmuştu. Bu dünkü çocuk hemen bir şeylere konmanın derdindeydi. Bunları düşünse de bozuntuya vermedi. Ferit evlenip çocuk sahibi olunca istediği kıvama gelecekti nasılsa. Pelin de tam istediği gibi bir gelindi. Seyran gibi asi ve dik başlı değildi. Ferit'i bu iş kesinleşinceye kadar hoş tutması lazımdı.
"Tamam evlat. Sen getir göster bakalım çizimlerini. Han'a da götürür kolsuz ustaya gösteririz. Varsa bir cevher kurarsın tabii markanı."
Ferit çocuk gibi sevinmişti. "Teşekkürler dede. Tamam ben toparlıyorum en kısa zamanda çizimlerimi." diyerek odadan çıktı.
Ferit içindeki zafer duygusuyla daha da güçlü hissediyordu şimdi. Hem kendi işi hem çocuğu hem de ailesi olan oydu. Seyran değil kendisiydi güçlü olan. Dimdik ayakta durup kendisine muhtaç olmayan Seyran'a böyle gösteriyordu kızgınlığını kendince. İçinde onunla rekabet ediyordu. Bakalım bu rekabetin kazananı kim olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalı Çapkını (Yüzleşmeler) pt1
ContoSeyran'ın söyleyemediklerini söyleyip, sustuklarını konuşacağız. Size gül bahçesi değil ama yüzleşmeler vadediyorum.