BU KEZ SON

829 65 8
                                    


Seyran yeni güne uyanmıştı. Dün Ferit'le konuştuktan sonra içini dökmüş olmanın rahatlığıyla eve gelip günlerce uyuyamadığı kadar huzurlu uyumuştu. Hocasıyla konuşmuşlar ve geleceğini planlamışlardı. Hocası istediği kadar kendisinde kalmasını söylüyordu ama Seyran bunu kabul edemeyeceğini söylemişti. Hem okuyup hem çalışmak niyetindeydi o. Kimseye daha fazla minnet etmek istemiyordu. Kalkıp hazırlandı ve okula gitti. Bütün gün dikkatle ve şevkle derslerini dinledi. Arkadaşlarıyla ortak çalışmalarını ve çizimlerini yaptılar. 

Çıkışta onu tekrar aynı manzara bekliyordu. Ferit Korhan arabasına yaslanmış bir şekilde Seyran'ı bekliyordu. Seyran ise günler sonra ilk defa içten gülüyorlardı arkadaşlarıyla. Ferit'in bakışları birden öfkeyle doldu. Seyran bu bakışları tanıyordu. Ferit kıskançlık ve öfkeden delirmek üzereydi şu an. Kontrolsüz öfkesinin esiri olmak üzereydi. Seyran hızlıca arkadaşlarını göndererek Ferit'in yanına yöneldi. Saçma sapan bir şey yaşansın istemiyordu.

"Ferit, ne işin var senin burada? Dün konuşacağımızı konuşmadık mı biz? Niye geldin yine?"

"Niye geldim değil mi Seyran? Senin keyfin ne kadar yerinde ya. Gelip keyfini bozdum değil mi?"

"Ferit saçma sapan konuşma. Ne keyfinden bahsediyorsun sen?"

"Yalan mı Seyran! Biz bitiyoruz. Boşanma davası açmışsın. Hiçbir şey umurunda değil. Hayatına devam edip arkadaşlarınla kıkırdıyorsun burada."

"Ferit!" Seyran sinirle iç çekip etrafına bakındı. Sakinleşmeye çalışıyordu. "Sen ne dediğinin farkında mısın? Ne yapmamı istiyorsun benden, ne bekliyorsun sen ya?"

"Hiçbir şey beklemiyorum senden Seyran. Sen sadece kendini düşünüyorsun çünkü."

Seyran sinirle kahkaha attı. Alayla gülümseyerek sordu. "Kimi düşüneyim isterdin Ferit? Seni mi, metresini mi yoksa metresinin karnında taşıdığı çocuğunu mu? Ne istiyorsun benden?!"

"Seyran yeter artık. Tamam yaptım bir hata. Defalarca özür diledim senden. Ben de böyle olmasını istemezdim. Zamanı geriye alamam. Neden vazgeçiyorsun her şeyden? Neden unutuyorsun sevgimizi. Hiç mi bir şey ifade etmiyor yaşadıklarımız sana?"

Seyran karşısında öfkeyle, haklıymış gibi konuşan adamın tavırlarına inanamıyordu. Sanki basit bir şeydi yaşadıkları. Hamile metresi hayatlarının tam ortasına dalmıştı. Özür dilemekle geçecek bir şey miydi bu? Hayatının travması haline getirdiği kadını hamile bırakmıştı ve bunu kabullenmesini bekliyordu. Buna sebep olarak da sevgilerini gösteriyordu, yaşadıklarını öne sürüyordu. Seyran yaşadığı hiçbir şeyi unutmamıştı. Her zaman Ferit'in ona yaptıklarını affetmeyi seçmişti bunu da unutmamıştı. O evi terk ettiği günden beri bunları düşünüyordu. Ferit'i affettikçe daha beter hatalar yapmıştı adam. Artık kendisine karşı kullanılan bu sevgi, aşk silahından kurtulmalıydı. Sevgi bu kadar kirli bir şey değildi. Bu kadar aşağılık şeyler yaşamayı hak etmemişti Seyran.

Ferit'in gözlerine dikti gözlerini. En hissiz haliyle döküldü cümleler dudaklarından "Seni artık sevmiyorum Ferit. İçimde sana karşı hiçbir şey yok. Sokakta geçen herhangi bir adamdan farkın yok benim için. Yaşadığımız her şeyi unutup yaşanmamış farz ederek devam edeceğim hayatıma. Sana da tavsiye ederim. Hoşça kal."

Seyran arkasına bakmadan ayrıldı oradan. Ferit'in gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Üzüntü, yıkım ve öfkeyle dolmuştu içi. Seyran'ın söyledikleri canını yakmıştı. İçi intikam ateşiyle doldu. O da Seyran'ın canını yakacaktı. Bu söyledikleri için pişman edecekti onu. Seyran için her şeyi göze almıştı. Şimdi nasıl bunları söylerdi ona? Ferit her zamanki gibi kendi hatalarını görmekten uzaktı. Kendisi karısının başka bir adamla yemek yemesini bile kabullenmezken metresinden çocuk yapmıştı ve hala olan bitenlerden dolayı Seyran'ı suçlayabiliyordu.

Arabasına atlayıp hırsla eve gitti. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Gülerken bir taraftan ağlıyor bağırarak direksiyonu yumrukluyordu. Seyran'ın kendisinden vazgeçebilmesini hiçbir zaman hazmedememişti. Yine hazmedemiyordu.

Ferit eve döndüğünde büyük bir sürprizle karşılaştı. Halis Pelin'i eve getirmişti. Hatta el üstünde tutup büyük bir özenle karşılamıştı onu. Torununun çocuğunu taşıdığını düşündüğü kadına "Evine hoş geldin kızım." demişti. Pelin çoktan odaya yerleşmiş hevesle Ferit'i bekliyordu. Ferit neye uğradığını şaşırarak dedesinin yanına gitti.

"Dede ne yaptın sen? Neden getirdin Pelin'i buraya?"

"Neden getirmeyeyim? Senin çocuğunu taşıyor bu kız. Gözümüzün önünde olacak."

"Dede ben hala Seyran'la evliyim. Unuttun galiba."

"Boşanacaksın Ferit. O kız senden boşanmak istiyor. Peşinde dolaşmayacaksın artık. Pelin'le evlenip çocuğuna sahip çıkacaksın."

"Öyle bir şey olmayacak dede. Pelin'le asla evlenmeyeceğim."

"Sen ne zaman sözlerini tuttun Ferit? Lafıma geleceksin paşa paşa. Hadi çekil şimdi gözümün önünden. Çocuğuna sahip çıkacaksın, o kıza düzgün davranacaksın unutma."

Ferit dedesinin odasından hışımla çıktı ve Pelin'in yanına gitti.

"Pelin ne işin var senin burada? Neden bana sormadan geliyorsun sen buraya ya?"

"Ne yapsaydım Ferit? Ya dayımın dediği gibi yaşayacağım ya da Halis Korhan'ın. Babam beni evlatlıktan reddetti evlilik dışı çocuk yaptığım için. Ne kadar çaresizim görmüyor musun?"

Pelin yatağa çökerek ağlamaya başladı. Her zamanki gibi Ferit'in aptallığını kullanıyordu onu avucunda oynatmak için. Ferit yine manipüle olmuştu Pelin'e.

"Tamam Pelin. Bir şeyleri toparlayana kadar burada kalırsın. Sonra annenle sana bir ev tutarız."

"Sen?" diye kaldırdı başını Pelin. Umutla bakıyordu yüzüne.

"Benden bir şey beklemediğini söylemedin mi sen Pelin? Çocuğa sahip çıkacağım işte."

"Oğlumuz anne babası ayrı büyüyecek yani?" dedi Pelin ağlamaya devam ederek.

Ferit Pelin'in yanına oturdu. Elini omzuna koyarak konuştu "Pelin, bak ben sizin her zaman yanınızda olacağım. Sizi bırakmayacağım. Hep destek olacağım."

"Lütfen bizi bırakma Ferit." diyerek omzunda ağlamaya devam etti Pelin.

Seyran Ferit'le konuşmasının etkisiyle sinirle dönmüştü eve. Hala karşısına geçip pişkince konuşmasını kaldıramıyordu. Ferit'e söyledikleri yalandı tabii ki. Hiçbir duygu bu kadar kolay bitmezdi. Üstelik Seyran karşılıksız, çıkarsız, hiçbir şey beklemeden sevmişti Ferit'i. Tertemiz bir sevgiydi bu. Fakat Ferit o kadar kirletmişti ki sevgilerini artık hiçbir şeyin dönüşü yoktu. Seyran duşa girip rahatlamaya çalıştı. Ferit'le karşılaştığı ilk günden beri yaşadıklarını düşündü. Evet babasının evinde de çok mutlu değildi ama hayatında çok önemli bir şey vardı; hayalleri. Ferit hayallerini çalmıştı onun. Birlikte kurdukları hayalleri de kirletmişti, mahvetmişti. Şimdi zincirlerinden kurtulma vaktiydi. Seyran başından beri hak etmediği tüm yaşantılardan kurtulacaktı bu boşanmayla. Bu kez son olacaktı.

Yalı Çapkını (Yüzleşmeler) pt1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin