Suna'nın gerçekleşmeyen düğününden sonra Seyran da evi terk edince Hattuç Kazım'a büyük yeminler etmiş ve asla o yalıda bir dakika daha kalamayacağını söylemişti. Kazım iki kızını da yamayacağı yalıdan kolay kopmak niyetinde olmasa da Hattuç hakkımı helal etmem deyince dayanamadı. Esme ve Suna da daha fazla orada kalmak istememişlerdi zaten. Hep beraber bir otele yerleştiler. Kazım ne kadar babasından kalanları satıp savsa da elinde bir şeyler vardı.
Suna ise kardeşinin yaşadıklarını gördükçe o yalının ne kadar lanetli bir yer olduğunu, içindekilerin ise ne kadar korkunç insanlar olduğunu bir kez daha anlamıştı. Kardeşi kurtulmuştu bu lanetten. O geceden sonra Kaya ile arada sırada konuşuyorlardı. Kaya Pelin'in yalıya geldiğini söyleyince Suna bir kez daha yıkılmıştı. Kardeşini asla hak etmemişti bu aşağılık aile. Hele o Ferit... Güya ölüp bitiyordu kardeşinin aşkından. O yüzden Ferit'in telefonunu çok geçmeden engellemişti. Kendisini Seyran'ı sorma bahanesiyle arayan Abidin'e de sert bir şekilde bir daha aramamasını söylemişti. Çünkü Abidin zorla evlendirildiğini bildiği halde yüzüne bakmamıştı Suna'nın.
Evet Suna belki doğru bir karar vermemişti Kaya'yla evlenmeye karar vererek. Ona âşık değildi. Sadece babasından kurtulmak, iyi bir hayat sahibi olmak istiyordu. Belki de en başından kendi hakkı olduğunu düşündüğü yalı hayatına kavuşmak istiyordu. Ama kardeşinin yaşadıklarıyla görmüştü ki bu hayat korkunç bir kâbustu. Israrla evlenmek isteyen Kaya'dan bu yüzden düşünmek için süre istedi.
Seyran mahkeme gününe kadar ne yapacağını düşünüyordu. Aklı fikri o gündeydi. Prangalarından kurtulmak için doğru zaman geliyordu. Yalan söyleyemezdi. Ferit'ten nefret de etse tiksinse de içindeki aşkı tamamen öldüremezdi. Bu yüzden ara ara panik atakları tutuyor çoğunlukla geceleri de depresif bir moda giriyordu. Ferit'le mutlu olduğu zamanları özlüyordu. Ne kadar az olduğunu düşündü bu zamanların. En başından itibaren mutlu olmak için ne kadar çabaladığını, Ferit'i ne kadar çok affettiğini düşündü. Seyran kendinden ne çok vermişti bu ilişki için. Elinde ne kalmıştı? Kendine olan saygısı ve gururu zedelenmişti. Yine de mutlu olabilecekleri ihtimalleri düşündü. Bir çocukları olurdu belki. Dünyayı birlikte gezerlerdi. Yaşamayadığı şeyleri üzülüp içindeki özlemle baş etmeye çalışırken telefonu çaldı. Arayan Asuman'dı.
"Alo."
"Alo Seyrancım merhaba."
"Merhaba Asuman." dedi soğuk bir sesle. Asuman onu evi terk ettiğinden beri hiç aramamıştı. Sadece birkaç kez mesaj atıp nasıl olduğunu sormuştu. Ara sıra Gülgün'le konuşmuştu. Onun için de tek şartı Ferit'ten bahsetmemekti. Kadın oğlunun yaptıklarından o kadar utanıyordu ki zaten konuyu açacak cesareti yoktu.
"Seyran biliyorum bana kırgınsın. Belki de kızgınsın. Ama inan arayıp ne diyeceğimi bilemedim."
"Bilmiyorum Asuman. Sen o evde benim için hep farklı bir yerdeydin. Sırdaşımdın benim. Seni kızkardeşim yerine koydum. Belki de bu yüzden kırıldım."
"Haklısın Seyran. Ne desen haklısın. Ama inan yaşananlara, yaşadıklarına o kadar üzüldüm ki arasam da sana ne diyeceğimi bilemedim. Hele Pelin'in gelişinden sonra.."
"Ne?"
"Pelin... Şey sen bilmiyor muydun? Çok özür dilerim Seyran." Asuman pot kırmıştı. Çünkü ne Ferit ne ablası ne de bir başkası Pelin'in yalıya gelişinden bahsetmemişti Seyran'a.
"...." Seyran cevap veremedi.
Ne olursa olsun evliydi. Ağlayarak, kahrolarak çıktığı o yalıya Pelin sevinçle kabul etmişlerdi demek ki gayrimeşru çocuğuyla. Bu Korhanlar için bile çok büyük bir iğrençlikti.
"Seyran orada mısın? Ses ver lütfen."
"Buradayım Asuman. Aradığın için teşekkürler. Görüşmek üzere. Kendine dikkat et."
Seyran telefonu kapattıktan sonra gözyaşlarını sildi. Ferit'le yaşayacağı hiçbir mutlu ihtimal yoktu. Ferit bunların hiçbirine değmezdi. Pelin'den çocuğum olsun istiyorumdur belki, Pelin benim hayatımda hep var olacak derken ne kadar da ciddiymiş diye düşündü. Seyran olmayacak şeyler için canını acıtmıştı aylarca.
Kazım düğün gecesinden sonra birkaç kez Seyran'a ulaşmaya çalışmış ama her defasında Seyran tarafından geri püskürtülmüştü. Yabancı bir akademisyenle yaşadığını üstelik bu kadının güçlü bir kadın hakları aktivisti olduğunu öğrenince hafiften tırsmıştı. Seyran en son konuşmalarında Ferit'ten kesin olarak boşanacağını ve eğer babası kendisini rahatsız etmeye devam ederse koruma kararı aldıracağını söyledi. Kazım tüm şiddet faili adamlar gibi korkağın tekiydi aslında.
Otelde kalırken Korhan'ların üstüne yaptığı rezidansı ve tarlayı satıp yeni bir ev alma düşüncesine girmişti ki Orhan Korhan'ın kendisine tuzak kurup evi ve arsayı aslında hiçbir zaman üstüne geçirmediğini öğrendi. Korhan'lardan bunun hesabını misliyle soracaktı. Rezil edecekti onları cümle âleme.
Bu sırada Ferit ne kadar Pelin'le evlenmeye ikna olsa da onu bu evliliğin sadece çocuk için olduğuna ikna etmeye çalışıyordu. Boş hayallere kapılmasını istemiyordu. Pelin ise amacına her zamankinden fazla yakındı. Bu yüzden Ferit'e baskı kurmuyor, her şeyi anlamış görünüyordu. Annesi de her zamanki gibi kızına tam destek gösteriyordu. Anne kız iyice yalıya yerleşmişlerdi.
Gülgün İfakat ve Orhan ilişkisini Seyran ifşa ettikten sonra boşanma isteğini Halis Ağa'ya bildirmiş ama ciddiye alınmamıştı. İfakat odasından çıkamıyor kimsenin yüzüne bakamıyordu. Halis Ağa olanlar duyulmasın diye onu hiçbir yere gönderemezdi. Yaptıkları rezillikleri yüzlerine vurup ikisini de azarlayıp aklınca cezalarını kesmişti ama ötesi yoktu. Ne de olsa onlar ahlaksızlığa alışkındı. Onların cezalandırdığı tek şey dürüstlüktü, ahlaktı, sadakatti. Kısacası Seyran'dı.
Gülgün her şeye rağmen bu kez dik duracaktı. Seyran gibi o da kendi mücadelesini verecekti. Bavulunu topladı ve evden ayrıldı. Babasından kalma bir evi vardı Moda'da. Oraya gidecekti. Bu hikâyede sadece Seyran değil bu zamana kadar ezilen tüm kadınlar artık güçlü olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalı Çapkını (Yüzleşmeler) pt1
Cerita PendekSeyran'ın söyleyemediklerini söyleyip, sustuklarını konuşacağız. Size gül bahçesi değil ama yüzleşmeler vadediyorum.