Ay Gözlü'm,
İlk mektubumu nasıl ve ne şekilde sana ulaştıracağımı düşündüm iki gün boyunca. Bu mektubu sana verirken kim olduğumun belli olmasını istemiyorum çünkü. Zamanı gelecek ve öğreneceksin. İki gün ardından bir fikir buldum, montunun cebine koydum gizlice. Neyse ki dersiniz bedendi, şanslı bir adamımdır. Dört teneffüs boyunca mektubu fark etmeni bekledim. Neredeyse umudumu kaybedecektim fakat teneffüste montunu giydiğini gördüğümde o umudum geri geldi. Bir an önce mektubu fark etmeni diledim içimden. Dileğimin üstünden bir dakika bile geçmedi, sen fark ettin. Önce kaşların çatıldı, sonra dudaklarını araladın. Cebinden çıkardığın kağıda şaşkınca bakarken gülümsemeden edemedim. Yanındaki arkadaşına bir şeyler deyip uzaklaştığını izlediğimde nefesimi tutmuş, seni izliyordum. Merak vardı içimde, nasıl bir tepki verecektin diye çok merak ediyordum. Gözlerin yavaş yavaş satırlara dokundu. Kaşların çatık ve ciddi bir şekilde okuyordun. Tepki vermeyişin her saniye daha da eziyet çektiriyordu bana. Sonra mektubu özenle katlayarak güldün ve montunun cebine koydun tekrardan. Dudaklarında oluşan o kıvrılma bile tüm günümü güzelleştirdi. Bana iyi geliyorsun, bana her şeyinle iyi geliyorsun Leya.
X.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖĞÜS KAFESİ ZİNDANI
General Fiction❝Bir mum yak küçük kız, eğer karanlıkta kalırsan karanlık olursun. Ya ateşe sığınacaksın ya da karanlığa. Ya ateşinle onları küle çevireceksin ya da karanlığında onları boğacaksın. Seç birini, zamanın doluyor küçüğüm.❞ ...