brother

14- Eğlence

Jimin ilk defa abisi onu arkadaşlarının yanına davet ettiği için heyecanlıydı. O günden sonra Jungkook Jinghyu ile ne konuştuysa kardeşine daha ılımlı davranmaya çalışıyordu.

Bugün de Jungkookların evinde içme planları vardı ve Jimin'i de götürmek istemişti. Hem yaşıtı olarak Hoseok'un kardeşi de gelecekti hemde ona verdiği 18 olunca bara götürme sözü yerine tutuyordu. Onu hemen bar ortamlarına sokmak istemiyordu.

Hazırlandıktan sonra birlikte yukarı çıkıp Jungkook'un evine geldiler.

Jimin ayakkabılarını çıkarırken Jungkook'un gıcık bir ses tonuyla "Sehun ve Chanyeol da geldi amına koyayım." diye fısıldadığını duydu.

Jinghyu yüzünü buruşturarak bakarken "Onlar niye gelmiş lan?" diye sordu. Bu sırada Jimin ayakkabısını çıkarmış öylece onların yanında dikiliyordu.

"Ne bileyim. Neyse yapacak bir şey yok." Jungkook, arkadaşının arkasında duran çocuğa kısa bir anlığına bakıp göz kırptı. "Dersler nasıl gidiyor?"

Jimin son konuşmalarından sonra kendini utangaç hissettiği için "Iyi." diye mırıldandı sadece.

Jungkook da bir şey demeden yeniden Jinghyu'ya döndüğünde birlikte salona doğru ilerlediler.

Içeri girdiklerinde koltukta oturan yüzlere göz gezdirdi Jimin. Sadece Hoseok'u ve Yoongi'yi tanıyordu. Tanımadığı kişilerde büyük ihtimalle Jungkook'un kapıda hoşnutsuz bir şekilde bahsettiği kişilerdi.

Jimin abisiyle birlikte çift kişilik koltuklardan birini oturdu ve sessizce etrafını izlemeye başladı. Herkes birbirini tanıdığı için aralarında konuşuyordu ama sarışın çocuk kimseyi doğru düzgün tanımadığı için öylece durup bakınıyordu.

Gözleri karşı koltukta oturup Hoseok ile konuşan Jungkook'a kaydığında derin bir nefes aldı. Saçlarını arkaya doğru yatırmıştı ve yüz hatları daha da ortaya çıkmıştı sanki.

Jimin gittikçe ona kapılıyor gibi hissediyordu ve bu hiç iyi bir şey değilmiş gibi duruyordu.

Hoseok'un yanında duran çocuğun kardeşi olduğunu anlamıştı çünkü fazla benziyorlardı. Jinghyu söylemişti zaten yaşıtı birinin olacağını.

Jimin onları izlemeye devam ederken Jungkook'un, Hoseok'un kardeşiyle konuşmaya başladığını görünce huzursuzca kıpırdandı oturduğu yerde.

Sanki çok samimilermiş gibi gülüşerek konuşuyorlardı ve bu Jimin'i sinir etmişti. Vücudunu saran kıskançlık hissiyatı onu yavaş yavaş ele geçirirken kaşlarını çattı sinirle.

Sadece bana özel değil diye düşündü.

Zorlukla gözlerini onlardan ayırdı ve abisine çevirdi. Eline bir bira kutusu almış yudumlarken yanında oturan çocukla konuşuyordu.

Çocuk onu fark ettiğinde Jinghyu'ya bakarak "Kardeşin değil mi?" diye sordu. Jinghyu başını salladığında Jimin'e doğru elini uzatıp "Sehun ben." dedi.

Sarışın çocuk çekingen bir tavırla kendisine uzatılan eli sıktı ve gülümseyerek "Jimin." dedi. Daha sonra onun yanında oturan çocuk uzatıp "Chanyeol bende." demişti.

Jimin onunla da tokalaştıktan sonra "Memnun oldum." dedi tatlı bir ifadeyle.

Daha sonra yeniden önüne döndü ve gözlerini Jungkook'un olduğu tarafa çevirdi. Kendisine dümdüz bir ifadeyle bakarken elinde telefon olduğunu gördü. Çenesinin ucuyla telefonu işaret ettiğinde Jimin ilk başta anlamsızca baktı ama daha sonra heyecanla gözlerini kaçırıp cebinden telefonunu çıkardı.