Jimin ne yapıp edip Jungkook'un yanına oturmayı başarmıştı. Diğer yanına ise abisi oturmuştu ve ikisinin arasında hiç olmadığı kadar güvende hissediyordu.
Etrafına bakınıp yüksek sesli müziğe eşlik eden eğlence çığlıklarını dinlerken ritme uygun biçimde dans eden insanları izlemeye başladı.
Jungkook barın loca kısmına rezervasyon yaptırdığı için pistin üst kısımda olan koltuklu bölmelerden birinde oturuyorlardı.
Herkes eline aldığı içkisini yudumlarken Jimin de bira bardağını dudaklarına yaklaştırdı ve küçük bir yudum aldı. O sırada abisinin bakışları yanındaki küçük bedene döndü. "Dikkat et uçma."
Ses tonundaki alaylı ton Jimin'in kaşlarını çatmasına neden olurken burnunu kırıştırdı mızmız bir tavırla.
Jinghyu onun bu hareketine gülüp elini saçlarına attı ve sarı tutamları iki yana doğru dağıttı. Jimin yerinde kıpırdanırken geriye doğru çekildi ve bunu yaptığı için sırtı Jungkook'un göğsüne yaslandı. Umursamamaya çalışarak abisinin elini tuttu ve ittirip "Bozma saçlarımı!" diye bağırdı.
"Tamam lan tamam." Jinghyu onu daha fazla sinir etmek istese bile Jimin'in huysuzlanınca çok gıcık birine dönüştüğünü bildiği için vazgeçti ve elini kendine çekip önüne döndü.
Jimin de o sırada hiç istemese bile sırtını Jungkook'un göğsünden ayırıp yeniden koltuğa yaslandı. Bu sırada bakışları Jungkook'a kaymıştı kısa bir anlığına. Gülerek diğer yanında oturan Hoseok'un kardeşiyle konuştuğunu gördü.
Kıskançlık duygusuna engel olamazken dikkat çekmemek için bakışlarını onların üzerinden çekti ama bacağını yana doğru atıp Jungkook'un bacağına değdirdi.
Sanki gayet normal hareket ediyormuş gibi yerinde kıpırdanırken Jimin'in deri pantolonu Jungkook'un kotuna sürtünmüştü. Onunla en ufak bir temasta bile cayır cayır yandığını hissediyordu Jimin.
"Rahat dur rahat." Bir anda kulağında hissettiği nefes ve yakından gelen tanıdık sesle irkilen çocuk kafasını çevirip kendisini sırıtarak izleyen adama baktı.
Bir şey demeden gözlerini kırpıştırıp hızlıca önüne döndü ve elindeki birayı yudumladı. Onunla yakın temasta bulunmak kalbinin ritmini değiştiriyor ve aklını başından alıyordu. Halbuki sadece bacakları birbirine sürtünmüştü. Daha fazlası olsa kalbi dururdu herhalde.
Jimin kendi kendine yanındaki genci düşünmeye devam ederken masada dönen muhabbeti dinliyordu. Tam olarak dinlediği söylenemezdi aslında. Dikkatini çeken kısımlara odaklanıp olayı anladıktan sonra yeniden umursamama moduna geçiyordu.
Ama tam şu anda Hoseok'un söylediği şey yakından ilgilendiği bir mevzu olduğu için anında ona çevirdi kafasını.
"Bu Jungkook bizi satıyor benden söylemesi. Lan kaç haftadır kızlarla buluşmalara gelmiyorsun it herif. N'oldu, aşık mı oldun?" Hoseok dalga geçer gibi konuştuğunda Jimin hariç herkes gülmüştü. Jungkook da histerik bir kahkaha bırakmıştı masaya.
"Ayıp ediyorsun." Diğer yandan Hoseok'a katıldığını belli ederek Yoongi konuşmuştu.
"Bu aralar derslere yoğunlaşmam lazım. Hukuk okuyorum ben hukuk. Ülkenin bana ihtiyacı var." Jungkook'un söylediği şeye gülmek istese bile kendini tuttu Jimin. Nedense hoşuna gitmişti. Başkalarıyla sırf Jimin için buluşmaması sarışın çocuğu gerçekten hoşnut etmişti.
Eğer o da Jimin'e bir şeyler hissetmese sunduğu anlaşmayı kabul etmez ve başkalarıyla buluşmaya devam ederdi, değil mi?
"Ya bi yürü git. Kızların kalbini çalıp dolandırıcılık yapıyorsun resmen. Gelmiş hukuktan bahsediyor." Bu defa Jinghyu dalga geçerek söylendiğinden Jimin'in içinde beliren heves boğazına dayanmıştı bir anda. Yutkunup gıcık hissiyatı yok etmeye çalışsa da Hoseok'un dediği şeyle daha da kötü olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
brother
FanficJimin abisinin arkadaşının büyüsüne kapılmaya başlamıştı ve bu içten içe onu korkutuyordu. (texting , düzyazı)