Jimin sabah uyandıktan sonra hızlıca hazırlanıp dersi olduğunu söyleyerek evden çıkmıştı. Dersi yoktu ve Jungkook'un dersi olmadığını da biliyordu.
Dün gece yaşanan gergin anları düzeltmek için yanına gitmeye karar vermişti.
Merdivenleri hızlıca çıkıp kapının önüne geldikten sonra zile iki kez uzunca basarak beklemeye başladı.
Kısa bir süre sonra kapı açıldığında karşısında Jungkook'u görmeyi beklerken Taehyun çıkınca "Abin nerede?" diye sordu ve vakit kaybetmeden içeri girdi.
"Bilmem. Sabah çıktı." Taehyun, Jimin'in eve girip çıkmasına alıştığı için tepki vermeden kapıyı kapattı ve uykudan yeni kalktığı için dağınık olan saçlarını arkaya doğru yatırıp "Ben geri uyuyorum. Sende ne yaparsan yap." diyerek misafir odasına girdi.
Jimin onun arkasından göz devirip cebinden telefonunu çıkardı ve salona doğru ilerlerken Jungkook'u aradı. Birkaç kez çaldıktan sonra telefon açıldığında "Neredesin?" diye sordu anında.
"Markette."
Jungkook'un soğuk sesi hoşuna gitmediği için yüzü düşerken "Ben sana geldim. Bekliyorum, haberin olsun." dedi Jimin. Dün gece son yazdığı mesajın Jungkook'u kırdığını düşündüğü için kendini kötü hissediyordu.
"Tamam." Jungkook hala soğuk konuşmaya devam etse de "Bir şey istiyor musun?" diye sordu. "Birlikte kahvaltı yaparız."
"Seni istiyorum." Jimin iç geçirerek söylemişti bunu. "Çabuk gel."
"Tamam güzelim."
Jungkook sinirli de olsa kızgın da olsa Jimin'e karşı hoş hitaplar kullanmaktan çekinmiyordu ve bu Jimin'i iyi hissettiriyordu.
On beş dakikanın ardından Jungkook kapıyı anahtarla açıp içeri girdiğinde Jimin anında salondan çıkıp kapının önüne gelmişti. Jungkook'un elinde tuttuğu poşetleri uzanıp aldı ve ayakkabısını rahatça çıkarmasını sağladı. "Hoş geldin."
"Hoş buldum." Jungkook ayakkabılarını düzgünce koyup ev terliklerini giydikten sonra kafasını kaldırdı ve Jimin'in mutfağa doğru giden bedenine bakıp iç geçirdi. Dün gece yaşadıkları tatsız olayı bir an önce unutmak istiyordu.
Jimin'in arkasından Jungkook da mutfağa girdiğinde birlikte poşetten çıkardıkları eşyaları dolaba yerleştirmeye başlamışlardı. İkisi de sessizce hareket ederken Jimin kendini misafir gibi hissetmişti ve bu hiç hoşuna gitmemişti.
Son kutuyu da dolaba bıraktıktan sonra lavaboda sebze yıkamaya başlayan Jungkook'a dönüp "Dün gece bir anda çok saçmaladım." dedi. "Sana açıklamama rağmen üsteleyince bana güvenmiyorsun sandım. Saçma bir düşünceydi."
Jungkook dikkatlice işini yapmaya devam ederken kulağı Jimin'in söylediklerindeydi. "Sana güvenmesem fotoğraf isterdim, görüntülü arardım ya da ne bileyim konum at falan derdim. Sadece okulda yaptığına sinir oldum o kadar."
"Biliyorum, biliyorum ve özür dilerim." Jimin daha fazla dayanamadığı için Jungkook'a arkasından sıkıca sarıldı ve yüzü Jungkook'un ensesinin biraz altına denk gelirken oraya bir öpücük kondurdu. "Barıştık mı?"
"Küstüğümüzü hatırlamıyorum." Jungkook onun bu hareketini tatlı bulduğu için anında gardını indirmişti. Gün geçtikçe Jimin'e olan sevgisi ona karşı anlayışını daha da yüksek seviyeye taşıyordu.
Jimin konuşarak anlaşmanın verdiği mutlulukla kollarını Jungkook'un belinden ayırıp omuzlarına yerleştirdi ve yerinde zıplayıp sırtına çıkmaya çalıştı. Ama bacakları Jungkook'un beline yetişmediği için başaramamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
brother
FanfictionJimin abisinin arkadaşının büyüsüne kapılmaya başlamıştı ve bu içten içe onu korkutuyordu. (texting , düzyazı)