28- Sahiplenmek

3.6K 399 424
                                    

Gece yarısını geçtikten sonra herkes evlerine dağılmaya karar vermişti. Jimin, abisinden izin alıp Taehyungların evinde kalmaya ikna ettiği için onunla birlikte gidiyormuş gibi yapmıştı ama Jungkook Jinghyu ve Hoseok'u bıraktıktan sonra onu almak için geri dönmüştü.

Birlikte arabada yolculuk yaparlarken Jimin başı döndüğü için kafasını arkaya yaslamış bir halde Jungkook'a çevirmiş ve onun ciddi surat ifadesini izlerken "Sen niye sinirlisin?" diye sormuştu. "Abimle de birbirinize gıcık gıcık bakıyordunuz."

Jungkook arabayı dikkatlice sürmeye devam ederken cevapladı onu. "Abin olacak hıyar sırf sevgilisinin arkadaşı diye Jihyoo'ya hak veriyor. Bana laf atıyor ondan."

"Harbi mi?" Jimin şaşkınlıkla bakmıştı onun bu söylediği şeye. Abisiyle Jungkook çok sıkı arkadaşlardı ve böyle bir konuda Jinghyu'nun arkadaşının yanında olacağını düşünmüştü. "Neden ama?"

"Ne bileyim ben. Kendi yediği bok kalmamış gelmiş bana laf ediyor." Jungkook sinirli sinirli konuşurken Jimin elini uzatıp onun bacağının üst tarafına yerleştirdi ve yavaşça okşarken "Sinirlenme hemen." diye mırıldandı. "Eminim açıklaması vardır."

"Açıklamasını da sikerim onu da sikerim. Kusura bakma abin ama ayıp etti. Bu saatten sonra özür dileyene kadar tavrım belli ona." Jungkook kesin ve net konuşuyordu. Gerçekten sinir olmuştu Jinghyu'nun ona söylediği şeylere. Suçu olmamasına rağmen suçlu konumundaydı ve Jungkook bundan nefret ederdi.

Çevresi onun flörtöz bir yapıya sahip olmasından dolayı sürekli çapkın olduğunu söylerdi. Jungkook iş ciddiye bindiği an kaçıp giden taraf olurdu genelde. Yatma konusunda ise iki elin parmağını geçmeyecek kadar kişiyle birlikte olmuştu zaten ve kızların da ona gelme amacı buydu. Kimsenin duygularıyla oynamamıştı bu güne kadar. Fakat herkes öyleymiş gibi görüyordu ve bu Jungkook'u çok sinir ediyordu.

"Abimle arandaki sorun seni ilgilendirir. Ve açıkçası umurumda bile değil onun ne düşündüğü." Jimin kemerini birazcık zorlansa da çıkarıp Jungkook'a doğru uzandı ve yanağına uzun bir öpücük kondurdu. "Sende umursama. Ben inanıyorum sana, yetmez mi?"

Jungkook kendisine tatlı tatlı bakan gözlere yan bir bakış atarken dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Jimin'e karşı içinde beliren hisler gün geçtikçe daha da artıyormuş gibi hissediyordu. "Senin o dudaklarını ısırırım. Tatlı tatlı bakma bana."

"Isırıyorsun zaten. Baksana yara olmuş." Jimin hafiften sarhoş olduğu için kelimeleri yuvarlayarak konuşuyordu ve ne kadar tatlı olduğundan bihaberdi. Elini dudaklarına götürüp alt dudağını aşağı doğru kıvırdı ve "Bak." dedi.

Jungkook gözünün ucuyla onun dudağına bakarken diş izi olan ve kızarmış olan kısma bakarken iç geçirdi. "Oyy kıyamam. Getir bir daha ısırayım."

"Acıyor ama. Dişlerimi fırçalarken nane yakıyor. Üst tarafta da var. Hatta geçen gün şişmişti. Fark ettirmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak dolaştım evde. Hayvan gibi saldırıyorsun resmen dudaklarıma-" Jimin bir anda açılan çenesiyle mızmızlanarak konuşmaya başladığında Jungkook daha fazla dayanamayıp arabayı boş bulduğu bir kenara çekti ve durdurduğu an kemerini çıkarıp yanındaki çocuğu ensesinden tutarak kendine çekti. Dudaklarını birbirine bastırırken lafı ağzına tıktı.

Jimin son sözünü onun dudaklarına doğru söylediği için sesi boğuk çıkmıştı.

Jungkook umursamadan onun alt dudaklarını ağzının içine aldı ve nazikçe öptükten sonra geriye çekilip "Böyle bıcır bıcır konuşmaya devam edersen işimiz zor güzelim." dedi dudakları birbirine sürtünürken.

brother Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin