"Bu ne demek profesör? Benden ailemi gözümün önünde öldüren canavarı değiştirmem için geçmişe gitmemi mi istiyorsunuz? Bunu yapamam."
"Bu iş için uygun olan tek kişi sensin Valeria."
"Ya size ihanet edersem profesör? O zaman ne yapacaksınız?"
"Etme...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çok mantıklı bir başlık :D
♡
Zindandaki o konuşmadan sonra iki günde bir Marvolo'yu ziyaret ediyordum. Nisan ayının son gününe gelmiştik ve o özgürlüğünü geri istememişti. En şaşırdığım nokta da buydu zaten. Bir kere bile beni buradan çıkar dememişti. Koskoca karanlık lord, lord Voldemort'u zindana tıkmıştım ve o buna sesini çıkarmıyordu.
"Bügün Riddle'ı ziyaret etmeyecek misiniz?" Dedi Maven. Gözlerimi şöminedeki ateşten çekmedim, sessizliğim güzel bir cevaptı. "Beş dakika için ciddiyeti bozabilir miyim kraliçem?" Başımı ona çevirdim. "Saçmalamayacaksan."
Maven omzumdan tuttu destek verircesine. "Özel bir gün değil mi?" Yavaşça başımı salladığımda burukça gülümsedi. "Ne yaşandı bilemem, Val. Gün boyunca sessizdin zaten. Ek söyleyebileceğim istediğin zaman bir sırdaş olabilirim, bunu biliyorsun."
Yüzümde buruk bir gülümseme belirdi. "Bügün anne ve babamın ölüm günü. Ayrıca ufak bir sürprizim var, sen beni sessiz sanarken o planı uygulamaya soktum."
Maven'ın kaşları çatıldı. "Ne? Benim neden hiçbir şeyden haberim olmadı?" Dudağımı büzüp omuz silktim. "Birazdan, hatta birkaç saniye sonra içeriye birisi girecek ve anlatacak zaten."
Cümlemi bitirmemle kapı çalmıştı. Maven ayağa kalkıp ciddiyet maskesini takındı ve kapıdakine gelmesini emretti. İçeriye giren kadın telaşlı görünüyor ve hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordu. Nefesini bir nebze de olsa düzene soktuğunda konuştu orta yaşlarda olan cadı.
"Kraliçem." Yerlere kadar eğilerek reverans yaptıktan sonra başı yere eğik bir şekilde onu telaşlandıran olayı anlatmaya koyuldu. "Kraliçem, Yunanistan büyü bakanlığının büyük kısı yanıyor. Bunu nasıl yaparlar bilmiyorum ama sizin işaretiniz bakanlığın üstünde, gökyüzünde duruyor."
Keyifle gülümsedim. "Ben söylediğim için yapıyorlar zaten Casey." Dedim keyifli sesimle. Maven Casey içerdeyken duygularına hakim olmuş ve tepki vermeden ufak bir bakış atmıştı sadece. Casey ise şokla başını kaldırmıştı. "Ama, majesteleri, bu bir savaş sebebi."
Keyifli gülümsememi silerek ifademi nötürledim. "O bakan gözümün içine baka baka kadın olduğum için beni aşağıladı. Bence de bu bir savaş sebebidir Casey. Kimse benim hakkımda böyle iğrenç bir şekilde konuşamaz."
Katıldığım iki uluslararası liserler toplantısını düşündüm. "Bakan Dzeis bir yılana saldırdı ve yılanın tepki vermemesini bekledi. Yani savaşı çağırdı bende ona kendi ideallerimde bir savaş vereceğim."
"Gümüş saray meclisinin toplantı salonunda toplanmasını söyle. Çıkabilirsin." Kadın odadan çıktığında Maven bana döndü. "O herifi zindanlarda süründürmek istiyorum Kraliçem. Buna izin verir misiniz?" Gülümsedim. "Bakanla sen ilgilen Mavey. Ben ülkesinde hakimiyetimi sağlama alacak olurum o sırada."
