değişen kalp ritimleri

937 72 10
                                    

İyi okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar!

Valeria Andrea Rosewood'un bakış açısından:

"Rosewood aile evine hoş geldin." Demir kapıyı itip içeriye girdim. Bakımsız bahçeye bakındım ilk önce, kapının hemen karşısında duran yapay süs şelalesine baktım. Ben etrafı incelerken Riddle'ın ardımdan içeriye girdiğini hissediyordum.

"Buraya neden geldik?" Dediğinde gözlerimi nihayet ona çevirdim. Etrafı inceleyen gözlerini bana çevirmişti o da. "Burası gelecekteyken yaşadığım ev. Daha önce eşyaları karıştırma gereği duymamış, ihtiyacım olmayan odaları kilitli tutmuştum. Şimdi ise etrafı aramaya geldim."

"Geldik." Beni düzelttiğinde nefesimi verdim. "Aradığın şey tam olarak ne?" Onu kesinlikle buraya getirmemeliydim. "Bir günlük. Rhea'nın. İçeriye geçelim."

Başını salladığında bahçede ilerlemeye başladık. Giriş kapısına geldiğimizde tekrardan kanlı elimle kapının kolunu tuttum. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde adımlarım malikanenin duvarlarında yankılandı. Etrafa bakındım, duvardaki tozlu tablolara ve eski duvar kağıtlarına.

"Buraya tekrardan bakım yapmam gerektiğine inanamıyorum." Dedim yavaş adımlarla etrafı inceleyerek yürürken.

"Ortaçağdan kalma gibi." Malikane için demişti. Ona döndüğümde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve boğazımı temizleyerek konuştum. "Öyle zaten."

Birkaç saniyelik süren boş bakışmamızın ardından dayanamayarak kahkaha attım. Başımı iki yana sallarken malikanenin salonuna adımladım. Geniş salon, koltuklar, boydan ve gösterişli camlar ile oldukça güzel bir dekorasyonu vardı buranın. Temizlik için asamı hareket ettirdiğimde etrafta ne toz kalmıştı ne de örümcekler ve ağları. Elimdeki yara için de bir büyü yapmıştım, elimde artık kan yoktu ancak yaranın acısı vardı.

"Birşey içer misin? Kahve? İçki? Ah, içki demişken mahzende çok güzel votkalar var. Kendime alacağım, sen de ister misin?"

"Olabilir." Dediğinde şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. "Ne?" Dedi yüz ifademi anlamayarak. "Ben inat edersin diye düşünmüştüm. Ne bileyim abi, zehir koymuşumdur diye itaraz edersin, tartışırız falan sanmıştım."

"Abi?" Dedi sorarcasına. Aşağı kata inerken yanımda geliyordu.

Nasıl bir cevap vereceğimi düşünürken dudağımı ısırdım. "Gelecekte çok kullanıyorduk, ağız alışkanlığı." Aslında çok kullanmazdım ancak nedense ağzımdan çıkıvermişti işte.

Anlayışla başını salladı. "Gelecekteyken nerede kalıyordun bu arada? Ailen bu zamana gelmene nasıl izin verdi ki?" Dikkatle yüzümü inceliyordu, ben ise ifadesiz bir şekilde indiğimiz merdivenlere bakıyordum. Bu sefer ne gök gürledi, ne yıldırım düştü. Güçlerimin kontrolünü elime almıştım şu geçen sürede. Artık güçlerimin kontrolü duygularımda değil, mantığımdaydı.

EŞİT - TOM MARVOLO RİDDLE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin